Logo

11. Hukuk Dairesi2024/4513 E. 2024/8294 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: TMSF tarafından el konulan şirkette tespit edilen kasa açığından dolayı, eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile ortaklarının sorumluluğuna ilişkin tazminat isteminin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: TMSF'nin şirkete el koyması anında kasa sayım tutanağı düzenlenmediği, kasa açığının miktarı ve sebebinin belirsiz olduğu, kasa açığı ile davalıların fiilleri arasında illiyet bağı kurulamadığı ve tek başına denetim raporlarının illiyet bağını ispat için yeterli olmadığı değerlendirilerek, yerel mahkemenin davalılar lehine kısmi kabul kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2011/63 Esas, 2015/179 Karar

HÜKÜM : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davalılar ..., ..., ... ve ... aleyhine açılan davanın 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 409 (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun)150.) maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına, davalı ...'ın dava açılmadan önce öldüğü anlaşılmakla bu davalı aleyhine açılan davanın reddine, davalılar ..., ..., A...., ..., ..., ..., ... ve ... aleyhine açılan davanın ıslah edilmiş haliyle kabulüne, 250.000,00 TL'nin adı geçen davalılardan (davalılar ... ve ... yönünden 35.000,00 TL, davalı ... yönünden ise 32.500,00 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) 21.03.2003 tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlarda yıllık ticari avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, isimleri belirtilen davalılar dışındaki diğer tüm davalılar aleyhine açılan davanın ise reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili, davalı ..., davalı ... tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; TMSF’nin 13.02.2004 tarih ve 13 sayı, 09.02.2004 tarih ve 51 sayılı kararları ile ... Gurubu’na ait şirketlerin ortaklarının temettü hariç ortaklık haklarında yönetim ve denetime TMSF tarafından el konulduğunu, davacı ... araştırma Hizmetleri A.Ş.'nin Fon tarafından yönetim ve denetime el konulan 74 adet medya grubu şirketinden bir tanesi olduğunu, Fon Kurulu tarafından göreve getirilen yeni Medya Grubu Yönetimince söz konusu grup şirketlerinin muhasebe kayıtlarının incelemeye alındığını, bu inceleme neticesinde; kasada olması gereken nakit ve çek tutarları ile mevcutlar arasında farklar bulunduğunun tespit edildiğini, Denetim Kurulu Raporu uyarınca şirket kasasında mevcut açığın, fiili olarak şirket kasasına ödenmemekle birlikte fiktif olarak ödenmiş gibi gösterilen Apel ödemelerinden kaynaklandığının tespit edildiğini, bu tespit yapılırken aynı zamanda şirketin ortağı olarak resmi kayıtlarda gözükmemelerine rağmen şirket yönetiminin belirli bir grup tarafından yürütüldüğünü, resmi kayıtlarda yer alan şirket ortaklarının ise (figüran ortaklar) göstermelik ve muvazaalı bir şekilde ortak sıfatını taşıdıklarının anlaşıldığını, 21.03.2003 tarihden beri ödenmeyen toplam 250.000,00 YTL apel ödemesinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 YTL’nin şirketin hakim ortalarının şirketin fiktif aktif apel tahsilatının tamamından sorumlu olduklarının tespiti ile sorumluluğun doğduğu tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte, şirket ortakları, yönetim ve denelim kurulu üyeleri ve şirket çalışanlarından birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline; yönetim kurulunda yer almayan ortakların ödemekle yükümlü olduğu apel borçlarının 21.03.2003 tarihinden itibaren işleyecek kademeli ticari faizi ile birlikte tahsiline; şirket ortaklarının muvazaalı iş ve işlemlerine iştirak eden yönetim ve denetim kurulu üyelerinin hakim ortaklar ve şirket çalışanları ile birlikte müşterek ve müteselsil olarak şirket zararından sorumlu olduklarının tespiti ile sorumlu oldukları apel borçlarının 21.03.2003 tarihinden itibaren işleyecek kademeli ticari faizi ile birlikle tahsiline, dava konusu fiktif apel tahsilatlarının yapıldığı dönemlerde usulsüz fiilleri organize ve iştirak eden, onaylayan, yürüten ve talimat veren, şirket muhasebe, finans ve diğer ilgili departmanlarda görev yapan şirket ortakları ile birlikle hareket ederek söz konusu işlemleri gerçekleştiren şirket çalışanlarının sorumlu oldukları miktarlara ilgili yıllardan itibaren işleyecek kademeli ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... cevap dilekçesinde; denelim kurulunun tüm şirket ortaklarına yönelik açtığı bu davada, davacı tüzel kişiliğini aktif husumet ile temsil yeteneğinin bulunmadığını, davacı iddialarının hukuki dayanaktan, somut delil ve tespitten yoksun bulunduğunu, dilekçede uygulanması istenilen 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6762 sayılı Kanun) 306. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığını, herhangi bir unvan veya sıfatla şirket adına hiçbir zaman muamele yapmasının söz konusu olmadığını, bu şirketle şahsı arasında ne hizmet/iş sözleşmesi, ne vekâletname, ne de herhangi bir yetkilendirme bulunmadığını, şirketin çalışanı dahi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Davalı ... cevap dilekçesinde, davacı şirketle hiçbir zaman yetki ve sorumluluk sahibi olmadığını, şirketin hissedarı, yöneticisi veya personeli olmadığını, murakıpların, davacı tüzel kişiliği aktif husumet ile temsil yeteneğinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

