"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/325 Esas, 2022/393 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/257 E., 2019/642 K.
Taraflar arasındaki müdürler kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespiti, genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti, genel kurul kararının iptali, şirket müdürlerinin yetkisinin kaldırılması, şirkete müdür atanması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacının mirasçıları ..., ..., ... vekili ve Dairemizin geri çevirme kararından sonra davacı terekesinin temsilcileri vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 23.10.2017 tarihli genel kurulda 10 yıl müddetle müdür seçilen, 07.09.2018 tarihli genel kurulda 2 yıl müddetle müdürler kurulu başkanı atanan müvekkilinin davalı şirkette %38 oranında pay sahibi olduğunu, 19.11.2018 tarihinde müdürler kurulu başkanı sıfatını taşıdığını, 07.12.2018 tarihli genel kurulda müdürlük sıfatının devam ettiğini, bir limited şirkette müdürler kurulunu ancak müdürler kurulu başkanının toplantıya çağırabileceğini, diğer müdürlerin böyle bir yetkisinin bulunmadığını, 19.11.2018 tarihli müdürler kurulu toplantısı için müvekkilinin böyle bir çağrı yapmadığını, mahkemeden böyle bir karar alınmadığını, aynı tarihli müdürler kurulu kararının altında davacının bir imzasının bulunmadığını, dolayısıyla 07.12.2018 tarihinde genel kurul toplantısı yapılması, çağrı ve ilanının yok hükmü taşıdığını, çağrısı yetkili organca yapılmayan genel kurulların da yoklukla sakat olduğunu, genel kurul için ilanın 22.11.2018 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, toplantının 15 günlük süre şartını taşımadan 07.12.2018 tarihinde yapıldığını, şirketin internet sitesinde toplantının yayınlanmadığını, bu sebeplerle de genel kurul toplantısı çağrısı ve ilanının Kanuna aykırılık taşıdığını, şirket ana sözleşmesinin 7. maddesine aykırı olarak Konya’da yayınlanan bir gazetede çağrı ve ilanın yapılmadığını, toplantı günü ile gündem ve ilanın ortaklara taahhütlü mektupla bildirilmediğini, finansal tabloların pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulmadığını, müvekkilinin söz konusu belgeleri elde etmesine engel olunduğunu, kâr dağıtım önerisinin şirket merkez veya şubelerinde pay sahiplerinin incelemesine hazır tutulmadığını, 2018 yılında yapılan genel kurul için 2017 yılı ifadesinin kullanıldığı, olağanüstü genel kurul olarak nitelendirildiği ilanın Kanuna aykırılık doğurduğunu, şirketin Kanuna aykırı olarak bugüne değin hiçbir olağan genel kurulunu yapmadığını, Kanuna ve ana sözleşmeye aykırı şekilde 07.12.2018 tarihli genel kurulda kâr dağıtımı kararı alınmadığını, genel kurul tutanağının değiştirildiğini, genel kurulda müvekkilinin müdürlükten azline dair karara muhalefetinin tutanağa geçirilmediğini, görev süresi dolmadan azlin haklı bir sebebe dayanmadığını, müvekkiline bilgi alma ve inceleme hakkının kullandırılmadığını, genel kurulda şirket ortakları ... ve ...’a huzur hakkı ödenmesine karar verildiğini, ancak ortakları böyle bir hak verilemeyeceğini, bu kararın ortaklara kâr payı ödemesi niteliği taşıdığını, eşit işlem ilkesine aykırılık oluşturduğunu, müdürlerin kaç kişiden meydana geleceğinin kararlaştırılmadığını, buna rağmen dört olan müdür sayısının ikiye düşürülmesinin yerinde olmadığını, müdürler kurulu başkanının seçilmediğini, ortaklardan ...’