"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; mahkemece hükmedilen alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamlı takipte talep edilen alacak miktarı ve faiz oranının hatalı olduğunu ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece borçlu vekilinin katılmadığı 10/12/2014 tarihli celsede hazır olan alacaklı vekilinin davayı takip etmeyeceğini beyan etmesi üzerine HMK'nın 150/1. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına, ardından üç aylık yasal süre içerisinde yenilenmediği gerekçesi ile davanın açılamamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir.
İcra ve İflas Kanunu'nun 18. maddesi; “İcra mahkemesine arzedilen hususlar ivedi işlerden sayılır ve bu işlerde basit yargılama usulü uygulanır.
Şu kadar ki, talep ve cevaplar dilekçe ile olabileceği gibi icra mahkemesine ifade zaptettirmek suretiyle de olur.
Aksine hüküm bulunmayan hâllerde icra mahkemesi, şikâyet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir. ” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; mahkeme kararında da tespit edildiği üzere, borçlunun icra mahkemesine başvurusu İİK’nın 16. maddesi kapsamında şikayet niteliğinde olup, şikayetçi borçlu vekilinin geçerli bir mazeret bildirmemiş ve duruşmaya gelmemiş olması, HMK'nın 150/1. maddesine göre dosyanın işlemden kaldırılmasına ve sonuçta 150/4. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini gerektirmez.
Kabule göre de; şikayetçi borçlu vekilinin 26/02/2014 ve 07/05/2014 tarihli celselere katıldıktan sonra diğer celselere katılmadığı görülmüş ise de mahkemece, yargılamanın duruşmalı yapılmasına karar verilmesi nedeniyle duruşma günlerinin borçlu veya vekiline tebliği gerekirken bu usule uyulmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, borçlunun usulüne uygun olarak duruşmaya davet edildiğinden söz edilemeyeceğinden son celsede duruşmaya katılmaması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına ve sonuçta davanın açılmamış sayılmasına kararı verilmesi yerinde görülmemiştir.
O halde mahkemece, İİK'nın 18. maddesi gereğince, taraflar duruşmaya gelmese bile işin esasının incelenerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın açılmamış sayılması yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ :
Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.12.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.