"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, üçüncü kişinin İİK'nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı alacaklı vekili tarafından karar temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.02.2021 tarih, 2020/4610 Esas, 2021/1024 karar sayılı ilamı ile, Mahkemece, haczedilen makinaların davacı üçüncü kişinin delil olarak ileri sürdüğü fatura ve gümrük beyannamelerinde belirtilen menkuller olup olmadığı, fatura ve gümrük beyannamelerinin davacının ticari defterlerine işlenip işlenmediğinin belirlenmesi, öte yandan dava dışı Sis Sayılgan ...Şti. ile borçlu şirket arasında yapıldığı iddia edilen 15.12.2012 tarihli satış sözleşmesi ile menkullerin borçluya satıldığı iddia edildiğinden belirtilen bu sözleşme gereğince borçluya menkullerin satışına dair kayıt bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiğinden bahisle bozma kararı verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne, Bursa 1. İcra Dairesi'nin 2013/5857 ve 2013/7865 esas sayılı dosyalarda davaya konu malların üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiş, karar davalı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.
Hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, kararında taleplerin her biri hakkında verilen hükmü göstermesi gerekir (HMK mad. 26; 297/2).
Somut olayda, dava dilekçesinde Bursa 1. İcra Müdürlüğü'nün 2013/7865 esas sayılı dosyasında haczedilen makinalar üzerindeki hacizlerin kaldırılması talep edilmiş, Mahkemece de bozma öncesi verilen 07.10.2020 tarihli kararda da, Bursa 1. İcra Müdürlüğü'nün 2013/7865 esas sayılı dosyasında haczedilen makinalar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir. Ne var ki Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra verilen son kararda talep aşılarak dava konusu edilmeyen Bursa 1. İcra Dairesi'nin 2013/5857 sayılı dosyasındaki dava konusu edilmeyen hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir.
Öte yandan, HMK'nin 297. maddesine göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK'nin 298/2. maddesinde ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
HGK'nin 24.02.2010 tarihli ve 2010/1-86 Esas, 2010/108 Karar sayılı kararında da "Yasa'nın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur." hususlarına yer verilmiştir.
Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması; Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma ... prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve Yasa hükümlerine de açıkça aykırı olacaktır.
Açıklamalar ışığında Mahkemece, 23.01.2024 tarihli kısa kararda "Takip durdurulmamış olduğundan hacizli malların değeri veya asıl alacaktan hangisi az ise az olan bedel üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine," karar verilmiş, gerekçeli kararda ise "-A-Davaya konu takip dosyası olan Bursa1. İcra Müdürlüğü'nün 2023/5857 sayılı dosyasında takip durdurulmamış olduğundan tazminat talebinin reddine, Davaya konu takip dosyası olan Bursa 1. İcra Müdürlüğü'nün 2023/7865 esas sayılı dosyasında takip durdurulmuş olduğundan haczedilen malın değeri olan 33.000,00-TL'nin %20'si olan 6.600,00-TL icra inkar tazminatının davalı alacaklıdan alınarak, davacı 3. şahsa verilmesine," şeklinde karar verilmiş, Mahkemece 12.02.2024 tarihli ek karar ile de, "2-A-Davaya konu takip dosyası olan Bursa1. İcra Müdürlüğü'nün 2023/5857 sayılı dosyasında takip durdurulmamış olduğundan tazminat talebinin reddine, B-Davaya konu takip dosyası olan Bursa 1. İcra Müdürlüğü'nün 2023/7865 esas sayılı dosyasında takip durdurulmuş olduğundan haczedilen malın değeri olan 33.000,00-TL'nin %20'si olan 6.600,00-TL icra inkar tazminatının davalı alacaklıdan alınarak, davacı 3. şahsa verilmesine," şeklinde karar verildiği görülmüştür. Bu durumda, gerekçe ile hüküm arasında ve hükmün içeriğinde çelişki yaratılmştır.
Kabule göre de, İİK'nun 97/13. maddesine göre istihkak davası üzerine, takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa, alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın, %20'sinden aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunacağı kurala bağlanmıştır.
İİK.’nun 97/15. maddesi uyarınca, 3.kişinin istihkak davasının kabulü durumunda davacı yararına tazminata karar verilebilmesi için alacaklı veya borçlunun kötü niyetinin gerçekleşmesi gerekir. Buradaki kötü niyetten amaç, haciz sırasında haczedilen malların davacıya ait olduğunun alacaklı tarafından bilinmesine karşın, alacaklının icra memurundan haciz uygulanmasını istemesidir. Kural olarak alacaklı, 3.kişi ile borçlu arasındaki işlemlere yabancı olduğundan istihkak iddiasına itirazı olağan kabul edilir.
Somut olaya gelince Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesine karşın İİK 97/15. maddesi gözardı edilerek İİK 97/13. maddesi nazara alınarak karar verilmesi de isabetsizdir.
SONUÇ:
Davalı alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.12.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.