"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/407 Esas, 2024/689 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/54 E., 2018/609 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili banka ile dava dışı ... Grup Oto İnş. Mak. İml. İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan 30.06.2015 tarihli ve 2.000.000,00 TL tutarlı genel kredi sözleşmesine dayalı olarak krediler kullandırıldığını, davalının bu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, hesap kat'ı ve ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2017/173 E. sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine başlatılan icra takibine itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile davalının itiraz ettiği miktarın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatının tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili hakkında aynı alacak kalemleri için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip sebebiyle genel haciz yoluyla takip yapılamayacağını, hesap kat ihtarının müvekkiline tebliğ edilmediğini, borcun yanlış hesaplandığını savunarak davanın reddini ve kötü niyet tazminatının tahsilini istemiştir.
III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında akdedilen 22.04.2013 ve 30.06.2014 tarihli genel kredi sözleşmelerinde davalının kefaleti yer almamakta ise de 1.000.000,00 TL limitli 14.05.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde davalının 2.000.000,00 TL limit ile müteselsil kefil sıfatıyla, 2.000.000,00 TL limitli 30.06.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde de 1.000.000,00 TL limit ile müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığı, kefaletlerin şekil koşullarına uygun olduğu, davacı vekilinin davada 30.06.2015 tarihli 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesine dayandıklarını, davalının sözleşmedeki sorumluluğunun 1.000.000,00 TL olduğunu açıkça beyan ettiği, dava dilekçesinde de dava dışı asıl borçlu şirkete 30.06.2015 tarihli 2.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesine istinaden ticari krediler kullandırıldığını ileri sürdüğü, icra dosyası içerisine de takip talebi ekine anılan genel kredi sözleşmesi suretinin eklendiği, icra dosyasına sunulan ihtiyati haciz kararında da 30.06.2015 tarihli genel kredi sözleşmesine dayanıldığı, 30.06.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde davalının kefalet limitinin 1.000.000,00 TL olduğu, davacının kefalette yer alan “31.08.2015 tarihinden önce kullandırılmış kredilerden kaynaklı borç” ibaresi nedeniyle davalı kefilin davacı tarafından anılan tarihten önce dava dışı asıl borçluya kullandırdığı kredilerden kaynaklı borç nedeniyle de kefalet limiti olan 1.000.000,00 TL'ye kadar sorumlu olduğunu ileri sürdüğü, davalının kefaletinin 30.06.2015 tarihli genel kredi sözleşmesi içerisinde yer aldığı, anılan sözleşmedeki kefaletin sadece bu sözleşmeden kaynaklanan borçların teminatı olacağı, bilirkişi ikinci ek raporuyla davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan 30.06.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan asıl alacak miktarının ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde tespit edildiği, davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediği, davalının anılan sözleşmede yer alan kefaletinin sadece 30.06.2015 tarihli sözleşmeden kaynaklanan kredi borcunun teminatını içerdiği, kefaletinin yer almadığı kredi sözleşmelerinden kaynaklanan borcun teminatı olmadığı, davacı vekilinin açıkça 30.06.2015 tarihli genel kredi sözleşmesine dayanması nedeniyle davalının kefaletinin olduğu 14.05.2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçtan da davalının bu aşamada sorumlu tutulamayacağı, alacağın likit olduğu, reddedilen kısım yönünden davacının icra takibi başlatmakta haksız ise de, kötü niyetine ilişkin herhangi bir iddia ileri sürülmediği, buna ilişkin bir delil ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın hükümde gösterildiği şekliyle toplam 480.375,82 TL alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren tabloda gösterilen asıl alacak tutarlarına bu miktarların yanında yer alan oranlarda yıllık temerrüt faizi ve %5 BSMV uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan alacak tutarı olan 480.375,82 TL'nin %20'si oranında hesap edilen 96.075,16 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
IV. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi.
3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
V. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 12.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.