Logo

11. Hukuk Dairesi2023/6751 E. 2024/125 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalının, genel kredi sözleşmesine dayalı kefaletinin geçerliliği ve bankanın alacağının varlığına ilişkin itirazın iptali davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı bankanın, kefalet sözleşmesi ve eş rızası belgesinin asıllarını ibraz edememesi ve mahkemenin bu hususta yeterli inceleme yapmaması, eksik inceleme nedeniyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/1061 Esas, 2021/163 Karar

DAVA TARİHİ :

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/401 E., 2018/334 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili banka ile dava dışı ... ... arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesini davalının müteselsil kefil olarak imzaladığını, sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesi üzerine davalı borçlunun ihtarnameye rağmen borcunu ödemediğini, borçlu-davalı aleyhine Hatay İcra Müdürlüğü'nün 2017/26603 Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalı tarafından yapılan haksız itiraz nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek davalının icra takibine itirazının iptali ile %20'den ... olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile denetime elverişli bilirkişi raporuna göre davacı bankanın 182.922,26 TL alacaklı olduğu, dava konusu alacak likit nitelikte olduğundan icra inkâr tazminatı talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının Hatay İcra Müdürlüğü'nün 2017/26603 E. sayılı dosyasında toplam 182.922,26 TL'lik alacağa yönelik itirazının iptaline, bu miktar üzerinden takibin devamına, alacağa % 62,40 oranında takip sonrası temerrüt faizi yürütülmesine, alacağın %20'si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı konusu ve tarafları aynı olan sözleşmeye dayanarak 2 ayrı icra takibi başlatıldığını, bu takipler nedeniyle derdestlik itirazları bulunup, bu hususun mahkemece incelenmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı itirazların değerlendirilmediğini, kefalet sözleşmesinde eş rızası gerekirken bu sözleşmede müvekkilin eşinin rızasının olmadığını, takibe konu edilen alacağın likit olmadığını, mahkemece deliller toplanmadan eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının 03.06.2016 ve 27.01.2017 tarihli genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, kefaletin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 583 üncü maddesindeki şartları taşıdığı ve aynı Kanun'un 584 üncü maddesi gereğince eş rızasının alındığı, kefaletin geçerli olduğu, davacı banka tarafından hesapların kat edildiği ve davalı hakkında icra takibi başlatıldığı, bilirkişi raporunda hesaplandığı üzere davalının davacıya toplam 182.922,26 TL borcu bulunduğu, ayrıca alacağın kredi sözleşmesine dayalı likit bir alacak olması nedeniyle mahkemece icra inkâr tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı tarafından, tarafları aynı olan sözleşmeye dayanılarak iki ayrı icra takibi başlatıldığı ve itirazın iptali talep edilen icra dosyasının mükerer olduğu savunulmuş ise de İzmir 23. İcra Dairesi'ne ait 2017/10283 sayılı dosyanın davalı hakkında başlatılmış ilamlı icra takibi olduğu, İzmir 17. İcra Dairesi'ne ait 2017/13728 sayılı dosyanın ise ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılmış icra takibi olduğu, her iki dosyanın da aynı alacağa dayanmaması nedeniyle davaya esas teşkil eden icra dosyası yönünden derdestlik oluşturmayacağı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının konusu ve tarafları aynı olan sözleşmeye dayanarak iki ayrı icra takibi başlattığını, bankanın aynı sözleşmeye dayalı olarak İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2017/13728 E. sayılı dosyası ve İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2017/13283 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, mahkemenin bu konuda herhangi bir araştırma ve inceleme yapmadığını, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, noter ihtar masraflarının fazla hesaplandığını, bankanın diğer davalılara gönderdiği tebligat masraflarının davalıdan talep edilmesinin mümkün bulunmadığını, kefalet sözleşmesinin şeklen hükümsüz olduğunu, 6098 sayılı Kanunu'nun 583 üncü maddesindeki şartları taşımadığını, eş rızasının alınmadığını, faize faiz işletildiği gibi fahiş faiz oranı üzerinden karar verildiğini, bankanın istediği faiz oranı sözleşme ile düzenlenmiş olsa bile müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden mahkemece icra inkâr tazminatına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, genel kredi sözleşmesindeki davalı kefaletinin geçerli olup olmadığı ve bankanın alacağının bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi, 6098 sayılı Kanun'un 583 üncü maddesi

3. Değerlendirme

1. Davacı banka, davalının kefil olarak imzaladığını belirttiği genel kredi sözleşmesine dayanarak icra takibi başlatmış, davalı taraf genel kredi sözleşmesindeki kefaletin geçersiz olduğunu belirterek borca itiraz etmiştir. Dairemizce, dava ve icra takip konusu genel kredi sözleşme asıllarının ve özellikle Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen davalı eşinin rızasının bulunduğu belirtilen muvafakatnamenin eklenmesi için dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne geri çevrilmesine karar verilmiş, Mahkemesince davacı bankadan belirtilen eksikliklerin tamamlanmasının istenmesi üzerine, davacı banka vekili 26.09.2023 tarihli dilekçesinde evrak asıllarının Hatay Sanayi şubesinde bulunduğunu ve ilgili şube depremde ağır hasar aldığından şubeye girilemediğini, bu evraklara ulaşmanın şu an mümkün olmadığını, ilerleyen zamanlarda Şubeye girilmesine izin verilir ise ancak o durumda evrak asıllarının temininin mümkün olduğunu ve evraklar için İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinde zayi belgesi verilmesi için dava açıldığını belirtmiştir.

Bu durumda davacı banka vekilinin 26.09.2023 tarihli dilekçesinde belirttiği İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2023/524 E. sayılı dosyasında açmış olduğu zayi belgesi verilmesine dair davanın sonucunun beklenmesi, Mahkemece gerekirse banka şubesinin olduğu yerde keşif yapılarak tespit yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.