"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
KARAR :Davanın reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ :Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI :2021/62 E., 2021/403 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin tanınmış “...” ibareli çok sayıda markanın sahibi olduğunu, davalı şirketin 2019/81360 başvuru numaralı ve "... + şekil" ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa davalının tescil ettirmek istediği “...” ibareli markanın müvekkilinin tescilli/tanınmış/seri nitelikteki “...” ibareli markalarıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve benzer emtialarda kullanılacağını, bu yüzden markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, markalar arasındaki tek harf farkının ibareleri birbirlerine çok yaklaştırdığını, karşılaştırılan markaların fonetik açıdan da birbirlerine çok yakın derecede benzer olduğunu, başvurunun müvekkili markalarının tanınmışlığından ekstra bir avantaj sağlayacağını, ayrıca davacının tanınmış markalarının itibarını düşürebileceğini ileri sürerek YİDK’nın 2020-M-10024 sayılı kararının iptaline ve davalı şirketin 2019/81360 sayılı markasının tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin televizyon ve dijital platformlar için dizilerin ve sinema filmlerinin prodüksiyonu alanında faaliyet gösterdiğini ve prodüksiyonunu yaptığı çok sayıdaki film ve dizi için tescilli onlarca markanın sahibi olduğunu, dava konusu edilen markanın da müvekkilinin prodüksiyonunu üstlendiği ve ilk yayını ... TV logolu ulusal kanalda yapılmış “...” isimli TV dizisinde bir holdingin ismi olarak kullanıldığını, markanın gerçek bir ticarete konu edilmediğini, tescilin bu markayı üçüncü kişilerin kullanmasına karşı korumayı amaçladığını, bu yüzden dava konusu edilen marka başvurusunun tüketicinin algısına sunuluş biçimi ve ilgili sektörü itibariyle davacının itirazlarına/davasına mesnet markalarından tamamen farklı olduğunu, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının “... ...:1” ibareli markasının tanınmışlık başvurusunun davalı kurum tarafından reddedildiğini, davacının davasına/itirazlarına mesnet aldığı markalarını dava konusu marka başvurusunun kapsamına giren 36, 37, 38 ve 41. sınıflardaki hizmetlerde kullandığını ispatlayamadığını, bu yüzden bu sınıflarda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6/1 maddesi hükmüne dayalı bir koruma talep edemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının "...+şekil" ibareli marka başvurusu ile davacıya ait "..." ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, ortalama tüketici kesiminin markalarda yanılgı yaşayabileceği gibi başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı hizmetler algısı da oluşabileceği, bu açıdan SMK'nın 6/1 maddesindeki iltibasın bulunduğu, hükümsüzlük açısından ise davacı tarafça davalı kuruma sunulan evrak ve dökümanlarda (fatura, tanıtım katalokları ve sair) "..." markasının başta gıda ve hayvancılık malları/hizmetleri üretimi-tüketimi-ticarete konu edilmesi kapsamında 36, 37, 38 ve 41. sınıf hizmetlerde ilişkili ve bağlantılı şekilde kullanıldığı kanaatine varıldığı, "...+şekil" ibareli başvuru üzerinde SMK'nın 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği, SMK'nın 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşullarının ve başvurunun kötüniyetle yapıldığı iddialarının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 2020-M-10024 sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu 2019/81360 sayılı marka tescilli olduğundan hükümsüzlüğüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekillerince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu başvurunun "..." ibaresinden oluştuğu, bu ibarenin Türkçe'de anlamı bulunmamakla birlikte Japonca'da "Türkiye" anlamına geldiği, başvurunun üzerinde büyük ve dikkat çekici bir şekil unsurunun da yer aldığı, davacının itiraza mesnet markalarının ise "..." esas unsurlu olduğu, taraf markalarında tek harf farklı ise de başvuru "..." şeklinde, itiraza mesnet markanın ise "..." olarak telaffuz edildiği, taraf markalarını oluşturan ibareler arasında kısmi bir görsel benzerlik bulunmakla birlikte, içerdiği baskın şekil unsuru itibariyle başvurunun bütünsel görünümü bakımından ve işitsel ve anlamsal olarak davacının markalarından yeterince farklılaştığı, başvuru kapsamındaki hizmetlerin alıcılarının dikkat seviyesi de gözetildiğinde başvuruyu gören tüketicilerin bunun davacının itiraza mesnet markasından farklı bir marka olduğunu derhal ve ilk bakışta algılayabileceği ve markalar arasında SMK'nın 6/1 maddesi anlamında iltibas bulunmadığı kanaatine varıldığı, dosya kapsamındaki bilirkişi raporunda da aynı sonuca ulaşıldığı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, YİDK kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 355. ve devamı maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369/1 hükmü ve 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 10.04.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.