"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde 2020/01452 sayılı "..." ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin 2020/00854, 2015/73933 sayılı ve "zarrin ...", "zarrin ... şekil (arapça ve latince yazılışı)" ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın 2021-M-209 sayılı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararı ile nihai olarak kabul edilerek başvurunun reddedildiğini, oysa müvekkili markasının davalı markası ile benzer olmadığını, davalının Türkiye’de marka kullanımının bulunmadığını, davalının eskiye dayalı markasal kullanımı gösterir içerikte kanıt sunmadığını, davalının haksız rekabete dayalı haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, yurt dışı tescillerinin ülkesellik ilkesi doğrultusunda tek başına Türkiye'deki hak sahipliği iddiasını ispatlar niteliğinin bulunmadığını, müvekkilinin davaya konu markayı, marka tescil talebinde bulunulmadan önce kullandığını, söz konusu marka ile anıldığını, başvurunun kötüniyetle yapılmadığını, "... ..." markasını, Türkiye'de ilk kullanan ve markaya ayırt edicilik ve bilinirlik kazandıranın müvekkili olduğunu, müvekkilinin 08.04.2011 tarihinden itibaren işyeri unvanının "..." olduğunu, ... alan adını kullandığını, itiraza gerekçe gösterilen 2015/73933 sayılı ve 2020/00854 sayılı markalarda 35. sınıfın söz konusu olmadığını, tarafların faaliyet alanlarının birbirine benzemediğini, davalının Türkiye’de herhangi bir hak sahipliğinin bulunmadığını ileri sürerek YİDK'in 2021-M-209 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin “...” markasını 20 yıl tescilsiz, 17 yıldır da tescilli olarak kullanmaya devam ettiğini, “...” ibaresini ilk ihdas eden kişinin müvekkili olduğunu, özellikle Ortadoğu ve Güneybatı Asya ülkelerinde markanın tanınmışlığını müvekkilinin sağladığını, müvekkilinin “...” markasıyla arz ettiği ürünlerini ülkemize de ihraç ettiğini ve yine ülkemiz üzerinden başka ülkelere de ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini, müvekkili firmanın “...” ibareli markasının yurtdışında tescilli olduğunu, davacının, müvekkili ile aynı sektörde ticari faaliyette bulunduğunu, müvekkili markaları ile iltibas teşkil eden internet sitesinde "http://..." http://... uzantılı alan adları üzerinden, müvekkiline ait ürünleri kendi ürünleri gibi ticari faaliyetlerine konu ettiğini, logosunu da taklit ettiğini, gerek davacıya karşı gerekse de davacının oğlu ...’a karşı müvekkilinin 2011 yılından bu yana sürekli olarak marka davaları ikame ettiğini, gerek ...’ın gerekse de davacı ...’ın “...” markası bakımından sürekli olarak marka başvuruları gerçekleştirmelerinin kötüniyetli olarak hareket ettiklerini gösterdiğini, davacı ...’ın müvekkili Sayed Majıd Behagh ile ticari ilişkisi olduğunu, davacının müvekkili markasından haberdar olduğunu, kötüniyetinin mahkeme kararı ile kesin olarak tespit edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; taraf markalarını oluşturan şekil, renk ve ibarelerin ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, davalı ... vekilinin itiraz ekinde sunmuş olduğu Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.06.2018 tarih ve 2017/94 E., 2018/341 K. sayılı kararında davacı adına kayıtlı 2011/41054 sayılı "..." markasının tescilli olduğu 35. sınıf yönünden kötüniyet gerekçesiyle hükümsüzlüğüne karar verildiğini, davacı tarafın artık diğer davalının markalarından habersiz olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin hükümsüzlüğüne karar vermiş olduğu 2011/41054 sayılı markanın ve diğer davalı adına kayıtlı 2015/73933, 2020/00854 markaların ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan ibarenin tescili talebinin, hükümsüzlük kararını işlevsiz kılmaya yönelik olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller ve aldırılan bilirkişi raporuna göre davacının markası kapsamında 35. sınıf 05 alt grubundaki satış hizmetlerinin 29, 30 ve 32. sınıf malların satışına özgülenmiş olmasından kaynaklı olarak aralarında yüksek düzeyli benzerlik olduğu, "..." ibaresinin her iki taraf markasında esas unsur olduğu, taraf markaları bir bütün olarak ele alındıklarında, davacının dava konusu “...” markasının, davalı markaları ile görsel ve işitsel olarak aynı olduğu, ilişkili olarak görülen emtialarda taraf markaları arasında ilgili tüketici nezdinde iltibasa neden olacak düzeyde benzerlik bulunduğu, davacı tarafça eskiye dayalı kullanım ve dolayısıyla gerçek hak sahipliği iddiasında bulunulmuş ise de, bu iddianın başkalarının başvurularına itiraz, tescil halinde hükümsüzlük davası açma hakkı verdiği, ancak kendi başvurusunun tescilini sağlamayacağı, Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.06.2018 tarih ve 2017/94 E., 2018/341 K. sayılı kararında davacı adına kayıtlı 2011/41054 sayılı "..." markasının tescilli olduğu 35. sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiği, eldeki davada davacının Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin hükümsüzlüğüne karar vermiş olduğu 2011/41054 sayılı markanın ve davalı adına kayıtlı 2015/73933, 2020/00854 markaların ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan ibarenin tescili talebinde bulunduğu, bu nedenle başvurunun kötüniyetli olarak yapıldığı, başvuru konusu tüm hizmetler yönünden redde ilişkin YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "...+şekil" ibareli başvuru ile davalının redde mesnet "..." esas unsurlu markaları arasında 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, karşılaştırılan markalarda asıl unsur olan "..." ibarelerinin ortak olarak bulunduğu, kavramsal, görsel ve işitsel olarak başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere başvuru kapsamında 35/05. sınıfta yer alan
hizmetlerin tamamının, davalıya ait önceki tarihli markalar kapsamındaki mallar ile benzer/ilişkili oldukları, davacı ile ticari ilişkisi olan ve yine davacıyla aynı sektörde faaliyette bulunan davalı gerçek kişinin, yurt dışında davacı adına tescilli markadan haberdar olmamasının mümkün olmadığı, Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.06.2018 tarih, 2017/94 E., 2018/341 K. sayılı kararında "davalının hiçbir mantıki veya ticari gerekçesi olmaksızın davacının markasının fotoğrafını çekerek, bu markayı kendi adına tescil ettirmekte kötüniyetli olduğu" gerekçesiyle davacı adına kayıtlı 2011/41054 sayılı "..." markasının tescilli olduğu 35. sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiği, anılan karara karşı davalı...'ın istinaf başvurusunun Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi'nin 02.02.2021 tarih, 2018/2815 E., 2022/6790 K. sayılı kararı ile esastan reddine karar verildiği ve bu kararın da Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10.10.2022 tarih, 2021/2382 E., 2022/6769 K. sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, eldeki davada davacının Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin hükümsüzlüğüne karar verdiği 2011/41054 sayılı markanın ve davalı adına kayıtlı 2015/73933, 2020/00854 markaların ayırt edilemeyecek kadar benzeri olan ibarenin tescili talebinde bulunduğundan başvurunun kötüniyetli olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, marka başvurusunun reddine yönelik YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 24.04.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.