"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2110 Esas, 2023/1642 Karar
HÜKÜM : Davanın kabulüne
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/30 E., 2019/489 K.
Taraflar arasındaki markanın hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın terditli talep yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
KARAR
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; ... Müşavirlik Danışmanlık Hizmetleri ve Turizm Otelcilik AŞ firmasının ilk olarak Denizli'de kurulduğunu, 1988 yılından beri termal otelcilik ile iştigal ettiğini, 21.03.2012 tarih 2012/26347 sayılı 43. sınıfta “... TERMAL HOTEL” isimli markanın sahibi olduğunu, şirket merkezinin 16.03.1998 tarihinde İstanbul’a (sicil no:391899) taşındığı, diğer davacı ... Turizm İnşaat Taahhüt Petrol Tekstil San. ve Tic. A.Ş.’nin ortaklarının aynı aile fertlerinden olduğu 14.09.1995 tarihinden beri İstanbul Ticaret Sicilinde 335077 sayısı ile kayıtlı olduğu, 17.05.2016 tarih ve 2016/44321 saydı 43. sınıfta “... HOTEL” markasının tescil sahibi olduğunu, otel inşaatına 1988 yılında başlandığını, 1989 yılında faaliyete geçtiğini, 1990 yılında genişlemeye başlayarak 500'den fazla yataklı bir tesis haline geldiklerini, davalı şirketin, 14.06.1988 tarihinde kurulduğunu, İstanbul Ticaret Sicilinde 246186 numarası ile kayıtlı olduğunu, ana iştigal konularının “Otel vb. konaklama yerlerinin faaliyetleri (günlük temizlik ve yatak yapma hizmeti sağlanan yerlerin faaliyetleri) (kendi müşterilerine restoran hizmeti vermeyenler ile devre mülkler hariç)” şeklinde olduğu, davalının "Renaissance" adı altındaki otellerin sahibi ve işletmecisi olduğu, otellerinde Renaissance ismini açık ve baskın şekilde kullandıklarını, ... ibaresinin davalı tarafından kullanılmasının, markaya tecavüz teşkil ettiğini, davalının “...” markasını izin ve lisans almadan Yeşilköy’deki otellerinde kullandığını, bu kullanımın kötü niyetli olduğunu, marka hakkına tecavüz eyleminin bilerek ve kasten işlendiğini, Renaissance ibaresinin altta ve küçük olarak kullanılmak sureti ile iltibas yarattığını davalının “... HOTEL” ve “... OTEL” markaları için 43. sınıftaki girişimlerinin TÜRKPATENT tarafından reddedildiğini, 2007/42579 sayılı ve 2007/42580 sayılı başvuruların reddedildiğini, 2015/58213 - 2015/58215 - 2015/58229 sayılı marka başvurularından “geçici konaklama hizmetleri” alanlarının davacıların markaları sebebi ile çıkartıldığı ve tescil süreçlerinin tamamlanamadığını, ancak davalı şirketin 08.07.2015 tarih ve 2015/58209 sayılı “... ... HOTEL” markası ve 08.07.2015 tarih ve 2015/58220 sayılı “... ERZURUM RESORT HOTEL” markalarının tescilinin sağlandığını belirtmiş davalıya ait 08.07.2015 tarih ve 2015/58209 saydı “... ... HOTEL” markası ve 08.07.2015 tarih ve 2015/58220 sayılı “... ERZURUM RESORT HOTEL” markalarının tümden hükümsüzlüğüne karar verilmesini, bu talep kabul görmez ise bahse konu markaların “geçici konaklama hizmetleri” yönünden kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın kötü niyetle açıldığını, tescilden doğan hakkın kötüye kullanıldığını, davacının önceki girişimlerden söz etmediğini, davanın taraflar arasındaki ihtarlaşma sürecinin üzerinden 6 ay geçtikten sonra açıldığını, dava dilekçesinde ihtarnamelerden farklı olarak bu defa markaların farklı firmaya ait olduğunu, ihtarnamelerde değindikleri 2015/58209 sayılı “... ... HOTEL” markası ve 2015/58220 sayılı “... ERZURUM RESORT HOTEL” markalarına hasredildiğini, markaların bütünden oluşan bir kompozisyon olduğunu, markaların sadece “... TERMAL HOTEL” ve “... HOTEL” den ibaret olmadığını, ilgili markalar dikkate alındığında söz konusu işaretlerin, davalıya ait markalar ile benzemediğini ve halk tarafından karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığını, markaların tescilli hali ile bir bütünlük ifade ettiği ve başka şekillerdeki kullanımların marka koruma kapsamına dahil edilemeyeceğini, “... TERMAL HOTEL+ŞEKİL” ve “... HOTEL+ŞEKÎL” olan markaların sırf yazıdan oluşuyormuş gibi lanse edildiğini, davalı adına tescilli markalara itiraz edilmediğini, markaların farklı olduğunu, davacıların markalarının ayırt edici unsurunun “...” ibaresinin olduğunu iddia etmelerinin, gerçeğe uygun olmadığını, davacıların ortak, yöneticisi ve münferiden temsilcisi olan Hakan ...’