Logo

11. Hukuk Dairesi2024/1106 E. 2024/9341 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Down sendromlu çocuğun doğumundan dolayı doktorun aydınlatılmış onam yükümlülüğünü ihlal ettiği iddiasıyla tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigortasına karşı açılan tazminat davasında hekimin kusurunun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Hekimin gebelik takibini ve gerekli testleri tıbbi normlara uygun şekilde yaptığı, aydınlatılmış onam alınmasına engel bir durumun bulunmadığı ve davacı çocuğun doğumuyla hekimin ihmali arasında illiyet bağı kurulamayacağı değerlendirilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi

SAYISI :2020/156 Esas, 2024/62 Karar

HÜKÜM :Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ :Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI :2018/85 E., 2019/793 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkili ...'ın(küçük), diğer davacıların müşterek çocuğu olduğunu, davacı anne ...'ın gebelik takibinin dava dışı Dr. ... tarafından gerçekleştirildiğini, davalı ... şirketinin ise dava dışı doktorun sigorta şirketi olduğunu, gebelik takibi konusunda müvekkillerinin doktor tarafından bilgilendirilmediğini, aydınlatılmış onamlarının alınmadığını, bu suretle down sendromlu bir çocuğun doğumuna neden olunduğunu, gerçekleşen maddi ve manevi zarar nedeni ile tıbbi kötü uygulamaya ilişkin mali sorumluluk sigorta poliçesini tanzim eden davalı ... şirketinin sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak müvekkili küçük ... için 15.000,00 TL iş göremezlik, 20.000,00 TL manevi tazminat, anne ... için 10.000,00 TL, baba ... için 10.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 55.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın görev, zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini, sigortalı hekimin ve dolayısıyla müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğu için hukuki şartların oluşmadığını, gebelik sürecinin sadece sigortalı Dr. ... tarafından takip edilip edilmediği hususunun tespiti gerektiğini, talep edilen tazminatın haksız ve fahiş olduğunu, anne karnında down sendromunun tespit edilmesi halinde fetüse müdahale imkanı bulunmadığını, günümüz koşullarında down sendromunun anne karnındayken tarama testleri ile kesin olarak tespitinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı ...'ın gebelik süresince takiplerinin düzenli olarak dava dışı ... tarafından gerçekleştirildiği, uygun dönemde Kombine test yapıldığı, sonucun düşük risk olarak raporlandığı, test sonucunun ise tarama testlerinin doğasında olan talihsizlik neticesinde test sonucunun düşük risk olarak çıktığı, belge içeriklerine göre davacıya üçlü tarama testinin önerildiği ancak hasta tarafından kabul edilmemiş olduğu, hastaya uygun gebelik haftasında ultrasonografik inceleme yapıldığı sıra dışı bulgu tespit edilemediği, buna göre dava dışı Dr. ... tarafından gerçekleştirilen hekimlik uygulamasının tıbbi normlara uygun olduğu, ihmal, kötü niyet ve kötü tıbbi uygulamanın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1401 ve 1473 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Davacı çocuk ... yönünden; Anayasa'nın Temel hak ve hürriyetlerin niteliği başlıklı 12 nci maddesi, "Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir...", Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı başlıklı 17 nci maddesi, "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir..." düzenlemelerini içermektedir. Öte yandan 31.12.2008 tarihli, 5825 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunan Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme'nin Giriş bölümünde (h) bendinde, İşbu Sözleşmeye Taraf Olan Devletlerin, "...Bir kişinin engelli olduğu için ayrımcılığa maruz kalmasının her bireyin doğuştan sahip olduğu insanlık onuru ve değerinin de ihlal edilmesi anlamına geldiğini de kabul ederek,..." aşağıdaki hükümler üzerinde anlaşmaya vardıkları belirtilmiş olup Yaşama Hakkı başlıklı 10 uncu maddesinde, Taraf Devletlerin her insanın yaşama hakkına sahip olduğunu yeniden onaylayarak engellilerin bu haktan etkin ve diğer bireylerle eşit koşullar altında yararlanmalarını sağlayacak gerekli tüm tedbirleri alacağı, Kişisel Bütünlüğün Korunması başlıklı 17 nci maddesinde, engelli her kişinin, beden ve ruh bütünlüğüne diğer bireylerle eşit bir şekilde saygı duyulması hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir. Anılan hükümler hep birlikte değerlendirildiğinde, somut uyuşmazlıkta down sendromlu doğan davacı çocuk bakımından açılan davada, “Hekim, zamanında aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmiş olsaydı ölümcül şekilde rahimden tahliye edilecektim, sağ olarak dünyaya gelmemle, hekimin ihmali arasında illiyet bağı bulunuyor" şeklinde tevil edilebilecek bir dava ile geriye dönük ötenazi isteminden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebinde hukuki yarar bulunmamakta, istem özünde davacı çocuğun kişilik haklarını ihlal etmektedir. Maddi ya da manevi, neticede parasal bir değere tekabül eden bir menfaat, kişilik haklarını ihlal eder şekilde talep ve dava konusu edilemez. Sosyal devlet ilkesi çerçevesinde engelli bireylere tanınan tüm haklardan davacı çocuk ...'ın da yararlanacağı şüphesizdir. Açıklanan bu hususlar doğrultusunda davacı çocuk hakkında anılan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle red kararı verilmesi doğru görülmemiş, sonuca etkili olmaması nedeni ile bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.

2.Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı davacılardan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 24.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.