"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; "..." ibaresinin müvekkili şirketlerin ticaret unvanı ve markası olduğunu, aynı zamanda tanınmış marka statüsü ile özel olarak korunduğunu, davalı tarafça bu ibare ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan "..." ibaresinin kötüniyetli ve haksız kazanç sağlama amacı ile kullanıldığını, davalının "..." markasını müvekkilleri ile aynı hizmetler için kullanımının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, davalı tarafın kullanım şeklinin, müvekkillerinin kullanım şekilleri ile son derece benzer olduğunu, davalı şirketin kötüniyetli girişimlerinin yalnızca ticaret unvanı tescili ile kalmadığını, markasal kullanım ile 2018 yılında alan adı tescili sağlayarak da devam ettiğini, "...://.../" alan adının müvekkili şirketin unvanı ve markası ile iltibas oluşturarak müvekkili şirket ile bağlantısı varmış gibi algılandığını ileri sürerek davalı şirket tarafından gerçekleştirilen kullanımın, müvekkilinin “...” ibareli markasından doğan haklara tecavüz teşkil ettiğinin ve haksız rekabet yarattığının tespiti, tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulması ve men’i ile davalının “...” ibaresini markasal kullanımının her türlü mecrada durdurulmasına, davalıya ait "...://.../" alan adına erişimin engellenmesine ve alan adının iptaline, davalının "..." ibaresini esas unsur olarak içeren ticaret unvanının sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin 2005 yılında tescil ve ilan ettirmiş olduğu ticaret unvanının çekirdek kısmında bulunan "..." ibaresinin tamamıyla özgün olduğunu, önceden oluşan bir unvanın aradan 10 yıl geçtikten sonra ortaya çıkan bir markayı isim hakkı yönünden ihlal edemeyeceğini, müvekkilini markasal kullanımının olmadığını, davacının marka tecavüzüne ilişkin haksız ve mesnetsiz iddialarının reddi gerektiğini, müvekkili markasının gerek kelime unsuru gerekse de logo, harf ve yazım karakterleri bakımından tamamen farklı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konu taraf markalarındaki tek harf değişikliğinin görsel, işitsel, yazılış ve anlamsal bakımından “...” ibaresinin üzerinde kullanılacağı emtianın ortalama tüketicileri nezdinde iltibası önleyeceği, taraf markalarının tertip tarzlarının da farklı olduğu, dolayısıyla taraf markaları arasında belirli düzeyde bir benzerlik bulunmadığı, her ne kadar dava konusu ibarenin kullanıldığı inşaat hizmetleri davacı markalarının kapsamlarında aynen yer alsa da işaretler bakımından işitsel, görsel ve anlamsal benzerlik bulunmaması nedeniyle dava konusu ibare ile davacıya ait markalar arasında karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığı, davalının kötüniyetle hareket ettiği iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacılar vekilince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, dava konusu taraf markalarının iltibasa neden olacak şekilde benzer olduğu ve davalı kullanımının davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiği iddialarına dayanan markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, meni, alan adının engellenmesi ve ticaret unvanı terkini istemlerine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı harcın istekleri halinde ilgililere iadesine, 21.04.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.