"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/463 Esas, 2024/298 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/36 E., 2020/373 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1998 yılında ABD'de kurulduğunu, yazılım geliştirme sektöründe dünyanın öncü firmalarından olduğunu, "..." ibareli markasının bulunduğunu, bu markasının 9. sınıfta yer alan "yazılım uygulamaları ve yazılım araçları" emtia grubunda 2013 yılından beri ABD'de tescilli olduğunu, müvekkilinin bahsi geçen markasını Türkiye'de, tek yetkili distribütörü olan ... Yazılı Danışmanlık Ltd Şti vasıtasıyla kullandığını, müvekkilinin "..." markalı yazılımların anılan dava dışı şirket tarafından satıldığını, davalının müvekkilinin markası ile birebir aynı olan "..." ibaresini müvekkilinin markasını kullandığı 9. sınıf mallar için tescil ettirdiğini, dava konusu markayı oluşturan ibarenin gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, aynı sektörde faaliyet gösteren davalının bundan haberdar bulunduğunu, davalının 09.09.2009 tarihinde müvekkiline gönderdiği e-mail ile müvekkilinin Türkiye distribütörü olmak için teklif ilettiğini ancak bu teklifin müvekkili tarafından 10.09.2009 tarihinde geri çevrildiğini, davalının dava konusu marka başvurusunu bu tarihten sonra gerçekleştirdiğini, ayrıca davalının "www.....com.tr" ibareli alan adını da 30.01.2014 tarihinde tescil ettirdiğini, bahsi geçen alan adlı internet sitesinde müvekkilinin markasını ve "... ve Teknoloji Grubu ... Partner Türkiye" ibaresini kullanarak, kendini müvekkilinin yetkili satıcısı olarak tanıttığını, davalının dava konusu marka tescilinin kötü niyetli olduğunu, davalının "....com.tr" alan adı ve bu alan adlı internet sitesindeki kullanımlarının müvekkilinin markasına tecavüz teşkil ettiğini, ayrıca bu internet sitesinde davalının kendini müvekkilinin yetkili satıcısı gibi göstermesinin haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek davalı adına 9. sınıfta tescilli bulunan "..." ibareli ve 2014/06430 sayılı markanın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6/2, 6/3, 6/4, 6/6 ve 6/9 hükümleri uyarınca hükümsüzlüğüne, www.....com alan adının davalı tarafından hukuka aykırı olarak kendi adına tahsis ettirilmesi nedeniyle vaki olan tecavüzün SMK’nın 149. maddesi uyarınca tespitine, ortadan kaldırılmasına, ortaya çıkan sonuçların bahsi geçen alan adının davacıya devri suretiyle giderilmesine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 54 ve devamı maddeleri uyarınca haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, haksız rekabet sonucu ortaya çıkan maddi durumun "....com.tr" ibareli alan adının davacıya devri suretiyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin alan adını 30.01.2014 tarihinden beri kullandığını, müvekkilinin kendisini davacının distribütörü veya yetkili satıcı olarak tanıttığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, "... Partner Turkey" ibaresinin yetkili temsilci kavramını karşılamadığını, dava dilekçesinde bahsi geçen elektronik posta içeriğinde distribütörlük teklifinin yer almadığını, müvekkilinin ürünleri yurt dışındaki yetkili satıcısından alarak Türkiye’de sattığını, bunun önünde hukuken herhangi bir engel bulunmadığını, müvekkilinin markayı satmak için değil korumak amacıyla tescil ettirdiğini, müvekkilinin markayı 2001 yılından beri kullandığını, taklitlerden korumak amacıyla markayı tescil ettirdiğini, davacının markasının Türkiye’de tescilli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının “...” ibaresi üzerinde SMK'nın 6/3 hükmü kapsamında, tescilsiz marka kullanımından doğan öncelik hakkı bulunduğunu ispatlayamadığı, SMK'nın 6/4 hükmü koşullarının da oluşmadığı, davacının, davalının markası ile karıştırılma ihtimali olmayan ticaret unvanına