ın davalılara ait otelde 2012 yılından itibaren sık sık konaklama yaptığını, davalılara ait kullanımı yakinen gördüklerini, davacı şirketin markalarına ne surette olursa olsun bir tecavüz olmadığının defalarca görüldüğünü, 1 nolu davacının faaliyet konusunun otelcilik olmadığı, 2 nolu davacının davalı şirketten 10 yıl sonra kurulduğunu, önceki unvanlarının ... DÖVİZ TİCARETİ A.Ş. olduğunu, 27.05.2010 tarihli genel kurulunda ve işbu genel kurulu 08.06.2010 tarihinde Türkiye Ticari Sicil Gazetesinde yayınlanana kadar otelcilik faaliyetinin iştigal ve hizmet konularında bulunmadığını, dilekçelerindeki Turizm İşletme Belgesi ile yalanlandığını ve bu belgenin 25.04.2001 tarihli olduğunu, davalının 1988 yılında kurulduğu, aile soy isimlerini kullandıkları, Türk Ticaret Kanunu ve ilgili mevzuatlar uyarınca unvan üzerinde hak sahibi olduklarını, 1995 yılından beri T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Turizm İşletme Belgesi sahibi olup, faaliyetlerini bilfiil sürdürdüklerini, davacıların ise Turizm İşletme Belgesinin 2001 tarihli olduğunu, davacıların sadece 1 otelinin belli bir bölgeye hitap ettiğini, müvekkillerinin 3 adet 5 yıldızlı otellerinin olduğunu, müvekkillerinin çok az otelde mevcut kendi enerjisini üretme tesislerine ve üretim lisanslarına sahip olduklarını, davalının tanınmış bir firma ve marka sahibi olduklarını, turizm ve otelcilik alanında şöhrete sahip olduklarını, davacıların tanınmışlığının davalılara kıyasla sınırlı olduğunu, tanınmışlık seviyesinde olmadığı, davalıların davacıların marka ya da şöhretinden yararlanma ihtiyaçları olmadığı, halk tarafından karıştırılmaya müsait bir kullanımın olmadığını, aksine davacıların markalarının olduğundan farklı lanse etmek suretiyle, kötü niyetli girişimlerinin olduğu, davacıların davalı şirketi taciz ve tehdit etmek suretiyle haksız menfaat elde etme gayreti gösterdiği, bu hali ile haksız rekabet ve suç teşkil ettiğini ortaya koyduğunu, davacıların dilekçelerine karıştırılma ihtimalini destekleyici delil koymadıklarını beyanla davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; her ne kadar davacılar SMK 6/1 maddesi kapsamında iltibasa dayalı olarak iş bu davayı açılmış ve markalar arasında iltibasa sebebiyet verecek benzerlik tespit olunmuş ise de davalının davaya konu markalar üzerinde tescilli olduğu sınıf yönünden gerçek hak sahibi olduğu, markasal kullanımların davacılara ait tescillerin öncesine dayandığı, davacıların bu durumu bilmelerine rağmen sonradan yaptırdıkları tescillere dayalı olarak hak iddia etmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı gibi hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği anlaşılmakla davacıların sübut bulmayan davalarının reddine karar verilmiş, karar davacılar vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince; davacı markasının daha önceki bir tarihte tescil edildiği, taraf markalarının aynı hizmet sınıfında tescilli olduğu dikkate alındığında, "markaların tescilinde teklik ve öncelik ilkesi" karşısında davacı tarafın tescilli markasının varlığına rağmen bu marka ile iltibas teşkil eden davalı markasının tesciline karar verilemeyeceği ve bu önceki tarihli davacı adına tescilli markaya dayalı olarak açılmış bir hükümsüzlük davasında, önceye dayalı gerçek hak sahipliği ilkesinin davanın reddi gerekçesi olarak kabul edilemeyeceği, bunun aksinin kabulünün, SMK'nın tescilde öncelik ve teklik ilkesine aykırılık oluşturacağı, bu durumda, mahkemece yapılan yanılgılı değerlendirmeler sonucu yazılı gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmediği, davalı markalarının iltibas teşkil eden 43. Sınıftaki hizmetler yönünden kısmi hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla davacılar vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacının terditli talebine ilişkin davanın kabulüne, davalı adına tescilli 08.07.2015 tarih ve 2015/58209 sayılı “... ... HOTEL” markası ve 08.07.2015 tarih ve 2015/58220 sayılı “... ERZURUM RESORT HOTEL” markalarının tescilli oldukları 43. sınıftaki "Geçici Konaklama Hizmetleri" yönünden kısmen hükümsüz kılınmasına ve sicilden terkinine, karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, markanın tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğü, bu talep kabul görmez ise markanın kısmî hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu'nun 6/1 maddesi.
3. Değerlendirme
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun üzerine 6100 sayılı Kanun'un 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI.SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 10.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.