"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/523 Esas, 2024/517 Karar
HÜKÜM : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/229 E., 2021/23 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369/2 hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı yanın 2013/07.... kod numaralı markayı tescil ettirmesinin müvekkili olan firmanın koruma altında alınan haklarına aykırılık oluşturduğunu, davalı yanın 2013/07778 başvuru numaralı "..." ibareli markasının 26.01.2015 tarihinde tescil edildiğini, müvekkili şirkete ait ... markasının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tanınmış marka olarak tespit edildiğini, davalı yanın markasını müvekkili şirketle aynı sınıf olan 21. sınıfta tescilini sağladığını, davalı yanın kötüniyetli olarak müvekkili şirketin tanınırlığından faydalanmakta olduğunu, davalı yan markası ile müvekkili şirkete ait marka arasında iltibas teşkil edecek derecede benzerlik bulunduğunu ileri sürerek davalı yana ait dava konusu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı yanın ayakkabı ve benzeri ürünlerin imalatı, alımı, satımı, ithalatı ve ihracatı alanlarında, müvekkilinin ise temizlik gereçleri ürünleri imalatı, satımı ve ihracatı alanlarında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin ... ve ... markalarını 2003'ten beri tescilli olarak kullandığını, 2013 yılında ise markaların revize edildiğini, müvekkili eylemlerinin marka hakkı ihlali veya başkaca hukuka aykırılık ve haksız rekabet teşkil etmediğini, taraflara ait markaların bütünsel olarak genel izlenimleri ve şekilleri itibariyle görsel ve işitsel olarak birbirinden farklı olduğunu, tescilden haberdar olan davacının sessiz kalma ile hak kaybına uğradığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı tarafça sunulan ticari evraklar, kataloglar, fuar görüntüleri ve davalının birbirine benzer mahiyette olan markaları 2001 yılından itibaren tescillerine konu ettiği, davalının uzun yıllardır birbirine benzer markalara yatırım yaptığı ve davaya konu edilen markasını da tescil tarihinden önce kullanmaya başladığı, davacının bu kullanımdan ve markadan habersiz olduğunun başvuruya 2014 tarihinde yapmış olduğu itiraz nedeni ile düşünülemeyeceği, işbu davanın ise beş yıllık sürenin dolmasına iki gün kala ikame edildiği; bu hali ile davacının uzun süre sessiz kalarak davalının yatırım yapmasına, ticari işletmesini söz konusu marka çevresinde şekillendirmesine sebep olduğu ve hükümsüzlük talebinin hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirmesi gerektiği, davacı yan kötüniyetli tescil iddiasında bulunmuşsa da başlı başına davacı markalarının tanınmış olmasının kötüniyet için yeterli kabul edilemeyeceği, kötüniyetli tescili tevsike yarar başkaca bir delil bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükümsüzlüğü talep edilen davalıya ait 2013 07.... tescil numaralı markanın 26.01.2015 tarihinde tescil edildiği, davanın bu 5 yıllık süre dolmadan öncesinde 24.01.2020 tarihinde açıldığı, davacının kötüniyetli olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı, davacının elektrikli temizlik gereçleri ve elektrikli mutfak aletleri konusunda 21. sınıfta tescilinin bulunduğu, ... markasının tanınmış marka olduğu, davalının ... ibareli 21. sınıfta elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri ve elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri sınıfında tescilli marka ile iltibas yaratma, davacı markası serisi olarak algılanma ve tüketici nezdinde sunulan mal ve hizmetinden işletmesinden geldiği yönünde işletmesel bağlantı ihtimali bulunduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, davanın kabulüne karar verilmiş, karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalı adına tescilli 2013/07....tescil numaralı "...." markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
1.6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 25/6 hükmüne göre; marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. Kanun maddesinin lafzından da anlaşıldığı gibi hükümsüzlüğü istenen markanın, tescili itibari ile değil kullanılmaya başlanıldığı tarih itibariyle, hükümsüzlük nedenini bilen menfaat sahibinin 5 yıl boyunca sessiz kalması yaptırıma bağlanmıştır. Bir başka deyişle hükümsüzlük isteyen kişi, markanın tescilden önce de kullanıldığını biliyor ve markadan haberdarsa saptanabilen bu tarih itibariyle kanuni süresinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yazılı Kanun maddesi ve yapılan değerlendirmeler ışığında somut olaya bakılacak olursa; davalının dava konusu marka başvurusunun 26.01.2013 tarihinde yapıldığı, davacının ise bu başvuruya tescil aşamasında iken 14.10.2013 tarihinde itiraz ettiği, davalının anılan markasını 2014 yılında kullanıldığının da dosya kapsamında tespit edilebildiği anlaşılmakla 24.01.2020 dava tarihi itibari ile davacı taraf bakımından sessiz kalma ile hak kaybının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Buna hilafen Bölge Adliye Mahkemesince kanunen aranan 5 yıllık hak kaybı süresinin marka tescil tarihi itibari ile başlayacağından hareketle markalar arasında iltibasa ilişkin değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış kararın yazılı gerekçe ile davalı taraf lehine bozulması gerekmiştir.
2.Bozma sebebine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK'nın 373/2 hükmü uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 19.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.