Logo

11. Hukuk Dairesi2024/1296 E. 2024/9162 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Gabin iddiasına dayalı telif sözleşmesinin iptali davasının hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 21. maddesi uyarınca gabin iddiasının sözleşme tarihinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerektiği, davacının bu süreye uymadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın usulden reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2258 Esas, 2023/1721 Karar

HÜKÜM : Davanın reddi (Yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmek suretiyle)

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/207 E., 2020/62 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil ile davalı arasında 04.06.2012 tarihinde adi bir telif sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre; müvekkilinin Şemdinli'de Sınırı Aşmak, Hesaplaşma, ... Son Harekat, ..., ..., ..., ..., ... isimli yayınlanmış kitaplarını ve 31.05.012 tarihine kadar çeşitli gazete, internet, dergi ve benzer mecralarda yayınlanmış olan tüm yazılarının telif ve her türlü hakkının 99 yıllığına alındığını, ayrıca ...'a isimli kitabın ilk 5.000 baskısının telif hakkının da alındığını, telif haklarına karşılık müvekkiline, aylık 5.000,00 TL'den 12 ay olmak üzere toplam 60.000,00 TL ödeme yapıldığını, sözleşmeyle ilgili olarak davalıya ihtarname gönderilerek sözleşmenin feshedildiğini ve ihtar tarihine kadar müvekkilinin hak ettiği telif bedelinin ödenen 60.000,00 TL düşüldükten sonra kalan kısmın yasal faizi ile birlikte ödenmesinin istenildiğini, davalının 30.12.2014 tarihli 14710 yevmiye numaralı cevabında taleplerini kabul etmediğini, dava konusu sözleşmenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun’un) 28. maddesi gereği iptal edilmesi ve kalan telif ücretlerinin yasal faizleriyle birlikte müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davalının müvekkillinin 8 kitabını, ... a kitabının ilk 5.000 baskısını ve tüm yazılarının telifini 12 ay boyunca aylık 5.000,00 TL ödeyerek toplam 60.000,00 TL'ye 99 yıllığına satın aldığını, edimler arasındaki oransızlık bulunduğunu, müvekkilinin daha önce hiç ticaretle uğraşmadığını, davalının müvekkilinin tecrübesizliğinden, deneyimsizliğinden, bilgisizliğinden ve ekonomik sıkıntısından faydalandığını, edimler arasında uçurum olduğunu ileri sürerek, 04.06.2012 tarihli telif sözleşmesinin iptal edilmesine, sözleşme tarihinden karar tarihine kadar hesaplanacak telif ücretlerinden müvekkiline ödenen 60.000,00 TL'nin düşülerek kalan ücretlerin yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davasının usulsüz olduğunu, mali hakları müvekkil şirkete devredilen ve müvekkil şirket tarafından baskısı yapılarak telif bedelleri davacı yazara ödenen kitaplarla ilgili telif sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedilmesi mümkün olamayacağını, davacının dilekçesinde ileri sürdüğü tüm iddiaların mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, pek çok kitaba imza atmış olan davacı yazarla müvekkili arasında akdedilmiş bir telif sözleşmesi bulunduğunu, tarafların karşılıklı rıza ve iradeleriyle imzaladıklarını, sözleşmede belirtilen telif bedellerinin sözleşmede belirtilen takvim çerçevesinde davacı yazara harfiyen ödendiğini, davacının herhangi bir alacağının kalmadığını, davacı vekilinin dilekçesinde bahsettiği gibi davacının tecrübesiz ve güç durumda kalmış biri olmadığını, aksine pek çok meziyete sahip, bilgili, güçlü, asker bir komutan olduğunu bunun yanı sıra aynı zamanda profesyonel yayıncılık yaptığını, bir kitabın maliyetinin ne olacağını çok iyi bildiğini, ayrıca bahsedilen kitap satışından elde edildiği belirtilen 147.500,00 TL'nin tamamen kazanç olmadığını, maliyetler düşüldükten sonra müvekkilinin kazancının 25.000,00 TL olduğunu, davacının yurtiçi ve yurtdışı konferanslarında kitap satışı ile uğraştığını, ticaretten anlamadığı iddiasının doğru olmadığını, davacının jandarmada görev yapmış alay komutanlığına yükselmiş adli kolluk konusunda yüksek lisans yapmış hukuk fakültesine kaydı olan, hukuk konusunda engin bir bilgiye sahip biri olarak müvekkili tarafından tecrübesizliğinden faydalanılmasının mümkün olamayacağını, davanın zamanaşımından da reddi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne, taraflar arasında addedilmiş 04.06.2012 tarihli telif sözleşmesinin iptaline, davacının bakiye telif alacağı ücreti bulunmadığından bakiye telif alacağı talebinin reddine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, 6098 sayılı Kanun’un 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiğinden 04.06.2012 sözleşme tarihi itibariyle gabin iddiasının hak düşürücü süre içinde davalı tarafa iletilmiş olup olmadığının tespitinde 818 sayılı Borçlar Kanun'un (818 sayılı Kanun) 21. maddesinin dikkate alınması gerektiği, anılan yasal düzenlemeye göre gabin iddiasının sözleşme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerektiği, ancak davacının 15.12.2014 tarihli ihtarnamesi dikkate alındığında, gabin nedeniyle akdi fesih iradesinin 818 sayılı Kanun’un 21. maddesi gereği hak düşürücü süre içinde kullanılmadığı, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığından reddi gerekirken İlk Derece Mahkemesince kısmen kabulünün yerinde olmadığı gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında karar verilerek davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı anlaşıldığından usulden reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık gelinen aşamada gabin iddiasına dayalı davanın hak düşürücü sürede açılıp açılmadığı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.818 sayılı Kanun'un 21 nci maddesi.

3.6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 5 nci maddesi.

3. Değerlendirme

İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Kanun'un 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 18.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.