Logo

11. Hukuk Dairesi2024/6586 E. 2025/1681 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF), bankacılık işlemlerinden kaynaklanan Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi'nden (BSMV) muaf olup olmadığına ilişkin alacak istemi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme hükmünün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesine aykırı olarak, BSMV alacaklarının ödeme başlangıç tarihini bilirkişi raporuna ve eki tablolara atıf yaparak belirsiz bir şekilde hüküm altına aldığı, bu nedenle belirsiz ve infazda tereddüt oluşturacak nitelikte olduğu gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2022/425 Esas, 2023/503 Karar

BİRLEŞEN ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2013/133 E. SAYILI DOSYA

HÜKÜM : Davanın kabulü

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçelerinde, müvekkilinin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun (5411 sayılı Kanun) 140. maddesi kapsamında işlemlerinde her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olmasına rağmen davalının müvekkilini BSMV'yi ödemekle sorumlu tutulmasının doğru bulunmadığını, bu nedenle müvekkilinin hesaplarından kesilen miktarların iadesinin gerektiğini ileri sürerek asıl ve birleşen davada belirtilen miktarların müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili asıl ve birleşen dava cevap dilekçelerinde; davacının müvekkili Banka'nın Ankara Şubesi nezdinde yaptığı işlemler nedeniyle kesinti yapıldığını, 5411 sayılı Kanun'un 140. maddesinden açıkça anlaşılacağı üzere muafiyetin TMSF'nin fon bankalarının ve tasfiyeleri fon eliyle yürütülen bankaların kendilerinin mükellef olduğu vergi, resim ve harçlarla ilgili bulunduğunu, söz konusu hükmün davacıya mal ve hizmet sağlayanlar tarafından yansıtılan dolaylı vergilere etkisi bulunmadığını, bir başka deyişle verginin yansıtılmasını yasaklamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu verginin dolaylı vergi niteliğinde olmayıp, verginin mükellefinin doğrudan davalı banka olduğu bu nedenle vergiden muaf olup olmadığı hususunun dava konusu uyuşmazlıkla ilgisinin bulunmadığı, dava konusu BSMV'nin mükellefinin de sorumlusunun da banka olduğu, davacı TMSF'nin bankacılık hizmetinden faydalandığı, söz konusu hizmetten faydalanmasının kendisini vergi mükellefi yapmayacağı, verginin yansıtılması hususunda ise; fiili yansıtmanın tarafların karşılıklı kabul etmelerine bağlı olduğu, oysa ki davacı Fon'un bu yansıtmayı kabul etmediği, mükellefin davalı T.C. Merkez Bankası olduğu, kendi mükellefiyetinin müşterilere yüklenebilmesi/yansıtabilmesi için müşterilerinin rızasının veya bu konuda aralarında sözleşmenin bulunması gerektiği, oysa ki herhangi bir rıza ve mutabakata ilişkin sözleşmenin ve beyanın bulunmadığı gerekçesiyle asıl dava yönünden davacının 6.692,53 TL asıl alacak (BSMV) ile 70,95 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.763,48 TL, birleşen dava yönünden 20.005,02 TL asıl alacak (BSMV) ile 824,41 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.829,93 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Asıl ve birleşen dava alacak istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1. Davalının temyiz itirazları incelenmeden önce, ilk olarak mahkeme kararlarının niteliği ile gerekçeli kararın hangi hususları kapsayacağına ilişkin yasal düzenlemeler irdelenmelidir.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi;

“ Hüküm Türk Milleti Adına verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:

a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.

b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.

c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.

ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.

d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.

e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.

(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü haizdir.

Hemen belirtmelidir ki, hükümler davayı esastan halleden ve taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardır (6100 sayılı HMK m.294)

Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Hakim, hükmün gerekçesini hazırlarken içtihat ve bilimsel görüşlerden yararlanabilir. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bulmalı ve hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve nedenlerini gerekçede açıklamalıdır. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar (Kuru Baki, Arslan Ramazan,Yılmaz Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, Ankara 2011, 22.Bası, s:472)

Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; mahkemece asıl ve birleşen davaya ilişkin hüküm fıkralarında BSMV alacaklarının 17.04.2023 tarihli bilirkişi raporunun eki tablolardaki ödeme başlangıç tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte ödenmesine karar verildiği görülmekle 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesine uygun olmayan, bilirkişi raporuna ve eki tablolara atıf yapılarak oluşturulan, belirsiz ve infazda tereddüt oluşturacak nitelikteki mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.

2.Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.

V.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bent uyarınca Mahkeme kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.