"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Dava, üçüncü kişinin İİK'nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.04.2017 tarih ve 2015/ 16158 Esas, 2017/ 6348 Karar sayılı ilamı ile, davacı vekilinin dava dilekçesinde delil olarak ileri sürdüğü faturaların dip koçanları ile davacı 3. kişinin ve borçlunun tutması zorunlu ticari defterlerinin getirtilerek haczedilen mahcuzların davacının dayandığı faturalarda belirtilen menkul mallardan olup olmadığı, faturaların davacının ticari defterlerine işlenip işlenmediği, işlenmişse bu defterlerin usulune uygun tutulup tutulmadığı hususlarının yapılan ödemeler, vergi ve banka kayıtları da dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması için bilirkişi raporu alınması, bundan ayrı haciz sırasında üzerinde borçlu firmanın ünvanı olan ... AVM yazılı kolilerde mal bulunup bulunmadığı var ise söz konusu faturalarla bağlantısı olup olmadığının belirlenmesi, öte yandan davacı 3.kişi dava dilekçesinde “2010 yılı içerisinde Çerkezköy'de bulunan ve daha önceden borçlu adına kayıtlı olan işyeri niteliğindeki 4 parça taşınmazı satın aldığını’’ açıkladığına göre, satın alınan taşınmazlar ile haciz mahallinin irtibatı olup olmadığının araştırılması; taraflar arasındaki organik bağın araştırılması, Vergi Dairesindeki kayıtlar üzerinden haciz adresinde, haciz tarihinden itibaren geriye doğru kimlerin faaliyet gösterdiğinin belirlenmesi bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dosyada bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak alınan bilirkişi raporunda mahcuzların işletme defter kayıtlarında yer aldığının bildirildiği, dava konusu haczin davacı üçüncü kişinin faaliyet adresinde yapıldığı, taraflar arasında muvazaa olduğuna ilişkin dosyada herhangi bir delil olmadığı, her ne kadar Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/47 Esas, 2014/915 Karar sayılı kararında davacı ve borçlu arasında muvazaalı işlem olduğu tespit edilmiş ise de, ilgili mahkeme kararının Mahkeme dosyası açısından bağlayıcı olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 17.10.2011 tarihli haciz davacı 3. kişinin ticaret sicil adresinde yapılmış ise de, davalı alacaklının borçluya sattığı menkullerin haciz mahallinde bulunduğunu iddia ettiği, davacı 3. kişinin ise borçlu adına kayıtlı bir taşınmazı satın alması dışında borçlu ile bir ilişkisi bulunmadığını belirtmesine rağmen haciz mahallinde bulunan koliler üzerinde borçlu firmanın ünvanı olan ... AVM etiketlerinin görüldüğü,öte yandan borçluya adına kayıtlı 4 adet taşınmazın 3.kişiye satıldığı, bununla ilgili olarak açılan Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/47 esas, 2014/915 karar sayılı dosyasında, taşınmazların değerinin çok altında bir bedelle devredildiği, davalı tarafından iddia edilen ödemeye dair bir belge sunulamadığı, taraflar arasındaki devrin muvazaalı olduğu gerekçesi ile tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmiş,18.10.2021 tarihinde kesinleşmiş olup anılan karar bağlayıcı değil ise de, borçlu ile davacı 3.kişi arasında danışıklı işlemler yapıldığı kanaatini güçlendirmiştir. Öte yandan davacının delil olarak dayandığı faturaların borcun doğumundan sonraya ilişkin olduğu, mahcuzların cins malı olması nedeni ile faturalardaki mallar olduğunun net olarak söylenemeyeceği kaldıki bilirkişi raporunda bir kısım mahcuzla ilgili olarak fatura sunulmadığı, fatura bedellerinin ödenmesine ilişkin ödeme belgesinin sunulmadığının tespit edildiği görülmüştür. Bu durumda borçlu ile davacı 3.kişi arasında muvazaanın varlığının kabulü gerektiğinden davanın reddi yerine davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nın 366 ve HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
taraflarca İİK'nın 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 20.03.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.