Logo

11. Hukuk Dairesi2024/784 E. 2024/8895 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tescilli markalara itiraz üzerine verilen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptali ve marka başvurusunun hükümsüzlüğü istemiyle açılan davada, taraf markaları arasında iltibas olup olmadığı ve marka başvurusunun kötü niyetli yapılıp yapılmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalini içerecek şekilde iltibas tehlikesi bulunduğu, ancak kötü niyet tespit edilemediği gerekçesiyle kısmi iptal kararı vermesi usul ve yasaya uygun bulunarak temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1525 Esas, 2023/1438 Karar

HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/324 E., 2021/172 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin 2015/06197, 2015/74587, 2015/22514 sayılı ve "... ...'S SECRET", "...+şekil", "...'S SECRET ..." ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin, "2019/79520" sayılı ve "... ..." ibareli başvurusuna anılan markalara dayalı olarak yaptıkları itirazlarının dava konusu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin dünyanın en önde gelen giyim, kozmetik tekstil ve aksesuar üreticilerinden biri olduğunu, müvekkili şirketin "...’S SECRET" ve "..." ibareli markalarını 2002 yılından bu yana dünyanın pek çok ülkesinde tescilli olarak kullandığını, dava konusu marka başvurusu ile itiraza mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik bulunduğunu, dava konusu marka başvurusunun tertip tarzı itibariyle müvekkilinin tanınmış "..." ibareli markalarıyla neredeyse aynı olduğunu, marka başvurusunda yer alan "... ibaresinin anlamı itibariyle zayıf ve tanımlayıcı nitelikte bulunduğunu, markaların kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin benzer veya ilişkili olduğunu, müvekkilinin "..." markasının tanınmış olması nedeniyle daha geniş bir korumadan yararlanması gerektiğini, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, 2020-M-6748 sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili cevap dilekçesinde; dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet 2015/06197 ve 2015/4587 sayılı markaları yönünden emtia benzerliğine ilişkin koşul, diğer davacı markaları yönünden de işaret benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmediğinden taraf markaları arasında iltibas bulunmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.

