Logo

11. Hukuk Dairesi2024/2609 E. 2025/1140 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Franchise sözleşmesinden kaynaklanan marka hakkına ve ticaret unvanına tecavüzün önlenmesi, faturadan kaynaklanan alacak ve cezai şart talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafından davacıya ait markanın sözleşmeye uygun kullanıldığı, davacının fatura alacağının ve cezai şart talebinin yerinde olmadığı gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

SAYISI :2021/1868 Esas, 2024/27 Karar

vekili Avukat ...

HÜKÜM :Ret

SAYISI :2020/404 E., 2021/329 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 2005/20564 sayılı markanın sahibi olduğunu, "Meşhur Adıyamanlı Çiğköfte Ömer Usta" markası ile faaliyetlerine devam ettiğini, taraflar arasında imzalanan 01.01.2017 tarihli ve 05.02.2018 tarihli franchise sözleşmeleri ile davacının ismi ve tabelası altında çiğ köfte satılması hususunda anlaştıklarını, davalının franchise verenin temin edeceği çiğ köfte dışında kendi ürettiği ya da üçüncü bir şahıstan alacağı çiğ köfteyi satamayacağının, sözleşme hükümlerine aykırı davranılması halinde maddi ve manevi zararlar haricinde 10.000,00 Euro tazminat ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, davalının 21.12.2017 tarihinden beri davacı şirketten çiğ köfte almamasına rağmen davacının ismini, markasını ve tabelasını kullanarak çiğ köfte satışı yaptığını ve müşterilere verilen fişin başlık kısmında "M. Adıyaman Çiğköftecisi'' yazdığını, davalının, davacı markasını kullanarak başka bir yerden çiğ köfte alması veya kendisinin çiğ köfte yapıp satması ile davacıya ait olan ürünleri kullanmasının açıkça sözleşmenin ihlali sonucu doğurduğunu, davacının markasına tecavüz oluşturduğunu ileri sürerek, davalının, davacının markadan ve ticaret unvanından doğan haklarına tecavüz teşkil eden fillerinin durdurulmasını, marka tecavüzünün önlenmesini, davacıya ait tescilli markanın kullanıldığı tabelaların sökülmesini, davalının kullandığı tespit edilen tüm basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasını, davalının aldığı mallara ait ödenmeyen 27 adet faturadan kaynaklanan 8.549,56 TL'nin ve davalının haksız eylemleri nedeniyle 10.000,00 Euro karşılığı 58.800,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirket ile 10.05.2015 tarihli sözleşme düzenlenerek çiğ köfte satışına başlandığını, davalının sözleşme koşullarını yerine getirmesine rağmen asıl davacının davalıya ürün temin etmediğini, davalının davacıya fazladan 15.000,00 TL ödeme yaptığını, Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan tespitte satışa sunulan çiğ köftenin davacıya mı yoksa başka bir üçüncü kişiye mi ait olduğuna dair bir belirleme olmadığını, 21.12.2017 tarihinden sonra 05.02.2018 tarihinden itibaren taraflarca yeni bir sözleşme düzenlendiğini, davalının sözleşmeye aykırı davranışı bulunsaydı davacının yeni bir sözleşme düzenlemeyeceğini, sözleşme süresinde geliştirilen uygulama gereği davacının bayilerin istediği ürünü temin edememesi ve ivedi durumların oluşması halinde davacının diğer bayilerinden mal alınarak satışa devam edildiğini, davalının temin ettiği çiğ köftelerin yine davacı tarafından üretimi yapılan çiğ köfteler olduğunu, franchise veren tarafından bu sözleşmelerin tek taraflı olarak hazırlandığını, sözleşme kapsamındaki cezai şartın fahiş olduğunu ve müdahalenin gerektiğini, davalının sözleşmeyi ihlal etmediğini, kusuru bulunmadığını, sürekli zarar ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller ve aldırılan bilirkişi raporuna göre taraflar