"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İLK DERECEMAHKEMESİ : Samandağ İcra Hukuk Mahkemesi
BİRLEŞEN İLK DERECE MAHKEMESİ : Samandağ İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 615,40 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenlerden tahsiline, 13.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
Üye ...'ın Karşı Oy Yazısı;
Davalı/alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, şikayetçi/mirasçıların icra mahkemesine yaptığı başvurularında, imzaya itirazlarıyla birlikte icra takibine dayanak bonoda keşideci ...'in takipten yaklaşık 10 yıl evvel öldüğü, imzanın ortak murisleri keşideciye ait olmadığını ileri sürerek borçlu sıfatı da bulunmadığından takibin iptalini istedikleri, İlk Derece Mahkemesince; "...tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda hükme esas alınan bilirkişi heyet raporu ile dava konusu senetteki imzanın muris borçlu ...'e ait olduğunun tespit edilemediğinden mahkememiz 2021/36 Esas ve birleşen mahkememiz 2021/75Esas sayılı dosyalarında davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Yine dosya kapsamında mevcut Samandağ İcra Müdürlüğü'nün 2021/53 Esas sayılı icra dosyasından 07/11/2012 tarihinde öldüğü tespit edilen ... adına icra takibinin 22/01/2021 tarihinde ölümünden 9 yıl sonra başlatıldığı anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK 'nın 114/1-d, 50 ve TMK 28.maddeleri uyarınca ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmadığından aleyhine dava açılamayacağı aynı kural dahilinde ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılarına yöneltilmesine de olanak bulunmadığından açılan icra takibinin iptaline karar verilmiştir..." şeklinde karar verildiği, bu kararın alacaklı tarafından istinaf edildiği görülmüştür.
Bölge Adliye Mahkemesince; "...2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 58. maddesinin 3. fıkrasında; alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarının ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı günün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin ve faizinin, takip talebinde belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Yine aynı Kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinde; alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58. maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtların ödeme emrinde bulunması gerektiği belirtilmiştir.
Buna göre; alacaklı, yabancı para alacağının TL karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerekmektedir. Anılan noksanlık kamu düzeni ile ilgili ve devletin hükümranlık haklarına ilişkin olması nedeniyle takibin her safhasında re'sen göz önünde tutulmalıdır (HGK'nın 12.05.1999 tarih ve 1999/12-271 E. 1999/301 K. sayılı kararı).
Öte yandan, imza itirazında, yasal hasım alacaklıdır. Borçlu, takibin diğer borçlusuna husumet yöneltemez. Yöneltmiş ise, pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle itirazın reddine karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, asıl davada ve birleşen davada, borçlulardan ...'ün davalı olarak gösterildiği anlaşıldığından davalı ... yönünden davanın usulden reddine, yabancı para alacağının TL karşılığı ödeme emrinde belirtilmediğinden ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince, yukarıda yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz oduğundan asıl ve birleşen davada davacı/mirasçılar yönünden ödeme emri iptaline..." şeklinde karar verildiği, kararın şikayetçi/mirasçılar tarafından temyiz edildiği görülmüştür.
Medeni Kanun'un 50. maddesine göre; "Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir." Bu hüküm icra takipleri için de kıyasen uygulanmakta olup, taraf ehliyeti icra takibinde kendini takip alacaklısı veya takip borçlusu olabilme ehliyeti olarak göstermektedir. HMK'nın 115. maddesine göre taraf ehliyeti dava (takip) şartı olduğundan taraflar takip şartı noksanlığını takibin her aşamasında süreye tâbi olmadan icra mahkemesinde şikayet yolu ile ileri sürebilirler. Bu husus yargılamanın her ESAS NO : 2025/456
aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılır. Takip şartı olan taraf ehliyetinin yokluğunun hukuki sonucu takibin iptal edilmesidir. Ancak; tarafın yanlış gösterilmiş olmasının kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde tarafları yeni bir dava açmaya zorlamanın usul ekonomisine aykırı olduğunu düşünen kanun koyucu HMK'nın 124. maddesi kapsamında iradi olarak taraf değişikliği yapılmasına imkan sağlamıştır.
İİK'nın 16. maddesinde; “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.
Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Şikayet, İcra ve İflas Hukukunda düzenlenmiş, kendisine özgü hukuki bir çaredir. Şikayet kendine özgü bir yol olup bir dava ve gerçek anlamda bir kanun yolu değildir. Şikayet, icra takibinin taraflarına veya hukuki yararı bulunan diğer kişilere tanınmış ve bu yolla icra ve iflas dairelerinin (veya diğer icra organlarının) kanuna veya olaya uygun olmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapmadıkları veya geciktirdikleri işlemlerin yapılmasını sağlayan hukuki bir çaredir (Pekcanıtez, H./Atalay, O./Özkan, M.S./Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, 11. Bası, Ankara, 2013, s. 125 vd.).
