"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı ile Tasfiye Halinde Lapis Holding A.Ş. tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı alacaklının aciz vesikası verilmesi talebinin reddine dair icra memur işlemini icra mahkemesinde şikayete konu ettiği, İcra Mahkemesince şikayetin reddine karar verildiği, iş bu kararın şikayet eden alacaklı tarafından istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinafın kısmen kabulü ile gerekçe değiştirilerek şikayetin reddine karar verildiği, bu kez bu kararın taraflarca temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK'nın Kanun Yolları Kısmı, İstinafa ilişkin bölümünde "Karar ve Tebliği" başlıklı 359. maddesinde kararın içereceği unsurlara yer verilmiştir. Buna göre diğer unsurlara ilaveten "e) Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep"in kararda yer alması gerekmektedir. HMK'nın 360.maddesinde de "Bu Bölümde aksine hüküm bulunmayan hâllerde, İlk Derece Mahkemesinde uygulanan yargılama usulü, Bölge Adliye Mahkemesinde de uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 inci maddesine göre; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Bunun yanında, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak gerekçeli kararın hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlerle ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetiminin yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Ayrıca, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
HMK'nın 297. maddesi kamu düzeni amacıyla konulmuş, emredici hükümlerden olup yargılamanın her safhasında re’sen gözetilmesi gereken bir usul kuralıdır.
Somut olayda; UYAP sisteminde ve dosyada yapılan incelemede, Bölge Adliye Mahkemesinin UYAP sitemindeki kararı ile ile fiziken dosyada bulunan kararın farklı olduğu, Uyap sistemindeki kararda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak "Şikayetin Reddine" karar verildiği, dosyada bulunan fiziki kararda ise ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak "Şikayetin Kabulü" ile icra müdürlüğünce verilen 03.03.2022 tarihli kararın İPTALİNE karar verildiği, kararın son sahifesindeki gerekçelerin de farklı olduğu, taraflara hangi kararın tebliğ edildiğinin bilinmediği gözlemlenmektedir.
Uyap kayıtları asıl olmakla birlikte ortada iki karar vardır.
Hâl böyle olunca, mahkemece yukarıda değinilen Anayasal ve yasal düzenlemeler gözetilmeksizin birbirinden farklı iki karar oluşturulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ :
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 09.05.2024 tarih ve 2024/539 E.-2024/886 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca re'sen BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.