arasında yapılan 01.01.2017 tarihli franchise sözleşmesinin 01.01.2017 - 31.12.2018 tarihleri arasında, 05.02.2018 tarihli sözleşmenin ise 5 yıl süre ile düzenlendiği, sözleşmenin feshedildiğinin davacı tarafından davalıya bildirilmediği, davalının devam eden sözleşme uyarınca markayı kullandığı, bu nedenle davacının markadan ve ticaret ünvanından doğan haklara tecavüz iddialarının yerinde olmadığı, karşı tarafın ispat ve hukuki dinlenilme hakkını ihlal eden sözleşme hükümlerinin geçersiz olduğu, davalı tarafından 2016 yılı içinde Akbank hesap ekstrelerine göre davacı şirkete toplamda 68.525,00 TL ödendiği ayrıca 03.03.2016 tarihinde 12.000,00 TL ve 17.05.2016 tarihinde 2.000,00 TL olmak üzere toplamda 14.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığı, 2017 yılı içinde davacı şirkete ait ticari defterlerde davalıdan 54.350,00 TL tahsilat yapıldığı, davalı tarafından tutulan işletme defterlerinde sadece gelir (satış) ve gider (alış) işlemleri kaydının yer aldığı ve davalıya ait incelemesi yapılan 2016, 2017, 2018 yıllarında davacı şirketten yapmış olduğu alımların yıllar itibariyle listelenmiş hali incelendiğinde, davalı tarafından 2016 yılında davacı şirketten toplamda KDV dahil 68.674,42 TL, 2017 yılında 53.247,63 TL tutarında alım yapıldığı, davacı şirket tarafından davalıya ödendiği iddia olunan 19.684,96 TL ile davacı tarafından davalıya düzenlenen KDV dahil 4.312,46 TL tutarlı fatura konusu malın davalıya teslim edildiği hususlarının ispat edilemediği, dava tarihi itibariyle davalının davacıdan 16.991,16 TL tutarında alacaklı olduğu, davacının davalıdan alacaklı olduğunun ispatlanamadığı, davacının fazla ödeme almasına rağmen karşılığında ürün çıkışı yapmadığı, mevcut durumun ortaya çıkmasına kendi kusuru ile sebebiyet verdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflarca düzenlenen 01.01.2017 ve 05.02.2018 tarihli franchise sözleşmeleri ile davacıya ait markanın davalı tarafından kullanılmasına izin verildiği, dava tarihinden önce sözleşmenin feshedildiği davacı tarafından davalıya ihtar edilmediğinden, sözleşmeye istinaden kullanımına devam eden davalının, davacının marka ve ticaret unvanından doğan haklarına tecavüz ettiğinden söz edilemeyeceği, tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen denetime elverişli bilirkişi raporu ile davacının davalıdan alacaklı olmadığının tespit edildiği, buna göre davacının faturadan kaynaklanan alacak talebinin yerinde olmadığı, sözleşmenin franchise alanın yükümlülüklerini düzenleyen 2. maddesi uyarınca davalının kendisinin ürettiği ya da üçüncü kişiden temin ettiği çiğ köfteyi satması mümkün olmamasına karşın, sözleşmeye aykırı satış gerçekleştirdiği kendi ticari defterleri ile sabit ise de, davacının ticari defterlerine göre davalıdan fazla ödeme aldığı halde davalıya mal vermeyerek davalının sözleşmeye aykırı davranışına kendi kusurlu eylemi ile sebebiyet verdiğinden cezai şart talep edemeyeceği, davalının mahkemece ticari defterlerini sunmak ya da yerlerini bildirmek hususunda tanınan tercih hakkı dahilinde ve verilen kesin süre içeresinde ticari defterlerinin yerini bildirdiği, bu durumda davalının ticari defterlerinin mahkemece delil olarak dikkate alınmasında ve bu kabullerle davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, marka hakkına ve ticaret unvanına tecavüzün önlenmesi, faturadan kaynaklanan alacak ve franchise sözleşmesinin feshi nedeniyle cezai şart alacağı istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 20.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.