Logo

12. Hukuk Dairesi2024/2983 E. 2024/5701 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Borçlu tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe itiraz edilmesi üzerine açılan davada, borçlunun davayı geri alma talebinin hukuki sonuçları.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın geri alınmasının davalı rızasıyla mümkün olduğu ve bu durumda davanın hiç açılmamış sayılması gerektiği, HMK ve ilgili içtihatlar gözetilerek, davayı geri alma talebi ve davalının rızası nedeniyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi

DAVACI/BORÇLU : ...

DAVALI/ALACAKLI : ...

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasına işin ivediliği ve niteliği nedeniyle 5311 Sayılı Kanunla değişik İİK'nin 366. maddesi hükmü uygun bulunmadığından bu yöndeki isteğin reddine oy birliği ile karar verildikten sonra işin esası incelendi:

Borçlu, hakkında yürütülen kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip nedeniyle icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takibe dayanak bono nedeniyle borcunun olmadığı, bononun teminat senedi olduğundan bahisle borca itiraz ederek takibin iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesince; takibin iptaline karar verildiği, taraflarca istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddine, alacaklının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm tesis edilerek davanın reddine karar verildiği, işbu karara karşı borçlu vekili tarafından temyiz yoluna başvurulduktan sonra borçlu vekili ile alacaklı vekilinin birlikte imza altına aldıkları 17/05/2024 tarihli dilekçe sundukları; dilekçede öncelikle borçlu vekilinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 123. maddesi gereğince davanın geri alındığına dair beyanda bulunduğu akabinde alacaklı vekilinin davanın geri alınmasına muvafakat ettiğini beyan ettiği görülmektedir.

Davayı geri almak, davadan feragatten farklıdır. Davayı geri alan davacı, bununla talep sonucundan, yani hakkının özünden feragat etmemekte, sadece davasını geri almakta ve onu ileride tekrar açabilme hakkını saklı tutmaktadır.

Davacının davasını geri alabilmesi için davalının rızası şarttır (m.185/1) (Kuru, B.:Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, Cilt II, İstanbul 2001, s.1680). Davacı, davalının rızası (muvafakatı) ile davayı geri alabilir. Davalının rızasının açık (sarih) olması gerekir; zımnî muvafakat yeterli değildir (Kuru, s.1684). Dava, davalının yokluğunda devam ediyorsa, davacının davasını geri almasına imkân yoktur: çünkü davalının buna açıkça muvafakat ettiğini (mahkemeye) bildirmesine imkân yoktur (Kuru, s.1685). Davayı geri alma talebinin ve buna muvafakatın mahkemeye karşı (dilekçe ile veya duruşmada tutanağa yazdırmak suretiyle) yapılması gerekir. Davalı davacının davayı geri almasına açık bir şekilde muvafakat ederse, mahkeme davanın esası hakkında bir karar vermez (Kuru, s.1686).

Davanın geri alınması durumunda mahkemece "karar verilmesine yer olmadığına” kararı verilir. Burada davayı geri alan davacı, bununla davasını terk etmiş olmaktadır. Bu nedenle, mahkemenin (o zamana kadar edindiği kanaat gereğince, tarafların haklılık durumuna göre) haksız gördüğü tarafı, yargılama giderlerine (ve bu arada vekâlet ücretine) mahkûm etmesi gerekir (m. 425). Dava, hüküm verildikten sonra da (hüküm kesinleşinceye kadar, temyiz veya karar düzeltme aşamasında da) geri alınabilir. Bu hâlde, verilmiş (ve fakat henüz kesinleşmemiş) olan hüküm geçersiz (hükümsüz) olur (Kuru, s.1687).

Davalı davacının davayı geri almasına (açıkça) muvafakat etmezse, davaya devam olunur (Kuru, s.1688).

Davanın geri alınması, bu beyanın verildiği anda sonuç doğurur. Davanın geri alınması durumunda, dava hiç açılmamış sayılır, mahkemece geri alma anına kadar yapılan yargılamadaki oluşan kanaate göre haksız olduğu düşünülen tarafa vekâlet ücreti ve diğer yargılama giderleri yüklenir. Davacı, geri aldığı davasını ileride harçlarını yatırmak suretiyle tekrar açabilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/11/2020 tarih ve 2017/17-2635 Esas, 2020/906 Karar nolu kararı)

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile birlikte yapılan açıklamalar değerlendirildiğinde; davanın geri alınması müessesinin niteliği gereği, borca itirazda uygulanmasının önünde engel olmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki; Dairemiz yerleşik uygulamalarına göre bir dava olmamasına rağmen borca itiraz nedeniyle takibin durdurulması talebinde davadan feragat, davayı kabul müesseseleri de uygulanmaktadır.

Somut olayda; hüküm kesinleşmeden davacının davasını geri aldığı davalının ise açık rıza gösterdiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda; davacının davanın geri alınmasına ilişkin beyanı ve davalının açık rızası gözetilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi amacıyla bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ :

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi’nin 25/01/2024 tarih ve 2023/697 E. - 2024/125 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 03.06.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.