Logo

11. Hukuk Dairesi2024/4070 E. 2025/2255 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kefalet sözleşmesinden kaynaklanan borç için başlatılan icra takibinin, kefalet tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçmesi nedeniyle iptal edilip edilmeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Kefalet sözleşmesinin 1999 yılında imzalandığı, takibin yenilenme tarihinin ise 2015 yılı olduğu, dolayısıyla 6098 sayılı TBK'nın 598. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; alacaklı bankanın, müvekkillerinin kefaletine dayalı olarak İstanbul 6. İcra Müdürlüğünün 2001/37468 E. sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, yıllarca işlem yapılmayan dosyanın işlemden kaldırıldığını, 2015 yılında alacaklı banka tarafından yenilendiğini, müvekkillerine yenileme emri gönderildiğini, borç zamanaşımına uğradığından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı TBK) 598. maddesine göre müvekkillerinin sorumluluğunun sona erdiğini, müvekkillerinin verdiği kefaletin üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçtiğini ileri sürerek müvekkilleri aleyhine yapılan takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dışı kredi borçlusu ... Dış Ticaret Ltd. Şti. ile müvekkili bankanın Şişli şubesi arasında 23.09.1999 tarihli, 1.058,00 euro bedelli kredi sözleşmesi imzalandığını, bu kredi sözleşmesince dava dışı borçlu şirkete kredi kullandırıldığını, davacıların kredi sözleşmesini müşterek borçlu, müteselsil kefil ve garanti veren sıfatıyla imzaladıklarını, davacıların kredi sözleşmesi gereğince müvekkili bankaya borçlu bulunduğunu, kredi borcunun gününde ödenmemesi üzerine asıl borçlu ve kefilleri hakkında genel haciz yolu ile esas takibe başlanıldığını, borçluların takibe karşı yasal süresi içinde herhangi bir itirazları bulunmadığından tüm borçlular yönünden takibin kesinleştiğini, dosyanın düşmesinden önceki son icrai işlemin 06.07.2006 tarihinden yapıldığını, ayrıca Uyap kaydında 26.11.2007 tarihinde ... A.Ş. ... Şubesi'nden 25,00 TL tahsilat sağlandığının görüldüğünü, dosyanın kaydının icra müdürlüğünce 18.07.2011 tarihinde kapatıldığını, 28.10.2015 tarihinde taraflarınca icra dosyasının yenilenmesi talep edildiğini, icra müdürlüğünce taleplerinin kabul edilerek takip dosyasının 2015/... E. numarası ile yenilendiğini, borçlulara yenileme emrine ilişkin tebliğ çıkarıldığını, takip dosyasının işlemsiz kaldığı sürenin, son icrai işlem tarihi 06.07.2006 tarihi ile yenileme tarihi olan 28.10.2015 tarihleri esas alındığında 9 yıl, 3 ay, 22 gün olduğunu, davacıların icra müdürlüğü nezdinde imzaladıkları icra taahhütleri ile dava konusu borcu açıkça kabul ve ikrar ettiklerini, davacıların bu kabulünün kesin hükmün neticelerini taşıdığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının 6098 sayılı TBK'nın 598. maddesine dayandığı, münhasıran ileri sürdüğü hususların 10 yıllık hak düşürücü süreye ilişkin olduğu, TBK'nın 598. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu iddia edilmiş ise de borcun kefalet tarihinden itibaren 10 yıl içinde doğmasının yeterli geleceği, 1999 yılında imzalanan genel kredi sözleşmesi gereğince 2001 yılında icra takibi yapıldığı, borcun kefaletin geçerli olduğu tarih içinde doğduğu, 6098 sayılı TBK'nın 598. maddesinin kefaletten zaten doğmuş olan borca bir etkisinin bulunmadığı, dava dilekçesindeki anlatımın aynı maddeye dayanmasına göre kefalet kapsamında doğan borcun genel zamanaşımı uğradığı iddiasını da taşıdığı iddia edilemez ise de; somut olayda takibin kesinleştiği, kesinleşen takipte 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun (İİK) 71. maddedeki "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33a. maddesi hükmü kıyasen uygulanır." yollamasıyla uygulanması gereken İİK'nın 33/a maddesindeki "İcranın devamına karar verilmesi halinde 33 üncü maddenin son fıkrası burada da uygulanır." yollamayla İİK'nın 33. maddenin son fıkrasındaki "Borçlu olmadığı parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun 72 nci madde mucibince istirdat davası açarak paranın geriye verilmesini istemek hakkı saklıdır." düzenlemesi gereğince ancak borcun ödenmesi sonrasında istirdat davası açabileceği, kesinleşen takibin zamanaşımına uğradığı iddiasının ancak icra mahkemelerine şikayet üzerine ileri sürebileceği, icra mahkemesinin de borçlunun lehine olarak zamanaşımına uğramadığı iddiasını ancak İİK'nın 68. maddesi kapsamındaki delillerle ispatını isteyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu kredinin 1999 yılında kullandırıldığı, 01.05.2001 tarihli ihtarı ile hesabın kat edildiği, kefalet sözleşmesinde herhangi bir süre sınırlaması bulunduğunun iddia ve ileri sürülmediği, kefaletin süresiz verildiği, kefaletteki on yıllık hak düşürücü süre ilk kez 6098 sayılı TBK'nın 598. maddesiyle getirildiği, davaya konu kredi sözleşme ve kefaletnamenin 1999 tarihli olduğu, dosya içindeki bilgi ve belgelere göre, 06.12.2001 tarihinde İstanbul 6. İcra Müdürlüğünün 2001/37468 E. sayılı dosyasından davalılar hakkında genel haciz yolu ile esas takibe başlanıldığı, icra takip dosyasının 18.07.2011 tarihinde kaydının kapatıldığı, 28.10.2015 tarihinde icra dosyasının yenilenmesinin talep edildiği, icra müdürlüğünce talebin kabul edilerek takip dosyasının 2015/... E. numarası ile yenilendiği, borçlulara yenileme emrinin tebliğe çıkarıldığı, kredi kefalet tarihinin 1999 yılı olduğu dikkate alındığında, takibin yenilenme tarihinin 28.10.2015 tarihi olduğu gözetildiğinde hak düşürücü sürenin geçtiği, hak düşürücü sürenin kesilmesi ve durması söz konusu olmayacağından davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, davanın kabulüyle davacıların İstanbul 6. İcra Müdürlüğünün 2001/37468 (2015/... yeni E.) E. sayılı dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, İİK'nın 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 355. vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369/1 hükmü ve 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 08.04.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.