Logo

1. Ceza Dairesi2024/5057 E. 2024/8034 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın, oğlunu yaralayan maktulü öldürmesinin meşru savunma kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığın, oğlu ve kendisine yönelik saldırıyı aynı oranda karşılık vererek etkisiz hale getirdiğinin ve eyleminin meşru savunma sınırları içerisinde kaldığının anlaşılması gözetilerek yerel mahkemenin beraat kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Ceza Dairesi

SAYISI : 2018/589 E. 2018/2009 K.

SUÇ : Nitelikli kasten öldürme

HÜKÜM : Beraat

İTİRAZNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

İTİRAZ EDEN: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 29.04.2024 tarihli ve 2022/11913 Esas, 2024/2931 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 27.06.2024 tarihli ve 1-2022/130641 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308/1. maddesi uyarınca yapılan itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308/2. maddesi gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz başvurusu ;

" Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; sanık ... ile maktül ...'in kardeş oldukları ve aralarında ortak yaptıkları iş nedeniyle anlaşmazlık bulunduğu, itiraz dışı sanık ...'in sanık ...'in oğlu itiraz dışı sanık ...'in ise kardeşi olduğu, taraflar arasında ayrıca mülkiyeti ...'a ait olan villada oturmakta olan ...'ın evden çıkmak istememesinden kaynaklı bir anlaşmazlık bulunduğu, olay günü ...'ın oğlu olan ...'in amcası ...'a ''sen benim villamdan çıkmıyorsun, büyük amcalarım boşu boşuna nöbet beklemesin ben geliyorum'' şeklinde mesaj attığı ve babası ...'a villaya gideceğini söylemesi üzerine ...'ın ikametinden silahını alarak çocukları olan ... ve ... ile birlikte ... ve ...'ın bulundukları yere gittikleri, burada ... ve çocukları ile ... ve ...'in arasında önce karşılıklı sözlü tartışma yaşandığı daha sonra sözlü tartışmanın fiili kavgaya dönüştüğü, öncelikle maktul ... ile ... arasında fiili kavganın başladığı, birbirlerine yönelik hareketleri neticesinde yere düştükleri, yerde de altlı üstlü kavganın devam ettiği, bu esnada maktul ...'in kendisine yönelik saldırı nedeniyle altta bulunduğu esnada üzerinde taşıdığı silahı çekerek ...'u yakın mesafaden karın bölgesinden ateşli silahlı yaraladığı, ...'un ...'in tekrar ateş etmesini engellemek için elini tutup büktüğü halde ...'in tekrar ateş ederek ...'u omzundan yaraladığı, daha sonra ayağa kalktığı, silah sesi üzerine ... ile kavga etmekte olan ...'ın oğlu ...'un yaralandığını görünce ...'e yöneldiği karşılıklı olarak birbirlerine ateş ettikleri, ...'ın iki el ateş ederek göğsünden ve uyluk bölgesinden isabetle ...'i yaraladığı, ...'in yere düşmesi üzerine elindeki tabancayı aldığı daha sonra oğlu ...'i hastaneye götürmek amacıyla olay yerinden ayrıldığı, ...'in ateşli silah yaralanması sonucu öldüğü anlaşılan olayda;

Sanık savunmasında; atılı suçlamayı sadece oğlunu korumak amacıyla gerçekleştirdiğini, eyleminin meşru savunma kapsamında kaldığını beyan ederek üzerine atılı suçlamayı kabul etmemiştir.

Meşru savunma, 5237 sayılı Kanun'un 25. maddesinin birinci fıkrasında; "Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez." şeklinde bir hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlenmiştir.

Savunmanın, meşru savunma şartlarının bulunduğu sırada başladığı, ancak orantılılık ilkesinin ihlal edilmesi nedeniyle meşru savunmanın gerçekleştiğinin kabul edilmediği durumlarda, "Sınırın aşılması" söz konusu olabilmektedir.

Sınırın aşılması 5237 sayılı Kanun'un 27. maddesinde; "(1) Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yer alan cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.

(2) Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez" şeklinde düzenlenmiştir.

Bu açıklamalara göre somut olayın değerlendirilmesinde; Kardeş olan sanık ... ve maktül ... arasında iş ortaklığından kaynaklanan süregelen bir anlaşmazlığın mevcut olduğu, sanık ...'ın diğer kardeşi olan ... ile de mülkiyeti kendisine ait olan evi tahliye etmemesi nedeniyle ayrıca bir anlaşmazlık bulunduğu, ancak maktul ...'in bu anlaşmazlığın tarafı olmadığı olay günü sanık ... ve çocuklarının ...'ın oturduğu eve geldikleri sırada tesadüfen kardeşi ...'ın evinde olduğu ve olay sırasında ...'ın tarafında yer aldığı,

Olayın sanık ...'ın oğlu ...'in amcası ...'a ''sen benim villamdan çıkmıyorsun, büyük amcalarım boşu boşuna nöbet beklemesin ben geliyorum'' şeklinde mesaj atması ve babası ...'a villaya gideceğini söylemesi üzerine ...'ın da ikametinden tabancasını alarak çocukları olan ... ve ... ile birlikte ... ve ...'ın bulundukları yere gitmeleri üzerine başladığı, önce karşılıklı tartıştıkları akabinde tartışmanın kavgaya dönüştüğü, öncelikle maktul ... ile ... arasında fiili kavganın başladığı yere düştükleri ve yerde altlı üstlü kavgaya devam ettikleri bu şekilde ilk haksız hareketi başlatan tarafın sanık ... ve çocukları olduğu gibi,