ın vekaleten toplantıya katıldığı halde noter onayı bulunmayan vekaletin geçerli olmadığını ileri sürerek genel kurul toplantısı yapılması için alınan 19.11.2018 tarihli müdürler kurulu kararlarının yok hükmünde/ batıl olduğunun tespitini, 07.12.2018 tarihli genel kurul kararlarının yok hükmünde/ batıl olduğunun tespitini, aynı genel kurul kararlarının tamamının Kanuna, ana sözleşmeye, afaki iyi niyet kurallarına aykırılığı sebebiyle iptalini, aynı toplantıda müdür seçilenlerin temsil yetkisinin sınırlandırılmasını, kaldırılmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 19.11.2018 tarihli kararın müdürler kurulu değil ortaklar kurulu kararı olduğunu, 22.11.2018 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, 15 günlük süre şartının tamamlandığını, bu kararla ilgili davanın üç aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, 4 kişiden oluşan müdürler kurulunun üç üyesi ile ve pay ve paydaş çoğunluğuyla karar alındığını, bu haliyle usul ve yasaya uygunluk taşıdığını, davacının hem butlan hem de iptal isteyemeyeceğini, davacının vekili vasıtasıyla yapılan 07.12.2018 tarihli toplantıda huzur hakkı hariç azline ve yeni müdür atanmasına ilişkin karar da dahil tüm kararların oy birliğiyle alındığını, zaten sadece bu kararların alındığını, davacının olumlu oy kullandığı kararların iptalini isteyemeyeceğini, toplantı kararı ve çağrının davacıya iadeli taahhütlü mektupla gönderildiğini, genel kurulun müdürler tarafından da genel kurula çağrılabileceğini, yetkinin sadece müdürler kurulu başkanında olmadığını, tutanağın değiştirildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin denetime tabi olmaması sebebiyle internet sitesinde ilan zorunluluğunun bulunmadığını, tüm finansal tabloların şirket merkezinde ortakların denetimine açık tutulduğunu, davacının inceleme başvurusu yapmadığını, vekaletname eksikliğinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar davalı vekilince 19.11.2018 tarihli kararın ortaklar kurulu kararı olduğu ileri sürülmüş ise de 22.11.2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 822. sayfasında söz konusu karar müdürler kurulu olarak yayımlandığından kararın müdürler kurulu kararı olarak kabul edildiği, limited şirketlerde genel kurula çağrının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 617 nci maddesi gereğince kural olarak müdürler tarafından yapılacağı, müdürlerin birden fazla olması halinde genel kurulun müdürler kurulu başkanı tarafından toplantıya çağrılacağı, bu anlamda davalı şirketin 19.11.2018 tarihli müdürler kurulu toplantısının davacı müdürler kurulu başkanının yokluğunda yapılması ve alınan kararda davacı müdürler kurulu başkanının imzasının bulunmaması sebebiyle genel kurulu toplantıya çağrı usulünde açıkça bir kanuna aykırılık olduğu, ancak söz konusu çağrıdaki usulsüzlüğün 07.12.2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı ve toplantıda kararlar alınmasına etkilerinin ne olduğunun incelenmesi gerektiği, 6102 sayılı Kanun’un 622 nci maddesi uyarınca limited şirketlerin genel kurul kararlarının butlanı ve iptalinde kıyas yolu ile anonim şirket genel kurul kararlarının butlanı ve iptaline ilişkin kuralların uygulanacağı, 447 nci maddesinde de genel kurul kararlarının butlan sebeplerinin sayıldığı, pay sahibi olan tüm ortakların genel kurul toplantısına katıldıkları, kararların oy birliği ile alınmış olması karşısında butlan sebeplerinin bulunmadığı, 6102 sayılı Kanun’un 445 inci maddesinde iptal sebepleri ve iptal davasının düzenlendiği, 446 ncı maddesinin ikinci fıkrasında genel kurul toplantılarında çağrıdaki usulsüzlük bir iptal sebebi olarak sayılmış ise de çağrıdaki bu usulsüzlüğün kararların alınmasında etkisi olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, davacının