"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/441 Esas, 2024/69 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/120 E., 2021/268 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca davacı vekili tarafından duruşma istemli, davalı vekili tarafından duruşma istemsiz olarak temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin “GECO” esas unsurlu birçok seri markanın maliki olduğunu ve markalarını yoğun ve ciddi surette kullandığını, davalı tarafın müvekkili markalarının benzeri olan 2012 69574, 2014 27782 ve 2017 85049 tescil no'lu markaları usul ve yasaya aykırı olarak aynı ve benzer mal ve hizmetlerde kötü niyetli bir şekilde kendi adına tescilini sağladığını, davalının müvekkili markaları ile iltibasa sebebiyet verdiğini, müvekkilinin “GECO” esas unsurlu ve ibareli markalar yönünden öncelik hakkına sahip olduğunu, ayrıca davalı adına tescilli 2012 69574 no'lu GECO YAPI ibareli markanın ve 2014 27782 no'lu GECO GRUP ibareli markaların tescil edildiği emtialarda ciddi surette kullanılmadığını ileri sürerek, 2012 69574 sayı ile tescilli "GECO YAPI" ibareli markanın 37.sınıfta yer alan tüm hizmetler bakımından; 2014 27782 sayılı "GECO GRUP" ibareli markanın 35.37 ve 43. sınıfta yer alan tüm hizmetler bakımından kullanmama nedeniyle iptaline ve sicilinden terkinine, davalının 2012 69574, 2014 27782 ve 2017 85049 sayılı "GECO" esas unsurlu markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin kuruluşunun ve hemen tüm markalarının tescil tarihinin dahi davacı şirketin kuruluşundan önce olduğunu, dava tarihinden yaklaşık 10 yıl önce kurulan müvekkili şirketin unvanında da olan “GECO” ibaresine karşı dava açılmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirketi yakından tanıdığını, müvekkilinin marka ve unvan sahibi olduğunu ve fiilen kullandığını bildiğini ve davaya ilişkin bütün sürelerin geçmiş olduğunu, müvekkilinin kullandığı "GECO" ibaresi ile davacının markalarında kullandığı "GECO" ibaresinin tamamen farklı anlamlar içerdiğini, davacı markalarının çoğunun tescil tarihlerinin yeni tarihli olduğunu, eski tarihli markaların davacı şirkete ait olamayacağını, aksi durumda dahi söz konusu markaların tanınırlığına yönelik tamamen soyut beyanda bulunulduğunu ve davacı markalarının tanınır olmayıp daha önceden fiilen kullanılmadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, önceki tarihli davacı markaları ile, sonraki tarihli dava konusu davalı markaları görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer, emtia sınıfları yönünden kısmen benzer ise de, davalı markalarının tescil tarihleri ile davanın açıldığı tarih arasında geçen süreler dikkate alındığında, önceki tarihli marka sahibi tarafından hükümsüzlük talebinin ileri sürülebileceği beş yıllık sürenin geçtiği, davacı markalarının tanınmış olmadığı, davalı tescilinin kötü niyetli olmadığı, bu nedenle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davalı adına tescilli 2012 69574 ve 2014 27782 tescil nolu markaların kullanmama nedeniyle iptaline ilişkin talebi yönünden yapılan değerlendirmede; davalıya ait 2012 69574 tescil nolu markanın, tescilli olduğu “inşaat hizmetleri” dışındaki hizmetlerde kullanılmadığı, 2014 27782 tescil nolu markanın 43. sınıfta kullanılmadığı, 37. sınıfta “inşaat” hizmetleri dışındaki hizmetlerde kullanılmadığı, 35. sınıfta bir kısım hizmetlerde kullanılmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 2012/69574 tescil nolu markanın tescilli olduğu 37.sınıftaki "inşaat hizmetleri, inşaat araç ve gereçlerinin iş makinelerinin kiralanması hizmetleri" dışındaki tüm hizmetler yönünden kullanmama nedeniyle iptaline, davalı adına tescilli 2014/27782 tescil nolu markanın tescilli olduğu 37.sınıftaki "inşaat hizmetleri, inşaat araç ve gereçlerinin iş makinelerinin kiralanması hizmetleri" dışındaki tüm hizmetleri ile 35. sınıftaki "reklamcılık. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için basılı evraklar; basılı yayınlar. Motorlu kara taşıtları ve bu taşıtlar için motorlar, parçalar(motorsikletler, mobilet dahil) mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) ve "müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için metalden olmayan binalar, yapılar. Adi metaller ile bunların alışımları ve yarı mamülleri. Barınma, saklama, muhafaza etme, kaplama, sarma, çevreleme, depolama, yerleştirme veya inşaat amaçlarıyla yapılmış metalden malzemeler ve araçlar(metalden portatif merdivenler dahil) mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) hizmetleri dışındaki bütün hizmetler ve emtialar yönünden kullanmama nedeniyle iptaline, hükümsüzlük talebinin reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğü ile kullanmama nedeniyle iptali istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden taraflara ayrı ayrı yükletilmesine, 23.01.2025 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.