3.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu şirketin ismini bile bilmediğini, bu dava nedeniyle öğrendiğini, müvekkili ile ... Televizyon Hizmetleri A.Ş. arasında yapılan "Süresi Belirli Hizmet Sözleşmesi' ile müvekkilinin sadece sanatsal ve görsel yayını ile ilgili olduğunu, idari ve mali yetkisinin bulunmadığını, görevi konusunda RTÜK'e karşı sorumlu olduğunu, adı geçen sözleşmenin 05.11.2001 tarihinde imzalandığını, 29.12.2003 tarihinde feshedildiğini, bu dönemde hiçbir idari ve mali işlem yapmadığını ve ortaklık ilişkisinin olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

4.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; 6762 sayılı Kanun'un 309/son hükmüne göre dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, denetçilerin şirket adına dava açabilmeleri için genel kurulda karar alınması gerektiğinı, davacının tüzel kişiliği aktif husumet ile temsil yetkisinin bulunmadığını, davanın haksız ve hukuki yarardan yoksun bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu şirketin çalışanı, ortağı veya gizli ortağı ve yönetim kurulu üyesi olmadığını, yönetim kurulunu temsil veya imza yetkisinin bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

5.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacı şirketin hissedarı ya da yöneticisi olmadığını, yönetim Kurulu Üyesi ve/veya Denetçi sıfatı olmayan müvekkili hakkında şirket denetçileri tarafından davanın ikame edilmesinin kanunen mümkün bulunmadığını, davacı şirketin fiktif olduğunu iddia ettiği evrakların sahteliğini ispat edememesi bir yana, müvekkili davacı şirketin iddia ettiği kasa açığının oluşmasına iştirak etmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

6.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davacının hangi davalıdan hangi dönem için ve ne kadar tazminat talebinde bulunduğunu açık ve net olarak belirtmesi gerektiğini, müvekkilinin adı geçen şirketin hissedarı, denetçisi, yöneticisi veya çalışanı olmadığını, apel ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

7.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının iç denetim mekanizması tarafından hazırlanan raporun huzurdaki davada hiçbir delil niteliği bulunmadığını, müvekkilinin şirket ortağı olmadığı için ödemekle yükümlü olduğu apel miktarının da bulunmadığını, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olarak yetkilerini kullanırken kanun ve ana sözleşmeye uygun davrandığını, görev yaptığı sure dahilinde iddia edildiği gibi kasa açığının da oluşmadığını, oluştuğu varsayılsa dahi, bu sorumluluğun yönetim kuruluna ait olmadığını, ilgili kasa memuru ya da muhasebe birimine ait olduğunu, 6762 sayılı Kanun'un 309 maddesi gereğince, şirketin ızrar edilmesi halinde bundan, dolayısıyla zarar gören pay sahipleri ve şirket alacaklılarının dava haklarının bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

8.Davalı ... cevap dilekçesinde; davacı şirketin çalışanı olmadığını, ... Grubu'nda 23.10.1995-31.10.2003 tarihleri arasında ... A.Ş.'de 01.11.2003-04.06.2004 tarihleri arasında ... Telekomünikasyon A.Ş.'de ve kısa bir süre 05.06.2004-23.11.2004 tarihleri arasında ... TV A.Ş.'de 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2. maddesinde tanımlanan iş sözleşmesi ile işçi çalıştığını, hiçbir zaman davacı şirketin hissedarı, yöneticisi veya personeli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

