"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1535 Esas, 2023/1017 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2018/1081 E., 2020/42 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının karton koli imalatı üzerine hizmet veren bir şirket olduğunu, davalı-borçlu şirket ile aralarında mal (koli) satışına ilişkin ticari ilişkileri mevcut olduğunu, davacının borçlu-davalı şirkete ürün sattığını, bakiye olarak davalıdan 248.223,00 TL alacağı kaldığını, ancak davalının faturalara süresinde itiraz etmemesine rağmen ödemeyi yapmadığını, borca ilişkin takip dosyasından icra takibi başlatıldığını ve ödeme emrinin borçluya usulüne uygun tebliğ edildiğini, borçlunun haksız şekilde itiraz ederek açılan takibi durdurduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile davalı borçlunun takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının ürettiği trikoların paketlenmesi için davacıdan koli alımı yaptığını, davacının taraflar arasındaki işleyişe aykırı olarak sahte imzalarla gerçek alımdan çok fazla fatura düzenleyerek hileli şekilde bu faturaları davalı kayıtlarına işlettirdiğini, uyuşmazlığın buradan kaynaklandığını, 2018 yılı Ekim ayında davalının sipariş ettiği 400 adet koliye karşılık davalıya ulaştırılan faturaların bu sayının çok üzerinde koli alımına ilişkin olduğunu, bu usulsüz faturaların davalı çalışanlarıyla birlikte hareket edilerek muhasebesel kayıtlara geçirildiğini ve davalı şirketin borçlandırıldığını, buna ilişkin olarak davalının yeminli mali müşavirden rapor aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, taraf beyanları, dosyada mevcut bilgi belgeler, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı alacağını ve takibi faturaya dayandırmış olup, Yargıtay 19 Hukuk Dairesi' nin 2016/7819 E. ve 2017/2738 K. sayılı içtihadında da belirtildiği üzere öncelikle davacı tarafından icra takibine konu faturadaki malın davalıya tesliminin usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği, tek başına faturanın malın teslimine yeterli olmadığı, bu kapsamda dosyaya sunulan sevk irsaliyeler ve davalının Vergi dairesinden istenilen BA kayıtları incelediğinde davacının teslim olgusunu ispatladığı, 12.07.2019 tarihli birlikişi raporu ile de ticari defterlerde yapılan inceleme ile davacının 248.223,00 TL davalıdan alacaklı olduğunun tespit edildiği, Merter Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün yazı cevabında da iş bu faturaların kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, ayrıca alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının takibe yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, kabul edilen asıl alacağın % 20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, bilirkişi aracılığıyla incelenen davacı ticari defterlerine göre, takip tarihi itibariyle davalıdan 248.223,00 TL alacaklı durumda olduğu, davalı ticari defterlerini bilirkişi incelemesine sunmamış olmakla birlikte, davacının cari hesabına konu faturalarının davalının kayıtlarında yer aldığının davalının da kabulünde olduğu gibi vergi dairesine yapılan BA bildirimi ile de sabit olduğu, davalının davacının sahte irsaliyeler düzenleyerek faturaları hileli şekilde davalı şirket kayıtlarına işlettiğini ve davacı şirketin sahte irsaliyeli faturaları aksesuar ve yardımcı malzeme satın alma sorumlusuna ulaştırılarak kayıtlara geçirildiği iddialarını ispatlayamadığı, davalının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 18 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği, bu nedenle, davalının aksini ispat edemediği kendi ticari defterindeki aleyhine olan kayıtlardan sorumlu olduğu, dava konusu cari hesap alacağı likit (belirlenebilir) olup, kabul edilen alacak miktarı üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin şartları oluştuğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesi.
3.6102 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 26.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.