Logo

11. Hukuk Dairesi2024/2768 E. 2024/7901 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıya yapılan kimyasal ürün satışlarından kaynaklanan cari hesap alacağı ile tek satıcılık sözleşmesinin haksız feshinden doğan tazminat taleplerinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, ilk derece mahkemesinin kararını 6100 sayılı HMK’nın 373. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca bozma kararına uygun olarak verdiği ve delillerin takdirinde isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2313 Esas, 2024/371 Karar

HÜKÜM : Asıl davanın kabulüne, birleşen davada karar verilmesine yer olmadığına

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2015/966 E., 2019/357 K.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

1.Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; davacının davalıya kimyasal ürünler sattığını, ticari ilişkiden doğan cari hesap alacağı toplamının 564.360,14 euro olduğunu, alacağın ödenmemesi üzerine davalıya ihtarname gönderildiğini, davalının borcunu ödememesi üzerine başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 1997 yılından başlayarak 2015 yılı ekim ayı ortalarına kadar devam eden davalıya ait ürünlerin Türkiye pazarındaki satış yetkisi verildiği distribütörlük/tek satıcılık hakkı veren bir sözleşme ilişkisi mevcut olduğunu, davacının davalının mallarının Türkiye pazarına girmesi ve tanıtımı için ciddi faaliyetlerde bulunduğunu, 2015 yılı başından itibaren davalı şirket tarafından anılan sözleşme ilişkisine aykırı biçimde müvekkili şirketin siparişlerine cevap verilmediğini, davalı tarafından davalı şirket ortaklarından birinin kurucusu ve hisselerinin tümünün maliki olduğu ... Ltd. Şti. ünvanlı bir şirket kurulduğunu ve bu şirket üzerinden müvekkilinin portföyünde bulunan müşterilerine fiyat teklifi gönderildiğini, davalı şirkete ihtar gönderilerek siparişlerin gönderilmesi aksi halde distribütörlük sözleşmesinin feshedileceğinin ihtar edildiğini, davalı tarafından verilen cevapta distribütörlük ilişkisi bulunmadığının belirtildiğini ve taraflar arasında sadece cari ilişki bulunduğu iddia edilerek cari hesap alacağının ödenmesinin talep edildiğini, bununla da yetinilmeyerek müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu 14. İcra Dairesinin 2015/10583 E. sayılı dosyasından alacak iddiası ile icra takibi de yapıldığını, müvekkilinin takibe itiraz ettiğini, sonrasında davalının haksız eylemleri neticesinde sözleşmenin feshedildiğini, davalının 18 yıllık süreçte Türkiye'de davacıdan bağımsız başka müşterisinin olmadığını, davacının elinde kalan bir kısım malların gönderilmeyen mallar nedeniyle ekonomik değerinin kalmadığını müvekkilinin bu nedenle büyük zarara uğradığını ileri sürerek distribütörlük anlaşmasının haklı feshi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.058.463,00 euro müşteri (portföy) tazminatı ve müvekkilinin elinde kalan malların değeri olan 72.122,00 euro olmak üzere toplam 1.130.585,00 euronun davalıdan 3095 Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun (3095 sayılı Kanun) gereğince bankaların döviz mevduatına uyguladığı en yüksek faiz ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; davalının 1997 yılından bu yana davacı ile devam eden ticari ilişkisi olduğunu ve davacıya ait ürünlerin Türkiye pazarındaki satış ve pazarlanması bakımından müvekkiline distribütörlük/tek satıcılık hakkı veren bir sözleşme ilişkisinin mevcut bulunduğunu, davacının, takibe dayanak yaptığı 20.03.2015 tarihli cari hesap ekstresindeki faturaların ödendiğini, bu durumun fatura metinlerinden de anlaşılacağını, 22.11.2013 tarih 1.200,00 euro tutarlı faturanın müvekkili kayıtlarında olmadığını, böyle bir mal alımının da yapılmadığını, davalının davacıya borcunun olmadığını savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; taraflar arasında imzalanmış hiçbir yazılı sözleşme ve herhangi bir yetki şartı anlaşması mevcut olmadığını, davalı şirketin İtalya'da mukim olduğunu, bu nedenle davanın yetki bakımından reddi gerektiğini, davacının davalıdan kimyevi boya maddesi satın alarak Türkiye'ye ithal ettiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin alım-satım ilişkisinden başka bir özellik taşımadığını, taraflar arasındaki ilişkinin distribütörlük olarak nitelendirilmesinin gerçek dışı olduğunu, davacının davalının mallarının pazarlayabilmek için yaptığı faaliyetlerin kendi ticari faaliyetlerine ilişkin olduğunu, davacının talebinin hukuki dayanağı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, itirazın iptali davalarının takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu, takip talebinde asıl alacağın "cari hesap alacağı" olarak talep edildiği, ayrıca borcun sebebinin "...02.04.2015 tarih ve 06242 Yevmiye No'lu İhtarname konusu alacak bakiyesi" olduğunun belirtildiği, takipte borcun sebebi olarak gösterilen ihtarnamenin tamamen taraflar arası ticari ilişkiden doğan cari hesap alacağının ödenmesine ilişkin olduğu, her ne kadar takip talebinde belirtilen faturaların ödendiği belirlenmiş ise de, davalının incelenen kendisine ait ticari defterlerde cari (açık) hesapta ihtarda belirtilen faturalar nedeniyle bir borç olmadığı, zira bu faturaların peşin ödendiği ancak davalının daha evvelki yıllardan beri gelen ticari ilişki nedeniyle cari hesabında talep olunan miktarı aşan tutarda borçlu olduğunun bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği gerekçesiyle asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, asıl davanın kabulü ile; davalı borçlunun İstanbul Anadolu 14. İcra Müdürlüğünün 2015/10583 E. sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın, 564.360,14 euro asıl alacak bakımından iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesine göre devlet bankalarının euro olarak açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek temerrüt faizi oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak fiili ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası efektif satış kuru TL karşılığı eklenmek suretiyle takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, birleşen davaya ilişkin karar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmiştir.

IV. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali, birleşen dava ise tek satıcılık sözleşmesinden kaynaklanan denkleştirme tazminatı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi.

3. Değerlendirme

Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

V. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 07.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.