toplantıya usulüne uygun olarak çağrılmaması, davacının vekili vasıtasıyla toplantıya katılmasına ve kararların alınmasına engel bir durum oluşturmadığı, genel kurulda tüm kararlar oy birliği ile alındığından, toplantıdaki çağrıdaki usulsüzlüğün sonuca bir etkisi olmadığı gerekçesiyle davanın ve tüm taleplerin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; genel kurul kararı alan müdürler kurulu toplantısının yapıldığı anda müvekkilinin müdürler kurulu başkanı sıfatını taşıdığını, müdürler kurulunun ancak müdürler kurulu başkanınca toplantıya çağrılabileceğini, diğer müdürlerin doğrudan çağırma yetkisinin bulunmadığını, 19.11.2018 tarihli müdürler kurulu toplantısından müvekkilinin haberi ve karar altında imzasının olmadığını, dolayısıyla anılan kararın, genel kurul çağrısı ve ilanının ve bu karara dayanılarak yapılan genel kurul kararlarının yok hükmünü taşıdığını, 19.11.2018 tarihli toplantının müdürler kurulu toplantısı olarak ilan edildiğini, ancak davacının ortaklar kurulu toplantısı olduğunu iddia ettiğini, ortaklar kurulunun genel kurulu toplantıya çağıramayacağını, çağrı ve ilan süresinin Kanuna aykırılık taşıdığını, çağrının şirketin internet sitesinde yayınlanmadığını, ana sözleşmeye aykırı olarak yerel gazetede ilan edilmediğini, toplantı günü ve gündemin iadeli taahhütlü mektupla ortaklara bildirilmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 07.12.2018 tarihli genel kurul toplantısına şirketin tüm ortaklarının katıldığı, ortaklarca toplantının şekline ilişkin bir itirazda bulunulmadığı, sonuna kadar toplantıdan ayrılmadıkları, bu durumda, 6102 sayılı Kanun’un 617 nci maddesinin üçüncü fıkrası yollamasıyla limited şirketler hakkında da uygulama kabiliyeti bulunan 416 ncı maddesindeki tüm şartların oluştuğunu, çağrının usulsüz olduğundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacının mirasçıları ..., ..., ... vekili ile Dairemizin geri çevirme kararından sonra murisin tereke temsilcileri vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacının mirasçıları ..., ..., ... vekili, temyiz dilekçesinde özetle; genel kurul kararı alan müdürler kurulu toplantısının yapıldığı anda müvekkillerinin murisinin müdürler kurulu başkanı sıfatını taşıdığını, müdürler kurulunun ancak müdürler kurulu başkanınca toplantıya çağrılabileceğini, diğer müdürlerin doğrudan çağırma yetkisinin bulunmadığını, ancak mahkemeden talep edebileceklerini, 19.11.2018 tarihli müdürler kurulu toplantısından murisin haberi ve karar altında imzasının olmadığını, toplantının fiilen yapılmadığını, dolayısıyla anılan kararın, genel kurul çağrısı ve ilanının ve bu karara dayanılarak yapılan genel kurul kararlarının yok hükmünü taşıdığını, 19.11.2018 tarihli toplantının müdürler kurulu toplantısı olarak ilan edildiğini, ancak davacının ortaklar kurulu toplantısı olduğunu iddia ettiğini, çağrı ve ilanın hukuka aykırılığının bilirkişi raporuyla da belirlendiğini, ortaklar kurulunun genel kurulu toplantıya çağıramayacağını, çağrı ve ilan süresinin Kanuna aykırılık taşıdığını, 15 günlük süre şartını taşımadığını, çağrının şirketin internet sitesinde yayınlanmadığını, ana sözleşmeye aykırı olarak yerel gazetede ilan edilmediğini, toplantı günü ve gündemin iadeli taahhütlü mektupla ortaklara bildirilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davacı murisin tereke temsilcileri vekili temyiz dilekçesinde özetle; genel kurul toplantısı yapılması için alınan 19.11.2018 tarihli müdürler kurulu kararının yok hükmünde/ batıl olduğunu düşündüklerini, davaya