9.Davalılar ..., Hüseyin ..., ..., Orhan Cem Şaşmaz, ..., ..., ..., ... ve ... vekilleri cevap dilekçelerinde; davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna göre ... Araştırma Hizmetleri A.Ş. ticari defter kayıtlarına göre, dava konusu iddiada dayanak olarak gösterilen rapor tarihi itibarıyla, şirketin toplam sermayesinin 1.000.000,00 TL, ödenmiş bölümünün 250.000,00 TL, ödenmemiş bölümünün ise 750.000,00 TL olduğu, ancak ödenmemiş olan tutarın dava konusu içerisinde yer almadığı, dayanak gösterilen “Denetim Raporu” ekinde yer alan “... Medya Grubu Şirketler Denetim Kurulu” “Kasa Açıkları İncelemeleri” başlıklı 23.12.2004 tarih ve 2004/DN-01 sayılı raporda da 250.000,00 TL olarak yer aldığı, kasa açığı olarak 2004 yılında “Sayım ve Tesellüm Noksanları” hesabına kaydedilen tutarlar ile “davalılar tarafından gerçekte ödenmediği halde, ödenmiş gibi gösterildiği” ileri sürülen apel ödemelerinin miktarı ve kasa hesabının 6 ayı aşkın bir süreyle kasa açığı miktarı düzeyinde seyreden bakiyesi arasında, sayısal yönden anlamlı bir ilişki bulunduğu, öte yandan 13.02.2004 tarihi itibarıyla kasada, kayıtlarda göründüğünden daha az miktarda nakit ya da çek bulunduğu, ya da hiçbir kasa mevcudunun olmadığı yolunda, ilgililerce imzalanmış “sayım tutanağına” rastlanmadığı, bununla birlikte ödenmediği iddia olunan apel ödemeleri miktarıyla kasa açığı arasındaki paralelliğin, zararın ispatı hususundaki ispat külfetini tersine çevirdiğini, kasa açığının varlığının ve sermaye alacağının tahsil edilmiş görülmesi sebebiyle şirket açısından zararın oluştuğu ve yönetim kurulu üyelerinin 6762 sayılı Kanun'un 336/b-1’deki özel hüküm sebebiyle sorumlu olabilecekleri, bu itibarla davalı ortakların ve/veya yönetim kurulu üyelerinin, kasa açığının apel ödemelerinden kaynaklanmadığını ispat külfeti altında oldukları, taahhüt ettiği pay bedelini/apel ödemesini ifa etmeyen bir kısım davalı pay sahibinin de (ilgili apel miktarını ödediğini ispat edememesi kaydıyla) taahhüt ettiği miktardan sorumlu olduğu, ancak sermaye borçlusu pay sahiplerinin borç kaynağının 6762 sayılı Kanun'un 336 vd. hükümleri olmadığı ve onların borç kaynaklarının sermaye taahhüdünün varlığı olduğu, davacı şirkette yönetim kurulu üyesi ve/veya pay sahibi ya da şirkette işbu dava konusu apel ödemelerini tahsil konusunda yetkilendirilmiş/görevlendirilmiş olmayan davalılar bakımından davanın dinlenemeyeceği, davalı ortakların ve/veya yönetim kurulu üyelerinin, kasa açığının apel ödemelerinden kaynaklanmadığını ispatla mükellef oldukları, şirket ortakları ..., A...., ..., ..., ..., ..., ... ile yönetim ve denetim kurulu üyeleri, ..., ..., A...., ..., ...'in sorumlu bulundukları, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun 250.000,00 TL, şirket ortaklarının sorumluluğunun da bilirkişi raporunda işlenen tabloda belirtilen şekliyle olduğu, şirket ortaklarının ödenmediği halde apel ödemelerini ödenmiş gibi gösterdikleri, kasa açığının varlığının ve sermaye alacağının tahsil edilmiş gibi görünmesi sebebiyle şirket açısından zararın oluştuğu, zarara sebebiyet veren yönetim ve denetim kurulu üyelerinin de 6762 sayılı Kanun'un 336/b-1 maddesi gereğince zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu bulundukları, şirket ortakları yönetim ve denetim kurulu üyesi davalıların kasa açığının apel ödemelerinden kaynaklanmadığını ispat edemediklerinden davalılar ..., ..., A...., ..., ..., ..., ... ve ...'in aleyhine açılan davanın tam ve kısmen kabulü gerektiği, davalı ...'ın dava açılmadan önce vefat ettiğinden bu davalı aleyhine açılan davanın reddi gerektiği, davalılar ..., ..., ... ve ... yönünden ise en son davacı vekilinin 03.04.2013 tarihli dilekçesi ile adı geçenler yönünden davayı takip etmediklerini beyan ettiği tarihten itibaren yasal 3 aylık süresinin dolduğu ve bu davalılar yönünden davanın yenilenmediğinden 1086 sayılı Kanun'un 409 (6100 sayılı Kanun'un m.150) maddesi uyarınca bu davalılar yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği, davacı şirkette yönetim kurulu üyesi ve/veya paysahibi ya da şirkette dava konusu apel ödemelerini tahsil konusunda yetkilendirilmiş/görevlendirilmiş olmayan diğer tüm davalıların sorumluluğunun bulunmadığı ve adı geçen davalılara husumet yöneltilemeyeceği anlaşılmakla bu davalar aleyhlerine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle davalılar ..., ..., ... ve ... aleyhine açılan davanın 1086 sayılı Kanun'un 409 (6100 sayılı Kanun'un m.150) maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına, davalı ...'ın dava açılmadan önce öldüğü anlaşılmakla bu davalı aleyhine açılan davanın reddine, davalılar ..., ..., A...., ..., ..., ..., ... ve ... aleyhine açılan davanın ıslah edilmiş haliyle kabulüne, 250.000,00 TL'nin adı geçen davalılardan (davalılar ... ve ... yönünden 35.000,00 TL, davalı ... yönünden ise 32.500,00 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) 21.03.2003 tarihinden itibaren işleyecek değişik oranlarda yıllık ticari avans faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, isimleri belirtilen davalılar dışındaki diğer tüm davalılar aleyhine açılan davanın ise reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili, davalılar ... ile ... vekili, davalı ..., davalı ... vekili ile davalı ... vekili, davalı ... ile davalı ... tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiş, ancak; davalılar ..., ... ile ...'nun adli yardım taleplerinin Dairemizce ret edilmesi üzerine redde ilişkin yapılan itirazlarının da ret edilmesi sonrasında temyiz harç ve masraflarının tamamlanması için çıkarılan muhtıraya rağmen yasal süresi içerisinde temyiz harç ve masrafları tamamlanmadığından Yerel Mahkemenin 30.05.2024 tarihli ek kararı ile davalılar ..., ... ile ... yönünden kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri ve ortak olan davalıların sorumluluğuna ilişkin tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.1086 sayılı Kanun'un 409. maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 150 nci maddesi, 6762 sayılı Kanun'un 306, 309 ve 336/b-1 maddeleri.