dayalı olarak, SMK’nın 6/6 hükmü kapsamında korunması gereken bir hakkının bulunmadığı, diğer taraftan tarafların markaları ve kullanımları, okunuş, görünüm, anlam ve genel izlenim itibariyle birebir aynı olsa da davacının markasının Türkiye’de tescilli bulunmaması, davalının eyleminin tescilli markaya dayalı olması nedeniyle, davalının eylemi marka hakkına tecavüz oluşturmayacağı gibi tescilli markanın kullanımından ibaret olan davalının eyleminin haksız rekabet de teşkil etmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar karar verilmiş, hüküm davacı tarafça istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının Türkiye'deki distribütörü vasıtasıyla dava konusu olan "..." ibaresini, dava konusu marka başvuru tarihinden önce, uyuşmazlık konusu 9. sınıf mallarda SMK'nın 6/3 maddesi uyarınca aranan nitelikte ve yoğunlukta kullandığı, bu konuda İlk Derece Mahkemesince davacının dayandığı tüm delillerin incelenmediği, dava konusu markanın SMK'nın 6/3 hükmü kapsamında hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, her ne kadar bilirkişi raporunda davacının 1998 tarihinde tescil edilen "www.....com" ibareli alan adı ve bu internet sitesindeki kullanımlarında da davacıya SMK'nın 6/3 hükmü kapsamında hak sağlayacak nitelikte olduğu sonucuna ulaşılmışsa da raporda bu kullanımların Türkiye'de gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde bir tespitin bulunmaması ve bilirkişi raporunda da bahsi geçen internet sitesindeki kullanımların Türkiye'deki kullanıma yönelik olmadığının belirtilmesi karşısında bilirkişi raporundaki bu tespitlere itibar edilemeyeceği, yine her ne kadar davalı tarafça dava konusu markayı oluşturan ibarenin 2001 yılından beri kullanıldığı savunulmuşsa da bu hususu ispatlar bir delil sunulmadığı, dava konusu marka, davacının tescilsiz olarak kullandığı "..." ibaresi ile birbir aynı olup, yazım karakteri ve kullanılan renklerin dahi aynı bulunduğu, dosyaya sunulan ve davalı tarafından gönderildiği davalı tarafça da inkâr edilmeyen e-mail yazışma içeriklerinden, davalının dava konusu marka başvuru tarihinden önce davacıya distribütörlük teklifinde bulunduğu, bu teklif davacı tarafça reddedilmesine rağmen kendisine ait internet sitesinde davacı ile aralarında akdi bir ilişki varmış intibanı yarattığı, davacının markasından haberdar olduğu kanaatine varılan davalının hak sahibi olmadığını bildiği ibareyi tescil ettirmek için yaptığı başvurusunun kötü niyetli olduğu, davacının Türkiye'de tescilli markası bulunmadığından marka hakkına tecavüz iddiasında bulunamayacağı, davalının "www.....com.tr" alan adlı internet sitesinde tespit edilen ve davacıyla aralarında akdi bir ilişki olduğu intibanı yaratır şekilde, davacının Türkiye bayisi/ortağı anlamlarına gelen "... Resseller Partner Türkiye" ve "... İş&Çözüm Ortağı" ibareli kullanımlarının, TTK'nın 55/1-a-4 hükmü uyarınca haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, davanın kısmen kabulüne, davalı adına tescilli bulunan 2014/06430 sayılı ve "..." ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının "www.....com.tr" alan adlı internet sitesinde yer alan "... Resseller Partner Türkiye" ve "... İş&Çözüm Ortağı" ibareli kullanımlarının haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, haksız rekabet teşkil eden kullanımların önlenmesine karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, marka hükümsüzlüğü ile marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi istemlerine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 355. vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369/1 hükmü ve 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI.SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 19.03.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.