Logo

11. Hukuk Dairesi2024/1295 E. 2024/6930 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirketin 26.05.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının, toplantı ve karar nisaplarının sağlanamaması sebebiyle yok hükmünde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Toplantı nisabının sağlanmadığına dair bilirkişi raporu ve ceza soruşturma dosyası birlikte değerlendirilerek, genel kurul toplantısının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 421. maddesi uyarınca gerekli nisabı sağlamadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI :2023/1575 Esas, 2023/2408 Karar

HÜKÜM :Kabul

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

1-Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin hissedarı olduğunu, 26.05.2018 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısına bizzat katıldığını ve toplantının başından sonuna kadar toplantı sürecini de takip ettiğini, genel kurulun başladığı sırada hazirun cetveline itirazlar olduğu halde bu itirazların hiçbir suretle dikkate alınmadan toplantıya başlanıldığını, şirketin toplam 5.040.000 hissesine tekabül eden 1008 hisseden 372 adet hissenin asaleten katılmamasına rağmen ve 171 hassenin ise temsil yetkisinin bulunmadığı halde ve buna bağlı olarak yeterli çoğunluk sağlanmadan genel kurul toplantısının yapıldığını, gerçek hazirun cetvelinde genel kurula katılanın 55 kişi olduğunu, bu 55 kişinin toplam hisse karşılığının ise 308 olduğunu, yeterli çoğunluğun sağlanamadığını, toplantı yetkilileri ve bakanlık komiseri olan kişi/ kişilerin genel kuruldan sonra eksik imzaları kendi hissedarlarının yerine imza atmak suretiyle tamamladıklarını, bu işlemin resmi belgede sahtecilik oluşturduğunu, gerçekte toplantı yeter sayısı sağlanamadığından dolayı 26.05.2018 tarihli genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğunu, ancak bugüne kadar şirket yönetiminin bu toplantı tutanağına bağlı olarak birçok usulsüz işlem yaptığını, toplantıyı usul ve esaslarına uyulmadan toplantıyı gerçekleştiren kişilerin ise bakanlık komiseri ... ile toplantı başkanı olan Yılmaz Büyüknalbant olduğunu, bu toplantıya katılmayan ve 117. Sırada ismi bulunan ...'in 14.01.2019 tarihli Asayiş Şube Müdürlüğü Yandol Büro Amirliğinde verdiği ifadesinde kendisine gösterilen sahte toplantı tutanağındaki imzanın kendisine ait olmadığını, kim tarafından ne amaçla atıldığını bilmediğini ve burada alınan kararlardan da bilgi sahibi olmadığı beyan ettiği, ... gibi birçok üye bulunduğunu ileri sürerek sahte imzalarla ve usulsüzlüklerle tamamlanarak geçerli kabul ettirilmeye çalışılan 26.05.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