konu edilen 19.11.2018 tarihli genel kurul toplantısında, genel kurula çağrı ve ilan yapılması yönünde müdürler kurulu başkanının izni ve bilgisi olmaksızın toplantı kararları alındığını, bir limited şirkette müdürler kurulunu müdürler kurulu başkanının toplantıya çağırabileceğini, diğer müdürlerin doğrudan müdürler kurulunu toplantıya çağırma yetkisinin bulunmadığını, genel kurul toplantısı yapılması ve çağrı ile ilan için alınan 19.11.2018 tarihli müdürler kurulu kararının yok hükmü taşıdığını, bu karara dayanılarak yapılan genel kurulda alınan kararların da yok hükmünde/batıl olduğunu, aynı gün, aynı kişilerin katıldığı üç ayrı şirketin müdürler kurulu toplantısının ilan edildiğini, şirketlerden ikisinin merkezi Konya’da birinin Mut’ta olduğunu, bu durumun bile söz konusu müdürler kurulu toplantılarının fiilen yapılmadığını ispatladığını, 19.11.2018 tarihinde yapılan toplantının müdürler kurulu toplantısı olarak ilan edildiğini, toplantı ortaklar kurulu toplantısı ise; bilirkişi raporuna göre 6102 sayılı Kanun’da ortaklar kurulu genel kurulu toplantıya çağırabilecek kişiler arasında sayılmadığını, zaten ortaklar kurulunun limited şirketlerde genel kuruldan farklı bir organ olmayıp 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (6762 sayılı Kanun) genel kurul yerine kullanıldığını, 19.11.2018 tarihinde yapılan toplantı müdürler kurulu toplantısı ise bilirkişi raporuna göre söz konusu müdürler kurulu toplantısına çağrının müdürler kurulu başkanı tarafından yapılmış olması gerektiğini, ancak dava dosyası içerisinde müdürler kurulu toplantısına ilişkin olarak müdürler kurulu başkanı tarafından müdürlere çağrı yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise çağrının kim tarafından yapıldığı ve hangi müdürlere çağrı yapıldığı hususunda herhangi bir bilgi veya belge söz konusu olmadığını, bilirkişilerin tespit ve kanaatleri çerçevesinde 19.11.2018 tarihli toplantıda alınan kararların butlanına veya yok hükmünde olduğuna karar verilmesi gerektiğini, genel kurul için Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde 22.11.2018 tarihinde ilan yapıldığını, ilan ile genel kurul toplantısı arasında 15 gün değil, 14 gün süre olduğunu, bu nedenle 07.12.2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı çağrı ve ilanın Kanuna aykırılık taşıdığını, çağrının şirket internet sitesinde yayınlanmadığını, şirket ana sözleşmesinin 7. maddesine göre; şirkete ait ilanların 6762 sayılı Kanun’un 37 nci maddesi hükümleri saklı kalmak şartıyla şirket merkezinin bulunduğu yerde en az bir gazete ile asgari yedi gün evvel yapılacağını, bu şekilde bir çağrı ve ilan bulunmadığını, toplantı günü ile gündem ve ilanın ortaklara iadeli taahhütlü mektupla bildirilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, müdürler kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespiti, genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti, genel kurul kararının iptali, şirket müdürlerinin yetkisinin kaldırılması, şirkete müdür atanması istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6102 sayılı Kanun'un 617, 622, 624, 416, 445 inci maddeleri, 446 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, 447 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacının mirasçıları ..., ..., ... vekili ile murisin tereke temsilcileri vekilince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacı mirasçıları ..., ..., ...'a yükletilmesine,
Temyiz harcı davacı tereke temsilcilerinden peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
DAVACI MİRASÇILARI ...,