Logo

11. Hukuk Dairesi2024/6896 E. 2025/446 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıların ürettiği ve pazarladığı ürünün, davacının tescilli markalı ürününe benzer ambalaj kullanımı, "muadil" ve "takviye edici gıda" ibareleriyle tanıtımının haksız rekabete yol açıp açmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi'nin, ürün ambalajları arasında iltibas oluşturacak benzerlik bulunmadığı, "takviye edici gıda" ibaresinin haksız rekabet oluşturmadığı, ancak "muadil" ibaresinin kullanımının haksız rekabete yol açtığı yönündeki tespiti ve davalı ... Sağlık hakkında kısmi kabul kararı vermesi, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/2691 Esas, 2022/1296 Karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2016/594 E., 2019/378 K.

Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; ''...'' markasının müvekkili adına 14.06.2001 tarihinde itibaren tescilli olduğunu, müvekkilinin Sağlık Bakanlığı'ndan almış olduğu izinle “... 500 mg omega 3 balık yağı” ve yine “... special 750 mg omega 3 balık yağı” üretip kendisine ait özel dizaynlı karton kutularda sattığını, müvekkili tarafından “...” markalı ürünün tanınmış hale getirildiğini, müvekkiline ait ürün kutularındaki özel dizayn da taklit edilerek davalı ... Kimya Tic. Ltd. Şti.’nin(...) üretim yerinde üretilen ürünlerin diğer davalı ... Sağlık Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti.(... Sağlık) tarafından ... muadili olduğu iddiasıyla piyasaya sürüldüğünü, davalıların müvekkiline ait karton ambalaj dizaynını da izinsiz olarak kullanmak suretiyle yanlış ve yanıltıcı reklam malzemesi ürettiklerini, davalıların üretip satışını yaptıkları “...” markalı ürünlerin reklam ve broşürlerinde müvekkiline ait “...” markalı ürünlerin bilinirliğinden yararlanmak için “... muadili” ibaresiyle müvekkilinden izinsiz şekilde ticari olarak kullanılmasının haksız rekabet oluşturduğunu, eşit, denk gibi anlamlara gelen muadil kelimesinin davalılarca kullanımının da tüketiciyi yanıltıcı bir ibare olduğunu, zira üretim standartları ve Sağlık Bakanlığı ruhsatının müvekkiliyle aynı olmadığını, öte yandan, davalıların satışa arz ettiği üründe “takviye edici gıda” ibaresini kullanmasının da haksız rekabet oluşturduğunu zira Takviye Edici Gıdaların İthalatı, Üretimi, İşlenmesi ve Piyasaya Arzına İlişkin Yönetmeliğin ilgili hükümlerine uygun bir ürün olmamakla birlikte, 10/5. madde gereği Bakanlık onayının da bulunmadığını ileri sürerek haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine, davaya konu ürünlerin ve tanıtım malzemelerinin imhasına, üretimde kullanılan hammadde ve yardımcı maddeler ile makine ve araçlara el konulmasına, masrafı davalıdan alınarak hükmün ilân edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin bahsi geçen ürünün sadece üreticisi olduğunu, diğer davalı ile aralarındaki fason üretim sözleşmesi kapsamında üretim yapıldığını, ürünün ambalajlama ve doğrudan satış aşamalarında müvekkilinin yer almadığını, ürünün reklamı ile ilgili sorumluluğun marka sahibine ait olduğunu, broşürlerde ürünün muadil olduğuna dair hiçbir ibare bulunmadığını, markaya yönelik iltibas bulunmadığını, ürünler üzerinde takviye edici gıda ibaresinin yer almasının haksız rekabet oluşturmadığını zira Yönetmelik kapsamında bu ibarenin kullanılmasının mümkün olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı ... Sağlık vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ''...'' markası için marka başvurusu yaptığını, ilan tarihinden itibaren 3 aylık süre içerisinde davacının itirazının bulunmadığını, buna rağmen davacının haksız rekabet iddiasında bulunmasının tamamen kötüniyetli olduğunu, davacının ürünü ile müvekkilinin ürününün ambalajları arasında benzerlik veya iltibas bulunmadığını, davacının ürün ambalajı bakımından tasarım tescil belgesine sahip olmadığını, kaldı ki her iki ürünün tasarımının desen, dizayn ve renklerinin farklı olduğunu, bu nedenle markalar arasında görsel bir benzerlik kurulmasının mümkün olmadığını, ayrıca ''... muadili'' ibaresi kullanılarak bir tanıtım yapılmadığını, ilgili Yönetmelik gereği 2016 yılı sonuna kadar izin ve ruhsat sorununun bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait omega 3 balık yağı içeren ürünün ''...'' markası ile tescil edilmiş olup piyasaya bu şekilde sürüldüğü, davalılar arasındaki fason üretim sözleşmesi kapsamında davalı ... tarafından diğer davalı ... Sağlık’a ''...'' markalı omega 3 balık yağı ürününün üretiminin yaptırıldığı, davalı ... Sağlık tarafından marka tescili için TÜRKPATENT’e tescil başvurusu yapıldığı ve marka tescilinin de yapılmış olduğu, alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, ürünler arasında ambalajları bakımından iltibas içeren ve tüketiciyi yanıltabilecek nitelikte benzerlik bulunmadığı, ambalajların dizaynı, rengi, yazı fontları bakımından ayırt edici nitelikte farklılıklar bulunduğu, bu nedenle ürünlerin tüketici nezdinde farklı olarak algılandıklarının kabulünün gerektiği, ''takviye edici gıda'' ibaresi kullanımının iltibas veya haksız rekabet teşkil ettiğinin kabul edilmesinin mümkün olmadığı, ancak davacı tarafça da dosyaya sunulmuş olan davalıya ait ürünün tanıtım broşüründe davacı adına tescilli markaya atfen "... muadili" ibaresi kullanımının tüketici nezdinde yanıltıcı ve haksız rekabet oluşturacak nitelikte olduğu, haksız rekabetin tespit edilen niteliği gereği davaya konu ürün ve tanıtım malzemelerinin imhası, üretimde kullanılan yardımcı madde, makina ve araçlara el konulması, hükmün ilânı koşullarının oluşmadığı ve bu nedenle davalı ... Sağlık aleyhine açılan davanın kısmen kabulünün gerektiği; diğer davalı ...’nın fason üretim sözleşmesi kapsamında sadece dava konusu ürünün üretimini yaptığı; satış, pazarlama, ambalajlama, tanıtım, reklam ve marka gibi konularda hakkının ve sorumluluğunun bulunmadığı, sorumluluğun belirtildiği üzere sadece marka sahibi olan diğer davalı ... Sağlık’a ait olduğu gerekçesiyle, davalı ... Kimya Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın reddine; davalı ... Sağlık Ürünleri San. Ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne; davalının dava konusu "..." ürününün tanıtım broşüründe "... muadili" ibaresini kullanmasının haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile tanıtım broşüründe "... muadili" ibaresini kullanmasının önlenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş hüküm, davacı tarafça istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalılardan ...'nın üretim tesislerinde üretilen ... markalı ürünlerin üretim şekli, satışa arz edilişinde kutu tasarımları ve davacının ürününe atfen "... muadili" ile "takviye edici gıda" ibareleriyle pazarlanması eylemlerinin haksız rekabete sebep olup olmadığı, olmuşsa gelinen aşamada haksız rekabetin önlenmesine yönelik taleplerin haklılığı noktasındadır.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 03.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.