"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1893 Esas, 2024/338 Karar
HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2023/5 E., 2023/117 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava konusu meblağ 567.540,00 TL'nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369. maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin yazılım ve otomasyon üzerine kurulu ... Otomasyon isimli şirketin sahibi iken davalı ... Elektronik Paz. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. (...) ile 10.04.2017 tarihli “Otomasyon Sistemi Modülleri” konulu sözleşme imzaladıklarını, müvekkilinin sözleşmenin gereğini yerine getirmesine rağmen, davalı şirket yetkilileri olarak bildiği ... ... ve ...’ün sözleşme dışı taleplerinin devam ettiğini, bunlardaki gecikme nedeniyle sözleşmenin gereğinin yerine gelmediği iddiasıyla karşılaştığını, 26.08.2019 tarihinde davalı şirket yetkilileri ... ... ve ...’ün müvekkiline ait iş yerine geldiklerini, müvekkilinin mühendis çalışanı ...’ın da bulunduğu toplantıda, ...’ün müvekkili ve çalışanı ...’ı tehdit ettiğini, tehditle daha önce hazırlanmış fesih anlaşmasını ve 50.000,00 USD bedelli bonoyu imzalattıklarını, müvekkilinin can güvenliğinden endişe duyduğu için bonoyu keşide etmek zorunda bırakıldığını, birkaç gün sonra müvekkilinin 30.08.2019 tarihi için şirkete çağrıldığını, gittiğinde ... ve ... ...’in, yeni bir sözleşme ve 117.000,00 TL bedelli bonoyu yine baskı ve tehdit altında imzalattıklarını, 50.000,00 USD bedelli bono için 29.08.2019 tarihinde İstanbul 24. İcra Müdürlüğü’nün 2019/33781 E. sayılı dosyası üzerinden, 117.000,00 TL bedelli bono içinse 09.09.2019 tarihinde 36. İcra Müdürlüğü’nün 2019/35458 E. sayılı dosyası üzerinden kambiyo takibi başlatıldığını, müvekkilinin 10.04.2017 tarihli sözleşme kapsamında, 43.000,00 USD + KDV almış olup ne var ki proje dışı sürekli talep edilen işler nedeniyle aldığı tutarın çok üzerinde harcama yaptığını, müvekkilinin Karamürsel Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/1646 soruşturma sayılı dosyası üzerinden tehdit ve senedin yağması suçlamasıyla suç duyurusunda bulunduğunu ileri sürerek 27.08.2019 vade tarihli ve 50.000,00 USD bedelli bono ile 01.09.2019 vade tarihli ve 117.000,00 TL bedelli bononun iptaline, söz konusu senetlerin hükümsüzlüğü nedeniyle bunlara dayalı olarak başlatılan takip dosyaları açısından borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine takip konusu alacak miktarlarının %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşme dışı talepler nedeniyle projenin uzadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, projenin uzamasına davacının sebep olduğunu, müvekkilinin bu gecikme nedeniyle ciddi zarara uğradığını, tarafların tamamen özgür iradeleriyle aralarında 10.04.2017 tarihli sözleşmeyi imzaladıklarını ancak davacı tarafın sözleşmenin gereğini yerine getirmediğini, müvekkilinin ödemeyi peşin vermesine rağmen davacının proje ile ilgilenmediğini ve yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bunun üzerine sözleşmenin 7. maddesinde yer alan karşılıklı mutabakat şartı kapsamında sözleşmenin tarafların hür iradeleriyle 26.08.2019 tarihinde fesih protokolü ile feshedildiğini, söz konusu fesih protokolünde davacının sözleşme bedeli olarak KDV dahil 50.000,00 USD peşin aldığını ve bu miktarı ferileri ile kayıtsız ve şartsız geri ödemeyi kabul ettiğini, dava konusu 50.000,00 USD bedelli bononun buna karşılık alındığını, iddia edildiği gibi tehditle alınmadığını, hatta davacı yanca olaylara tanık olarak gösterilen ...’