Logo

11. Hukuk Dairesi2024/1034 E. 2024/9094 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalının, davacının tescilli markasını kullanmasının marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil edip etmediği ve davalının, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesine dayanarak marka kullanımının haklı olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı ile davacı arasında daha önce adi ortaklık şeklinde var olan ve sonrasında davalı şirketin kurulmasıyla devam eden bayilik ilişkisinin marka kullanımına etkisi ve davacının sessiz kalmasıyla hak kaybına uğrayıp uğramadığı hususlarının eksik incelenmesi gözetilerek, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2151 Esas, 2023/1581 Karar

HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/112 E., 2019/335 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1986 yılından beri kullandığı ve gerçek hak sahibi olduğu "..." ibaresini adına marka olarak tescil ettirdiğini, anılan ibarenin müvekkilinin ticaret unvanın da çekirdek unsuru olduğunu, davalı tarafın www.santemhavuzculuk.com ve www. santemhavuz.com alan adlı internet sitelerinde, ... sosyal medya hesabında, iş yeri tabelasında, kartvizitlerde ve çeşitli evraklarda müvekkili adına tescilli "..." ibaresini müvekkili markalarının tescilli olduğu sınıflarda markasal olarak kullandığını, davalının belirtilen eylemlerinin müvekkili adına tescilli markalara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, menine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline ve hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Şirket, cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davalı şirketin davacıya ait tescilli "..." markasını tescilli oldukları "havuz, sauna ve bunlara ait malzemeler" mal ve hizmetleri için markasal olarak internet alan adında, internet sitelerinin içeriğinde, ... sosyal medya hesabında aynen kullandığı, Google arama motorunda anahtar kelime olarak kullandığı, bu eylemlerinin davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğu, davalının süresinden sonra dosyaya sunduğu ve davalının taraf olarak yer almadığı sözleşmenin içeriğine göre de, bu sözleşmenin ve davacının davalıya "..." markalı ürün satışı yaptığına dair fatura örneklerinin davalının "..." markasını kullanmasının haklı nedeni olarak kabul edilemeyeceği, olayın özelliklerine, davalının marka kullanımının süresine, kullanım şekline, tarafların iş hacmine göre 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesinin uygun olacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ve aynı Kanun'un 145 inci maddesi.

2.6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (6769 sayılı Kanun) 7 nci ve 29 uncu maddeleri.

3.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) haksız rekabete ilişkin 54 üncü v.d maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Davalı yan süresinde cevap dilekçesi sunmamış olup davalı vekili ön inceleme duruşmasından önce (05.12.2018 tarihinde) UYAP sistemi üzerinden sunduğu beyan dilekçeyle, taraflar arasında 28.02.2008 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin feshedilmeyip halen geçerli olduğunu, davacının davadan sonra dahi bayilik ilişki kapsamında müvekkiline ürün sattığını, markasal kullanımlarının sözleşmeye istinaden gerçekleştiğini savunmuş ve beyan dilekçesi ekinde bayilik sözleşmesini ve muhtelif tarihli üç adet faturayı dosyaya sunmuştur.

2.6100 sayılı Kanun'un 145 inci maddesi, "Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir." hükmünü haizdir. Davalı, davanın inkârı kapsamında sunduğu delilleri ön inceleme duruşmasından önce dosyaya sunmuş olup davanın bu aşamasında ve inkar kapsamında sunulan delillerin yargılamayı geciktirme amacıyla sunulduğu söylenemez. Bu nedenle anılan Yasa hükmü uyarınca söz konusu delillerin incelenmesi gerektiğinden İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, süresinden sonra ileri sürüldüğünden bahisle bu delillere itibar edilmemesi doğru olmamıştır.

3.Davalı tarafından sunulan delillerin incelenmesine gelince, İlk Derece Mahkemesince, davalı tarafından sonradan sunulan delillere itibar edilse bile davalının sunulan bayilik sözleşmenin tarafı olmadığı ve sözleşmenin davalıya davacı markalarını kullanma hakkı tanımadığı belirtilmiştir. 28.02.2008 tarihli bayilik sözleşmesi incelendiğinde; davalı Şirket'in gerçekten de sözleşmenin tarafı olmadığı, sözleşmenin, davacı Şirket'le sözleşme metninde ... Firması olarak ifade edilen adi ortaklık arasında akdedildiği, sözleşmeyi ... Firması adına dava dışı ... ve ...'ın imzaladığı görülebilmektedir. ... ve ...'ın ... Firması unvanıyla adi ortaklık olarak faaliyet göstermekteyken tür değiştirerek 07.10.2010 tarihinde davalı Şirket'i kurdukları ve Şirket ortaklarının halen adı geçen iki kişi olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında bayilik sözleşmesinin feshedildiğini gösteren bir delil bulunmadığı gibi davacı yan da bayilik sözleşmesini feshettiğini iddia etmemiş sadece davalı Şirket'in sözleşmenin tarafı olmadığını, bu nedenle sözleşmeye itibar edilemeyeceğini savunmuştur. Bu hale göre, taraflar arasındaki bayilik ilişkinin dava tarihi itibariyle ayakta olduğunun kabulü gerekmekte olup davalı bayinin, davacı markalarını 6769 sayılı Kanun'un 7 nci maddesinin beşinci fıkrası kapsamında ve bayilik sözleşmenin gerektirdiği ölçüde dürüstçe kullanma hakkı bulunmaktadır.

4.Öte yandan, davalı vekili, müvekkilinin davacı markalarını bayilik sözleşmesinin imzalandığı 2008 yılından bu yana kullandığını, davacının bu kullanımlara dava tarihine kadar itiraz etmediğini iddia etmiştir. Bu hale göre, Mahkemece, taraf kayıtları bilirkişi marifetiyle incelenerek taraflar arasındaki ticari ilişkinin tür değişikliğinden sonraki dönemde de sürekli olarak devam edip etmediğinin, ediyorsa bu ilişkinin yoğunluğunun belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğrayıp uğramadığı ve davalı kullanımlarının 6769 sayılı Kanun'un 7 nci maddesinin beşinci fıkrası kapsamında dürüst kullanım niteliğinde olup olmadığı değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeye ve eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

5.Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda (1) ila (4) numaralı benttlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 17.12.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.