2.Dairemizin 21.01.2020 tarih, 2018/2372 E., 2020/617 K., 12.02.2020 tarih, 2019/4675 E.,2020/1317 K., 10.10.2023 tarih, 2023/2796 E.,2023/5719 K.,13.07.2023 tarih, 2023/242 E.,2023/4466 K. sayılı emsal ilamları.

3. Değerlendirme

1.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

2.Dava, TMSF tarafından el konulan şirkette tespit edilen kasa açığından yönetim kurulu üyeleri, denetçiler, üst düzey yöneticiler ve diğer ilgili kişilerin sorumluluğu nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup, Mahkemece eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile ortak ve yöneticiler bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, Dairemizin emsal kararlarında belirtildiği üzere, TMSF tarafından şirkete el konulduğu anda derhal bir kasa sayım tutanağı düzenlenmediği, mevcut kasa açığının sebebinin dayandırıldığı sermaye ödeme borçlarının yerine getirilmediği ve kasa sayımında da bunlara rastlanmadığı yolundaki davacı iddiasının ve iddia olunan açığın ne zaman, ne şekilde ve hangi tutarda olduğuna dair verilerin sunulmadığı, bu durumun da Mahkemenin gerekçeli kararında ayrıca belirtilmesine rağmen, tek başına teftiş kurulu ve denetim kurulu raporları ile kasa açığının varlığına kanaat edilerek, zarar olarak dayanılan kasa açığı ve bunun sebebi olarak dayanılan sermaye borcunun yerine getirilmemesi iddialarına itibar edilip ve buna bağlı sorumluluğa gidilmesi suretiyle davanın bir kısım davalılar yönünden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. İddia olunan kasa açığının bizzat el koyma tarihinde mevcut olup olmadığı ve varsa miktarı belli olmadığından, ödenmeyen apel borcuna ilişkin zarar taleplerinin mevcut şirket kayıtlarına dayanılarak davalılar ile illiyet kurulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeye dayalı olarak yukarıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalılar ..., ..., ... ile ... yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

V.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bend uyarınca, davalılar ..., ..., ... ile ...'un temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, peşin alınan temyiz karar harcının istekleri hâlinde davalılar ..., ..., ... ve ...'a iadesine, 26.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.