Logo

11. Hukuk Dairesi2024/1908 E. 2025/2115 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yetkili satıcılık ve yetkili servis sözleşmesinin feshinin haksızlığı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketin fesih hakkını kötüye kullanmadığı, davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getiremediği ve davalının fesih nedeninin yeniden yapılanma iradesi olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2008 E., 2023/2147

HÜKÜM : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2016/448 E, 2020/319 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 25.03.2025 günü hazır bulunan davacı vekili Avukat ... ile davalı vekilleri Avukat ... ve Avukat .... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında 2009 yılında yetkili satıcılık ve yetkili servis sözleşmeleri imzalandığını, davalının hiç bir geçerli objektif sebep yokken belli bir müşteri portföyünün oluştuğu bölgeden başka bir bölgeye taşınması sonucunu doğuracak değişiklikler yapıp müvekkilinden taleplerde bulunduğunu, davalının sözleşme şartlarını bu şekilde haksız olarak değiştirdiğini, bu nedenle müvekkilinin kâr kaybı yaşadığını, müvekkkilinin bu kapsamda yeni şartlara uymak için gerekli yatırımları yapmasına rağmen davalının mücbir sebepten kaynaklı gecikmeyi bahane ederek sözleşmeyi feshetmesinin haksız olduğunu, davalının davranışlarının 2005/4 sayılı Tebliğe, rekabet esaslarına aykırılık taşıdığını, davalının haksız feshi sebebiyle yeni yatırımların atıl kaldığını, bunların bedelinin davalı tarafından tazmininin gerektiğini, müvekkilinin oluşturduğu müşteri portföyü nedeniyle davalının portföy tazminatı ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek davacı şirketin oluşmuş olan 20.600.000,00 TL satış ve servis kâr mahrumiyeti, 2.000.000,00 TL atıl kalan yatırımı, 20.000.000,00 TL portföy tazminatı ve 2.000.000,00 TL sözleşme içi ihlaller olarak ceman 44.600.000,00 TL tutarındaki maddi zararından şimdilik ihtarname tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte 50.000,00 TL'sinin ve 50.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 58. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar konusu tazminat bedelinin 3 katına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde, basiretli bir tacirin, müvekkilinin iki yıllık bir zamana yaydığı ve karşılıklı mutabakatlara bağlı olarak yürüttüğü bu süreç ile ilgili dayatma iddiasının ve haksız kazanç gayesi açık olan fahiş taleplerinin hukuken korunup kabul edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, sözleşmenin süresiz olduğu, ''Olağan Fesih'' başlıklı 17. maddesinde taraflardan her birinin yirmidört ay önceden yazılı bildirimde bulunmak koşuluyla sözleşmeyi feshedebileceğinin düzenlendiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; feshin haklı olup olmadığı ve davalının fesih hakkını kötüye kullanıp kullanmadığı noktalarında toplandığı, yine feshin haksız olması nedeniyle oluşan zararların ve portföy tazminatının ödenmesi talebine yönelik olduğu, ayrıca davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini mücbir sebeple yerine getiremediğini ve sözleşmenin davalının tek taraflı hakkını dayatması sonucunda imzaladığını ispatlaması gerektiği, davalı şirketin fesih iradesini kullanırken sebep olarak müşteri memnuniyetini arttırmak amacıyla yeniden yapılanma iradesini gösterdiği, fesih ihbarında şirket internet sitesinde belirtilen şartları sağlayan kişiler ile ek protokol imzalanacağını bildirdiği, davacıyla aralarında yapılan ek protokolden sonra davacının anlaştıkları süre zarfında yükümlülüğünü yerine getiremeyeceği anlaşılınca ek süre verildiği, tüm bu hususlar davalının zarar verme kasdı ile fesih iradesinin kullanmadığına delalet teşkil ettiği, bu haliyle dava konusu olağan fesih beyanının hakkın kötüye kullanılması niteliği taşımadığı, bu kapsamda; benimsenen bilirkişi raporunda davacının müspet zararı kapsamında kâr mahrumiyeti talebinin reddine karar verildiği, davacının kişilik haklarının zarar görmesinin söz konusu olmadığı, davalının ihtarnamede internet sitesinde belirtilen standartları karşılayan firmalar ile yeniden servislik sözleşmesi imza edileceği konusunda iradesini ortaya koyduğu, davacı ile yeni bir sözleşme imzalanacağı konusunda haklı bir güven oluştuğu, ancak davacı tarafından davalının belirttiği şartlar yerine getirilmediğinden yatırım bedeli zararlarının istenemeyeceği, taraflar arasındaki sözleşme itibariyle davacının acente olmadığı, talep edilen portföy tazminatının acente tarafından istenebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

A.Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yetkili satıcılık ve yetkili servis sözleşmesinin feshinin haksız olduğu iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 25.03.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.