Şikayet hakkının ileri sürülebilmesi için şikayet ehliyeti ve hukuki yararın bulunması gerekmektedir. Hukuki yarar, şikayet talebi üzerine re'sen gözetilmekle üçüncü kişiler şikayette bulunmakta hukuki yararının bulunduğunu ispatlamalıdırlar.
Şikayette bulunan kişinin icra dairesinin işlemini iptal ettirmekte veya düzelttirmekte hukuki yararı vardır diyebilmek için o işlemin doğrudan doğruya o kişinin kendi hukuki durumuna ilişkin olması ve zararının bulunması gerekir (Kuru/Baki, s. 106).
İcra ve İflas Kanunu'nun 58. maddesinin 2. fıkrasında; borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı, alacaklı tarafından biliniyorsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya vergi kimlik numarası, şöhret ve yerleşim yeri; bir terekeye karşı yapılan taleplerde kendilerine tebligat yapılacak mirasçıların adı, soyadı, biliniyorsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya vergi kimlik numarası, şöhret ve yerleşim yerlerinin takip talebinde belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine aynı Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinde; alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58. maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtların ödeme emrinde bulunması gerektiği belirtilmiştir.
Takip talepnamesine ilişkin ayrıntılı düzenleme İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 20. maddesinde yer almaktadır. Takip talebi örneği de “Örnek No:1” olarak Yönetmelik ekinde form halinde gösterilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, takip talebi icra dosyasının ilk tutanağıdır ve takip talebini alan icra müdürü talepname içeriğine, dayanağına ve yasaya uygun biçimde yapacağı bir değerlendirme üzerine bir ödeme ya da icra emri düzenler.
Somut olayda; kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinin davalı/alacaklı tarafından Muris ... ile davalı/diğer borçlu ... hakkında başlatıldığı, takibe dayanak bononun incelenmesinde keşidecinin muris ... olduğu ve takipten önce 07.01.2012 tarihinde öldüğü, şikayete konu 21.01.2021 tarih ve 21:17 saatli ilk takip talebinde şikayetçilerin ortak murisi ... ile davalı ...’ün borçlu olarak gösterildiği, aynı takip talebinde HARCA ESAS DEĞER (TL KARŞILIĞININ GÖSTERİLMEDİĞİ), 100.000,00 USD üzerinden takip başlatıldığı, akabinde aynı gün ve saat 21:20'de takipte istenen USD'nin harca esas değerinin gösterildiği, takip dosyası kapsamında, şikayet tarihi itibariyle davalı/alacaklı tarafından keşideci murisin mirasçıları ESAS NO : 2025/456
şikayetçilere yönetilmiş bir takip talebi veya HMK 124. maddeye uygun "kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı" ek takip talebinde bulunulmadığı, keşideci muris aleyhine ilk takip talebi nedeniyle şikayetçi mirasçılar için 21.06.2021 tarihinde ödeme emri düzenlendiği, şikayet tarihlerinin 19.04.2021 ve 07.09.2021 olduğu, Bölge Adliye Mahkemesi kararında 22.01.2021 tarihli muris adına olan ödeme emrinin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
İcra takip dosyasında, keşideci muris hakkında düzenlenmiş iki ayrı takip talebi bulunmakta olup, Bölge Adliye Mahkemesinin ilk takip talebindeki eksikliklerin yeni takip talebi ile giderildiğinden bahisle şikayete konu ilk takip talebinin hükmü kalmadığı gerekçesinin aksine, şikayete konu ilk takip talebi iptal edilmediği sürece ayakta ve geçerlidir. Dolayısıyla şikayetçilerin borçlu muristen dolayı HARCA ESAS DEĞER TL karşılığı gösterilmeyen ilk takip talebinin iptalini istemekte hukuki yararları bulunmaktadır. Şikayet ve takip tarihi itibariyle keşideci borçlu muris ölü olduğu halde şikayetçi/mirasçılara yöneltilmiş takip talebi veya ek takip talebi bulunmadığından ve ilk takip talebinde HED (TL karşılığı) gösterilmediğinden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Bu husus kamu düzeni nedeniyle yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınmalıdır.
Yukarıda belirtilen nedenlerle asıl ve birleşen dosya şikayetçilerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASI gerektiğinden, Dairemizin sayın çoğunluğunun onama yönündeki görüşüne katılamıyorum.13.03.2025