"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
SAYISI :2021/557 Esas, 2024/584 Karar
HÜKÜM :Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ :İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI :2020/186 E., 2021/26 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında 19.03.2018 tarihinde döviz endeksli faktoring sözleşmesi yaptıklarını, bu kapsamda davalıya temlik edilen alacaklara karşılık davalı tarafa keşidecisi ... İnşaat A.Ş. olan Akbank .... şubesi muhataplı, çekler verildiğini, teslim edilen çeklere karşılık teslim tarindeki kur üzerinden davacı tarafından davalı ödeme yaptığını ve çeklerin keşide tarihinde tahsil edildiğini, ödeme tarihi ile tahsil tarihi arasında çok yüksek kur farkı oluştuğunu, davalının kur farkı nedeniyle 1.268.068,83 TL haksız kazanç elde ettiğini ve bu kazancın davacının hakkı olduğunu, davalı tarafın ihtara rağmen davacıya kur farkı ödemediğini, davalı aleyhinde İstanbul 18. İcra Müdürlüğünün 2018/43486 E, sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız olduğunu sözleşme tarihi itibariyle davacının hak ettiği ödemenin yapıldığını, çeklerin döviz olması nedeniyle davalıdan kurun düşmesi ihtimaline binaen taahhütname alındığını, sözleşme tarihi itibariyle davalının alacağının döviz alacağı olduğunu, davacının talebine uygun işlem yapıldığını, kur farkı nedeniyle davacıya ödeme yapılması talebinin herhangi bir dayanağının olmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kur farkı nedeniyle davalının tahsil ettiği miktarın TL karşılığı artmış ise de, bu artış nedeni ve yapılan tahsilatın davacının mal varlığından çıkmadığı, keşideci aleyhine bir durum olduğu, davacının çekte lehtar olup ciro veya temlik suretiyle devrettiği çekler nedeniyle artık bir talep hakkının kalmadığı, taraflar arasındaki faktoring sözleşmesinde de kurun yükselmesi halinde farkın davacıya ödeneceğine dair bir hüküm bulunmadığı, tam tersine para veren davalının üstlendiği risk nedeniyle davalı lehine tek taraflı kur farkı ödeneceğine dair davacı tarafından taahhüt verildiği, davalının mal varlığında bir azalma olmadığına göre sebepsiz zenginleşme nedeniyle talep hakkı kazanmayacağı, taraflar arasındaki sözleşmede de kur farkına ilişkin bir hüküm bulunmadığı, davanın bu nedenle hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında kur farkı ödeneceğine dair sözleşme bulunmadığı gibi bu yönde oluşmuş bir teamülde bulunmadığı, davalı ... şirketinin sözleşmeden kaynaklanan ediminin davacının talimatı doğrultusunda kararlaştırılan gündeki döviz kuru üzerinden ödenmiş olması nedeniyle yerine getirildiği, sonradan kur farkı istenemeyeceği, döviz cinsinden çeki temlik alan davalının çek nedeniyle alacağının döviz cinsinden olduğu, bu nedenle tahsil tarihindeki kur farkı nedeniyle sebepsiz zenginleşmesinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, faktoring sözleşmesi kurulması anında temlik edilen 900.000,00 euro bedelli yedi adet çekten kaynaklı alacak nedeniyle davacıya yapılan ödeme tarihindeki kur ile davalının çekleri tahsil ettiği andaki kur farkından dolayı fazla tahsilat yapıldığı gerekçesiyle alacak istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 06.03.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.