"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibine karşı borçluların asıl ve birleşen dosyalarda icra mahkemesine başvurularında; takip konusu senedin, taraflar arasında imzalanan satış sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini ve sair borca itirazlarını ileri sürerek takibin iptalini talep ettikleri, İlk Derece Mahkemesince, asıl ve birleşen dosyalar hakkında istemin kısmen kabul kısmen reddi ile, takipten sonrası için istenen % 20 avans faizi yönünden takibin iptaline, asıl alacağa takip sonrası için % 16,75 ve değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, sair talepler ile alacaklının tazminat isteminin ise reddine karar verildiği, kararın muteriz borçlularca asıl ve birleşen dosya yönünden istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine hükmedildiği, kararın borçlular tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Borçluların icra mahkemesine başvuruları, İİK'nın 169. maddesi uyarınca, borca itiraz niteliğinde olup, teminat senedi iddiasına dayalı bu itirazın İİK'nın 169/a maddesi kapsamında incelenmesi gerekir.
İİK'nın 169/a maddesi uyarınca; borca itiraz halinde, borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat külfeti borçlulara aittir.
HGK'nın 14.3.2001 tarih ve 2001/12-233 E. , K ile 20.6.2001 tarih ve 2001/12-496 E. , K. sayılı kararlarında da benimsendiği üzere, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Buna göre belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için ise, kural olarak senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarının belirtilmesi gereklidir.
Somut uyuşmazlıkta; borçlular tarafından dayanılan 13.6.2022 tarihli daire satış sözleşmesi incelendiğinde, sözleşmenin konusunun, tapunun 5945 ada, 11 parselinde kayıtlı taşınmazda inşa edilen Nişantaşı Konutları A Blok 10. kat 40 numaralı dairenin satışı olduğu, müteahhit firmanın takip borçlusu, daireyi satın alanın ise takip alacaklısı olduğu, dairenin satış bedelinin 2.350.000,00 TL olup, bunun 20.000,00 TL’sinin kapora olarak 13.6.2022’de alınacağının, kalanın 1.380.000,00 TL’sinin 24.6.2022’de, 950.000,00 TL’sinin ise binanın krediye uygun hale gelmesi halinde kredi kullanılarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Yine borçlular tarafından sunulan 21.6.2022 tarihli tutanak başlıklı belgenin
incelenmesinde ise; borçlu şirket ile takip alacaklısı tarafından imzalandığı, 13.6.2022 tarihinde alacaklıya 2.350.000,00 TL karşılığında satılan daireye ilişkin olarak, alacaklı tarafından borçlu şirkete 21.6.2022 tarihinde yapılan 1.400.000,00 TL ödeme karşılığında, borçlu şirket tarafından dairenin tapusu verilinceye kadar geçerli olacak aynı tutarda senet verildiğinin, 21.6.2022’de düzenlenmiş bu senedin teminat olarak verildiğinin ve dairenin tapusu verilirken borçlu şirkete iade edileceğinin imza altına alındığı görülmüştür. Buna göre; söz konusu sözleşme ve tutanak başlıklı belgelerin alacaklı tarafından da kabul edildiği ve alacaklının, bu belgelerin taraflar arasındaki başka bir ilişki için düzenlendiği yönünde bir iddiasının da bulunmadığı dikkate alındığında, tutanak başlıklı belgede belirtilen teminat senedinin miktarı ve sözleşme tarihi ile takibe dayanak senedin miktarının ve keşide tarihinin aynı olduğu görülmekle, takip konusu senedin teminat amacıyla verildiği sonucuna ulaşılmıştır. Her ne kadar İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerinin karar gerekçelerinde, tutanak başlıklı belgede senedin vade tarihi belirtilmediğinden ve senette teminata ilişkin bir ibare bulunmadığından teminat iddiasının ispatlanamadığı kanısına varılmış ise de; taraflarca, senedin, dairenin tapusu verilinceye kadar geçerli olacağı belirlenmiş olup bu tarihin belirli olmaması nedeniyle vade tarihinin yazılmadığı anlaşılmakla birlikte, alacaklının cevap dilekçesindeki beyanları ile teminat iddiasının ispatı bakımından senet üzerinde teminata dair bir ibare bulunması zorunluluğu da olmadığı nazara alındığında, somut uyuşmazlığın özelliğine göre takip konusu senedin daire satış sözleşmesi gereğince ödenen bedelin teminatı olarak verildiğinin kabulü gerekir.
O halde, takibin dayanağı olan senedin, teminat olarak düzenlenmesi nedeniyle tahsilinin gerekip gerekmediği genel mahkemelerde yargılamayı gerektirdiğinden ve dar yetkili icra mahkemesinde bu konunun incelenmesi mümkün olmadığından, borca itirazın kabulü ile İİK'nın 169/a-5 maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ :
Yukarıda yazılı nedenlerle borçluların temyiz itirazlarının kabulüne, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 08.10.2024 tarih ve 2024/1007 E. - 2024/1540 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Malatya 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 21.5.2024 tarih ve 2023/188 E. - 2024/187 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19.12.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.