Logo

11. Hukuk Dairesi2025/135 E. 2025/2581 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Genel kredi sözleşmesine kefil olan davalılar aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/3. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak hüküm verildiğinden, tarafların temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davacı vekili ile katılma yoluyla davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile dava dışı ... ... arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine davalıların kefil olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine hesap kat edilerek gönderilen ihtarnameye rağmen ödeme yapılmaması sebebiyle başlatılan ilamsız icra takibine davalıların itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davalıların kefil olma iradelerinin bulunmadığını, kefil olunduğu iddia edilen sözleşmelerdeki imzalara kabul etmediklerini, şayet kefalete ilişkin sözleşmede imzaları bulunmaktaysa imzaları kabul anlamına gelmemek kaydı ile imzaların genel işlem koşullarına aykırı hareket edilerek müvekkillerinin yanıltılarak attırıldığını, eş muvafakatlerinin alınmaması, kefalet türünün, tarihinin, limitine dair yazıların davalıların elinden çıkmaması nedeniyle kefaletlerin geçersiz olduğunu, asıl borçlu ... ...'in davacı bankadan kullandığı kredilerin teminatını teşkil etmek üzere üzerlerine kayıtlı taşınmazlar üzerine ipotek tesis edildiğini, davalıların kefil olma iradesiyle değil, ipotek verme iradesiyle işlem yaptıklarını düşündüklerini, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 45. maddesine aykırı takip başlatıldığını savunarak davanın reddine ve davalılar lehine kötüniyet tazminata hükmedilmesini istemiştir.

III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davalılar ... ve ...'in genel kredi sözleşmesindeki kefalete ilişkin el yazılarının bu davalılar eli ürünü olmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 583. maddesinin birinci fıkrasında yer alan kefaletin geçerliliğine ilişkin şekil şartlarının gerçekleşmediği, bu davalıların kefil sıfatıyla borçtan sorumlu tutulamayacakları gözetilerek anılan davalılar yönünden açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, davalı ...'in eş rızasına ilişkin belge bulunmamakta ise de, bu davalı dava dışı asıl borçlu ... ...'in eşi olduğundan kefalete ilişkin ayrıca eş rızası bulunmadığının ileri sürülmesinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davalılar ... ve ...'in kefaletleri Yasa'nın aradığı şekil şartlarına uygun ise de, kefalet türü kısmında müteselsil ibaresinin yazılı olmadığı, bu durumda bu davalıların kefaletinin adi kefalet olduğundan borçluya başvurmadıkça bu kefiller hakkında icra takibi başlatılamayacağı, 6098 sayılı Kanun'un 585. maddesinde sayılan hallerden birinin de gerçekleşmediği, davalı ...'ın eş rızasının hangi tarihte alındığının belirsiz olduğu, bu eş rızasının kefalet sözleşmesinin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verildiğinin davacı bankaca ispatlanmadığını, dolayısıyla 6098 sayılı Kanun'un 584. maddesi hükmü gereğince davalı ...'ın kefaletinin eş rızasına ilişkin şekil koşullarının yerine getirilmediği, kefaletin geçersiz olduğu, davalı ...'ın davacı bankanın takip tarihi itibariyle oluşan alacağından sorumlu bulunmadığı, kötüniyet tazminat talebine ilişkin olarak ise; davalı ...'ın eş rızasında tarih bulunmaması, davacı bankanında eş rızasının alındığı tarihi ispat edememesi karşısında kefaletin geçersizliği eş rıza tarihinin ispatlanamamasından kaynaklandığı, davalılar ... ve ... yönünden de, kefalet türünün müteselsil olarak yazılmaması nedeniyle kefaletin adi kefalet olarak kabulünden kaynaklandığı, bu durumda davalılar ..., ... ve ... yönünden reddedilen dava nedeniyle anılan davalılar lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmediği, diğer yandan davacı bankanın, davalılar ... ve ... yönünden, genel kredi sözleşmesindeki kefalet yazılarının bu davalılara ait olup olmadığının bileceği, bu nedenle anılan davalılar hakkında icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, davalılar ..., ... ve ...'in kötüniyet tazminat istemlerinin reddine, davalılar ... ve ...'in kötüniyet tazminat taleplerinin kabulü ile, takip konusu meblağın %20'si oranında hesaplanan 192.812,96 TL'nin davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili ve katılma yoluyla davalılar vekilince temyiz edilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 373/3 hükmü uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, tarafların bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

V. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı harçtan muaf olduğundan, harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalılara yükletilmesine,17.04.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.