2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, taraf markaları arasında benzerlik olmadığını halk tarafından da bilinen pembe renginin İngilizce karşılığı olan "..." ibaresinin taraf markalarında ortak olarak yer almasının iltibasa neden olmayacağını, davacıya ait markaların tamamının ortalama tüketici nezdinde "...’S SECRET" olarak bilindiğini, YİDK kararının emsal içtihatlara uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, dava konusu marka ile davacının itiraz mesnet 2015/22514 sayılı "... SECRETS ..." ibareli markasının kapsamında yer alan malların ayniyet derecesinde benzer olduğu ancak marka işaretlerinin genel izlenim yönünden benzer olmadığı, 2015/22514 sayılı markanın esaslı unsurunun tek başına ... ibaresi olmadığı bir bütün olarak "...’S SECRET ..." ibaresi olduğu, yazı karakterlerinin ve markanın bir bütün itibari ile bıraktığı izlenimin farklı olduğu, bu nedenle markalar arasında dava konusu mallar yönünden karıştırılma olasılığının bulunmadığı, davacının itiraza mesnet “...” ibareli ve 2015/74587 sayılı markası ile dava konusu "... ..." ibareli markanın anlamsal, görsel, işitsel ve biçimsel olarak benzerlik taşıdığı, davacı markasında yer alan kalın punto ve siyah renkte özel yazı karakteriyle oluşturulmuş ... ibaresinin davalı markasında aynen yer aldığı, ancak taraf markalarının kapsamında yer alan mal ve hizmetler yönünden benzerlik bulunmadığı, dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan "Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). Tespihler" mallar ile davacının itiraza mesnet markalarından 2015/06197 sayılı markası kapsamında yer alan mallar arasında benzerlik bulunduğu, davacının anılan markası ile dava konusu başvurunun görsel, işitsel olarak benzerlik taşıdığı, davacı markasında yer alan kalın punto ve siyah renkte özel yazı karakteriyle oluşturulmuş "..." ibaresinin davalı markasında aynen yer aldığı, söz konusu mallar yönünden ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede benzerliğin olduğu, markaların karıştırılma olasılığının bulunduğu, davalı markasında yer alan "..." kelimesinin dilimizde mağaza, dükkan anlamına geldiği, markaya ayırt edicilik kazandırmadığı, "..." ibaresinin davacının "..." esas unsurlu markalarından uzaklaşmasını sağlayamadığı, taraf markalarında ortak olarak yer alan “...” ibaresinin pembe anlamına geldiği ve ayırt edicilik niteliği düşük olduğu savunulmuşsa da "..." ibaresinin dava konusu mallar yönünden tanımlayıcı ve jenerik bir sözcük olmadığı, bununla birlikte davacı şirket tarafından "..." ibaresinin kalın puntolar ve büyük harflerle özel stilize edilmiş yazı karakteriyle tescil edildiği ve bu şekilde kullanıldığı, anılan ibareli markanın yoğun ve ciddi kullanımı ile ayırt edicilik kazandığı, diğer yandan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun(6769 sayılı Kanun) 6/5 maddesindeki koşulların oluşmadığı ve başvurunun kötüniyetli bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile TÜRKPATENT YİDK'ın 2020-M-6748 sayılı kararının 14. sınıf “kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri, saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil), tespihler” emtiaları yönünden kısmen iptaline, dava konusu marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş hüküm davalılar vekilleri ve katılma yoluyla davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, "... ..." ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet 2015/06197 sayılı ve "..." asıl unsurlu marka arasında, başvuru kapsamında yer alan 14. sınıf “kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri; saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil); tespihler" malları yönünden 6769 sayılı Kanun’un 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira hem dava konusu başvuruda hem de davacının anılan itirazına mesnet markasında "..." ibaresinin asıl unsur olarak kullanıldığı, her ne kadar İngilizce bir kelime olan ve "pembe" anlamına gelen "..." ibaresinin ayırt ediciliği düşük olsa da Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacının yoğun kullanımı ile anılan ibareye ayırt edicilik kazandırdığı, dava konusu başvuruda yer alan "..." ibaresinin anlamı itibariyle ayırt ediciliğinin oldukça düşük bulunan tanımlayıcılığa yakın bir ibare olduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davacı markasının asli unsurunu oluşturan "..." ibaresinin dava konusu başvuruda yer almasının iltibasa neden olacağı, içinde sektörden bilirkişinin de yer aldığı hükme esas bilirkişi raporunda dava konusu başvuru kapsamında yer alan 14. sınıf “kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri; saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil); tespihler” mallarının davacının 2015/06197 sayılı markasında bulunan 18 ve 25 sınıf mallar ile bu malların satışına ilişkin 35. sınıf hizmetler ile benzer olduğunun, sayılanlar dışında kalan mallar yönünden ise benzerlik bulunmadığının açıklandığı, Dairemizin 2017/3135 -2019/1870 E/K sayılı ilamında da 14. sınıftaki "kuyumculuk eşyaları, takılar, saatler" mallarının 25. sınıftaki giysi mallarıyla benzer kabul edildiği, diğer yandan somut olayda 6769 sayılı Kanun’un 6/5 maddesindeki koşulların oluştuğunun ve dava konusu başvurunun kötü niyetli bulunduğunun ispatlanamadığı, zira sırf benzer marka başvurusunda bulunmanın kötü niyet olarak kabul edilemeyeceği, bunun dışında davalı başvuru sahibinin marka başvurusunu gerçekleştirirken kötü niyetli olarak hareket ettiğine dair de bir delilin de bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, karar davalı Kurum vekili ve katılma yoluyla davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, davalı Kurum YİDK kararının yerinde olup olmadığı ve tescil edilmişse buna göre davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri

2.6769 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi

3. Değerlendirme

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı Kurum vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalı Kuruma yükletilmesine, davacıdan temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 11.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.