Logo

11. Hukuk Dairesi2024/592 E. 2025/1220 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Limited şirket genel kurulunda alınan, ortaklara şirket borçlarından dolayı ek yükümlülük getiren kararın geçerliliği.

Gerekçe ve Sonuç: Limited şirketlerde ortakların sermaye koyma borcu dışındaki yükümlülüklerini artıran kararların TTK m. 607 gereğince oybirliği ile alınması gerektiği, bu nedenle davacı ortağın rızası olmadan alınan ek yükümlülük kararının yok hükmünde olduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1722 Esas, 2023/1827 Karar

HÜKÜM : Davanın kabulü-Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2018/827 E., 2020/239 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 25.02.2025 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Avukat ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin ortaklarından olduğunu, 22.06.2018 tarihli toplantı tutanağında şirket merkezinde topIanıldığının yazıldığını, oysa belirtilen gün ve saatte toplantının gerçekleşmediğini, bu duruma şirket çalışanı bir kişinin de şahitlik ettiğini, toplantı tutanağında müvekkilinin imzasının bulunmadığını, toplantı tutanağında ortaklar kurulu kararı diye yazıldığını, halbuki bunun bir genel kurul kararı niteliğini taşıdığını, toplantı yapılmış olsa bile müvekkiline haber verilmeden yapıldığını, müvekkilinin toplantıya katılmış gibi gösterildiğini, toplantının yoklukla malul olduğunu, davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, şirketin borçları için ortaklara ek yükümlülük getirilemeyeceğini ileri sürerek davalı şirketin 22.06.2018 tarihli ve 2018/04 sayılı genel kurul kararının yoklukla malul olduğuna, bu mümkün olmadığı takdirde iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıya toplantı yerini, gününü, saatini ve gündemi ihtiva eden davetin iadeli taahhütlü olarak gönderildiğini, kararın salt çoğunlukla alındığını, karar incelendiğinde davacının imzasının olmadığının görüleceğini, şirketin diğer ortaklarının da davacı hakkında suç duyurusu yaptığını, davacının %25 oranında, karar alan ortakların da %75 oranında hisseye sahip olduklarını, davacının toplantıya katılmış olması halinde bile karara bir etkisinin olamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirketin 22.06.2018 tarihli genel kuruluna davacının katılmadığı, ortakların %75 oyçokluğuyla şirketin kamuya olan vergi ve sigorta borçlarının 11.05.2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'dan faydalanılarak taksite bağlatılması ve ortakların hisseleri oranında ödenmelerine dair karar alındığı, zikredilen vergi borcunun davalı şirketin yükümlülüğünde olduğu, ancak şayet ortaklardan tahsil etmek yoluyla ödenmesine karar verilecekse, bu kararın kanunun aradığı nisaplara uygun olması gerektiği, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 607. maddesine göre ortakların sermaye koyma borcu dışında yükümlülüğünü artıran kararların oybirliği ile alınmak zorunda olduğu, aksini öngören bir madde de ana sözleşmede olmadığına göre ek yükümlülük kararı için davacının da oyunun olmasının gerektiği, gereken karar nisabı kurucu unsur olduğundan öngörülen nisabı taşımadan alınan kararların yoklukla sakat olacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı şirketin 22.06.2018 tarihli genel kurulunda alınan 2 ve 3 numaralı kararların yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafça istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usülü Hakkında Kanun'un uygulanamayacağı, söz konusu Kanun'un uygulayıcısının dava dışı ilgili idare ve vergi dairesi olacağı, limited şirketlerde, şirket ortağının şirkete karşı sorumluluğunun koymayı taahhüt ettiği sermaye miktarıyla sınırlı olduğu, TTK'nın 607. maddesinde düzenlenen karar nisabı mevcut olmadığından davaya konu kararın yok hükmünde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, limited şirket genel kurul kararının batıl olduğunun tespiti, olmadığı takdirde iptali istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 25.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.