ın 27.11.2019 tarihinde ilgili soruşturma dosyası kapsamında verdiği ifadede de iddia edilenin aksine ödemesi alınmış alınan projenin gerçekleştirilmemesi nedeniyle ödenen bedelin iade edilerek sözleşmenin feshi konusunda tarafların hür iradeleriyle anlaştığının herhangi bir tehditin olmadığının beyan edildiğini, 117.000,00 TL tutarındaki bononun ise 30.08.2019 tarihli “Endüstriyel Ürün Elektronik Kart İş Sözleşmesi” başlıklı sözleşme ile hiçbir ilgisi bulunmayıp davacının daha önce müvekkilinden aldığı nakit paranın karşılığı olarak davacı tarafından düzenlendiğini savunarak, davanın reddine, davacı tarafın asıl alacak miktarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamına göre, davaya konu senetlerin iş karşılığında ödenen paraya karşılık verildiği ve işin davacı tarafça yapılmadığının sabit olduğu, dolayısıyla bedelsizlik iddiasına itibar edilmediği, alınan bilirkişi raporlarından anlaşıldığı üzere taraflar arasında yapılan sözleşme kapsamında davacının herhangi bir ürün yapıp teslim etmediğinin anlaşıldığı, senetlerin cebir ve tehdit altında alındığı iddiasının ise ispatlanamadığı, soruşturma dosyasında da bunu ispata yarar delil bulunmadığı, 10.04.2017 tarihli sözleşme uyarınca davacının 50.000,00,00 USD'ye karşılık 164.132,10 TL avans aldığı ve işi yapmadığı için 26.08.2019 tarihinde taraflar arasında fesih protokolü imzalandığı, protokole göre ödenmiş 50.000,00 USD'nin ferileri ile birlikte davacı tarafından davalıya iade edilmesi gerekirken bunun yapılmadığı, daha sonra 30.08.2019 tarihinde yeni bir ürün sözleşmesi imzalandığı ve sözleşme uyarınca yine 50.000,00 USD AR-GE bedeli kararlaştırıldığı, bu nedenle de davalı tarafça ödenmiş olan 50.000,00 USD karşılığında aynı miktarlı bono alındığı, davacı tarafın 117.000,00 TL bedelli senedin de aynı ilişki kapsamında cebir ve tehdit altında kendisine imzalatıldığını savunduğu ancak buna ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı, davalı tarafça bu senedin başka bir alacağa karşılık alındığının savunulduğu, bu haliyle senede karşı senetle ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, cebir ve tehdit olgusu ispatlanamadığına göre bedelsizlik iddiası ispatlanamayan bu senet yönünden de davanın reddinin gerektiği, davacının talebi üzerine paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin tedbir kararı verilip uygulandığından, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72/4. hükmü uyarınca davacının %20 oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine, dava konusunun %20'si üzerinden hesaplanan 80.400,00 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafça istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu 50.000,00 USD bedelli ve 117.000,00 TL bedelli bonolarda nakden kaydı bulunduğu, davacının 50.000,00 USD bedelli bononun zorla alındığı ile bedelsiz olduğunu ve 117.000,00 TL'lik bononun teminat senedi olduğunu ispatla yükümlü olduğu, mevcut delil durumuna göre bononun tehditle zorla alındığının ispatlanamadığı, ceza dosyası bekletici mesele yapılmamış ise de Karamürsel Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/1806 soruşturma sayılı dosyası incelendiğinde, neticeten kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ve bu kararın aleyhindeki itirazın reddiyle kesinleştiği görülmekle bu aşamada esasa etkili görülmediği, ispat yükünün davalıya geçtiği ileri sürülmüş ise de bonolarda nakden kaydı olduğundan, davalı 117.000,00 TL bedelli bononun borç karşılığı olduğunu savunduğundan ve 50.000,00 USD'lik bono yönünden de protokol yapıldığından ispat yükünün davacıda olduğu, zira davacının 26.08.2019 tarihli fesih protokolü gereğince 50.000,00 USD'yi fer’ileri ile birlikte ödemeyi açıkça kabul ettiği, 117.000,00 TL'lik nakden kaydı olan bononun ise teminat senedi olduğuna ilişkin iddianın kesin delille ispatlanamadığı, borç kambiyo senedine bağlanmış olup ihdas nedeni de yazıldığı ve protokol yapıldığı sabit olmakla, teknik bilirkişi incelemesi yapılmasının işbu dava yönünden sonuca etkili olmayacağı, davacı senetlerdeki imzasını ikrar edip zorla attığını iddia ettiğinden ayrıca imza ve yazı incelemesine de gerek olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar karar verilmiş, hüküm, davacı taraf vekilnce temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takiplerinde menfi tespit istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 17.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.