2-Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin hissedarı olduğunu, 26.05.2018 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısına müvekkilinin bizzat katıldığını ve toplantının başından sonuna kadar toplantı sürecini de takip ettiğini, genel kurulun başladığı sırada hazirun cetveline itirazlar olduğu halde bu itirazların hiçbir suretle dikkate alınmadan toplantıya başlanıldığını, şirketin toplam 5.040.000 hissesine tekabül eden 1008 hisseden 372 adet hissenin asaleten katılmamasına rağmen ve 171 hissenin ise temsil yetkisinin bulunmadığı halde ve buna bağlı olarak yeterli çoğunluk sağlanmamış iken genel kurul toplantısının yapıldığını, toplantı yetkilileri ve bakanlık komiseri olan kişi/kişilerin genel kuruldan sonra eksik imzaları kendi hissedarlarının yerine sahte imza atmak suretiyle tamamladıklarını, toplantı yeter sayılı sağlanamadığından dolayı 26.05.2018 tarihli genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğunu, ayrıca şirket hissedarlarından ... tarafından açılan ve Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülmekte olan 2020/101 esas sayılı dosyasının mevcut olduğunu, bu hissedarın da müvekkili gibi genel kuruldaki sıkıntıları ve usulsüzleri dava dilekçesi ile dile getirdiğini ileri sürerek öncelikle dosyaların birleştirilmesine, mahkeme aksi kanaatte olursa 26.05.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının ve alınan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1-Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının işbu davasının genel kurulun bir kararının iptali mi yoksa 26.05.2018 tarihli genel kurul toplantısının iptali mi olduğu yönünde dava dilekçesinde çelişkili açıklamalar bulunduğunu, öncelikle bu çelişkinin giderilmesi gerektiğini, davacının devamlı bir surette zaman zaman savcılık ve bakanlığa müvekkili şirket hakkında şikayette bulunduğunu, müvekkili şirketin bu yüzden uğradığı ve uğrayacağı zararların büyük olduğunu, bu sebeple davacının teminat göstermesi yönünde karar verilmesini, 26.05.2018 tarihli genel kurul toplantısının yeter sayıda ortakların teşrifleri ile gerçekleştirildiği hususunun ortada olduğunu, gelmeyen kişi ya da kişilerin yerine, başka ortakların oy kullanmış olabileceği gibi, önceki genel müdür Ahmet Ziya Beşparmak tarafından, gelmeyen ortaklar adına hazirun cetvelinin imzalanması olgusunun toplantının yeter çoğunlukta yapıldığı hususunu ortadan kaldırmakta olduğunu, yani toplantı yeter sayısının her halükarda teşekkül etmiş bulunduğunu, davacının toplantıda hazır bulunduğunu, ancak karara olumsuz oy vermediği gibi bu muhalefetini de tutanağa geçirtmediğini, davacının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 446 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde gösterilen şahıslardan olmadığı gibi, yönetim kurulu üyesi de olmadığını, 26.05.2018 tarihli genel kurul toplantısında davacının anonim şirkette ortaklık sıfatının bulunmadığını, bu nedenle böyle bir dava açmasının mümkün olmadığını, davacının müvekkili şirketin bir ortağı olduğu kabul edilse bile, davacının müvekkili şirkette %0.3 (binde üç oranında) bir hissesi bulunduğunu, davacının oy adedi ve oranının genel kurulun iptalini talep ettiği kararını değiştirmeye yetecek durumda olmadığını, yani davacının iddia ettiği aykırılık ile dava konusu genel kurul kararı arasında bir illiyet bağı da bulunmadığını, davacının iddialarının asılsız ve aynı zamanda yasal dayanaktan yoksun bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2-Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından açılan 2020/101 esas sayılı dosyası ile işbu dosyanın birleştirilmesi gerektiğini, davacının ve bu davanın davacısının asılsız ihbar ve şikayetleri yüzünden müvekkili şirketin mutat ve rutin işlerini yapamaz hale geldiğini, müvekkili şirketin zararlarına karşılık davacının teminat göstermesi yönünde karar verilmesini, davacının genel kurulda alınan ve toplantı tutanağının 10. maddesinde yer alan kararın iptalini istemiş ise de davacının bu talebinin de yasal bir dayanağı bulunmadığını, anonim şirketlerde genel kurul kararlarının iptalinde göz önüne alınması gereken en önemli kurullardan birinin etki kuralı olduğunu bildirerek, özellikle genel kurul tarihinden 2-3 sene sonra, yani hak düşürücü süre çoktan geçtikten sonra akime edilen, davanın haksız ve yersiz olup yasal hiçbir dayanağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, bozma ilamı doğrultusunda dosyasında görüş bildiren bilirkişiye dosyanın yeniden tevdii ile davaya konu ceza soruşturması da nazara alınarak talebe konu 26.05.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının 6102 sayılı Kanun'un 421 inci maddesi kapsamında toplantı nisabının ve bu toplantıda alınan kararlar için gerekli karar nisabının sağlanıp sağlanmadığı hususunda ek rapor tanzimi istendiği, somut olayın özelliklerine uygun, denetlenebilir, hüküm kurmaya elverişli bilirkişinin 19.12.2023 tarihli ek raporunda toplantı nisabının sağlanmadığının belirlendiği, kamu düzeninden olarak asıl ve birleşen dava yönünden talebe konu 26.05.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının gerekli toplantı nisabını sağlamadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile davaya konu davalı şirketin 26.05.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen davada davalı vekilince temyiz edilmiştir.

IV. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, asıl ve birleşen davalarda genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6102 sayılı Kanun'un 421 ve 446 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

V. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 01.10.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.