Sanık ... ile maktul arasında öldürmeyi gerektirecek boyutta bir husumet bulunmadığı, maktul ...’in sanık ...'a yönelik bir eylemi olmadığı, ...'un maktul ile boğuşma sırasında maktulün elindeki tabancayı almaya çalışması sırasında tabancanın ateş alması sonucunda yaralandığı, ...’un beyanından maktulün kullandığı silahın mermisinin bittiğinin anlaşıldığı, olay yeri inceleme raporunda ele geçirilen ve suçta kullanıldığı anlaşılan silahın şarjörsüz olduğunun belirtildiği de gözetildiğinde, oluşa göre sanık ...’ın, oğlu ...’u yaralamasından dolayı maktulün hayati olmayan bölgelerini hedef alma imkanı bulunduğu halde hayati bölgelerini hedef alarak ateş etmesinin zorunlu bir eylem olarak nitelendirilemeyeceği dolayısıyla savunmasının hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı da olmadığı anlaşıldığından, sanığın eyleminde TCK'nın 25. maddesinde düzenlenen meşru savunma koşullarının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.

Bu durumda; sanık ...'in kardeşi ...'i azami haksız tahrik altında kasten öldürme suçundan cezalandırılması yerine TCK'nın 25 ve CMK'nın 223/2-d maddeleri uyarınca beraatine karar verilmesi hukuka aykırı olduğu" gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmesine ilişkindir.

II. GEREKÇE

Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan ve dosya kapsamına göre yeterli olduğu anlaşılan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eksik incelemenin bulunmadığı, maktulün sanığın oğlu ...'a yönelik olarak önce tokat attığı, daha sonra silahla ateş edip yaralaması akabinde maktulün tabancasını sanığa doğrultması ve ateş etmesi birlikte değerlendirildiğinde sanığın önce oğluna başlayan daha sonra kendisine yönelik olarak devam eden ağır ve haksız saldırıyı aynı oranda karşılık vererek etkisiz hale getirdiği gözetildiğinde sanığın eyleminin meşru savunma sınırları içerisinde kaldığı anlaşıldığından sanık hakkında beraat kararı verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, Dairemizce verilen temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanmasına ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olması nedeniyle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının oy çokluğuyla yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

III. KARAR

1. Gerekçe bölümünde belirtilen nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İTİRAZININ oy çokluğuyla REDDİNE,

2. 5271 sayılı Kanun’un 308/3. maddesi uyarınca Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 29.04.2024 tarihli ve 2022/11913 Esas, 2024/2931 Karar sayılı temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dava dosyasının, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.12.2024 tarihinde karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

...’un sanık ...’ın oğlu olduğu, sanık ... ile maktul ...’in ise sanık ...’ın kardeşi oldukları, sanık ... ile sanık ... ve oğulları arasında ...’a ait olup ...’ın kullanımında bulunan villadan sanık ...’ın çıkmak istememesinden kaynaklı bir huzursuzluk olduğu,

Olay günü sanık ...’ın diğer oğlu olan ...’in, ...’a ‘‘sen benim villamdan çıkmıyorsun, büyük amcalarım boşu boşuna nöbet beklemesin ben geliyorum’’ şeklinde mesaj attığı, bunun üzerine ...’ın sanık ...’ı aradığı, aralarında geçen konuşmadan sonra ..., ... ve ...’in konuşmak üzere villaya gittikleri,

Olay yerine giderken sanık ...’ın yanına silah aldığı, olay yerinde ... ve ...’in olduğu taraflar arasında yaşanan karşılıklı tartışma sırasında ...’ın ...’i yere yatırdığı, bunun üzerine ...’ın ...’a doğru geldiği, maktul ... ile ... arasında fiili kavganın başladığı, birbirlerine yönelik hareketleri neticesinde yere düştükleri, yerde de altlı üstlü kavganın devam ettiği, bu esnada maktul ..., kendisine yönelik saldırı nedeniyle altta bulunduğu esnada üzerinde taşıdığı silahı çekerek ...’u silahla yaraladığı, ...’un maktul ...’in elindeki silahı almaya çalışırken silahın ateş aldığı ve ...’un kolundan da yaralandığı, daha sonra sanık ...’ın onlara doğru geldiği ve maktul ...’e doğru 2 el ateş ettiği maktulün yere düşmesi üzerine maktulün elinden silahı almaya çalıştığı, maktul ...’in göğüs ve uyluk bölgesine isabet eden iki ateşli silah mermi yaralanmasına bağlı kot ve omurga kırığı ile birlikte gelişen iç organ yaralanması ve iç kanama sonucu hayatını kaybettiği,

Olayda sanık ...’a yönelik maktul ...’in bir eylemi olmadığı, ...’un beyanından maktulün kullandığı silahın mermisinin bittiğinin anlaşıldığı, olay yeri inceleme raporunda ele geçirilen ve suçta kullanıldığı anlaşılan silahın şarjörsüz olduğunun belirtildiği de gözetildiğinde, sanık ...’ın olayın oluşuna göre; kendi oğlu ...’u yaralamasından dolayı maktul ...’i hayatını kaybetmesine neden olmayacak şekilde yaralama imkanı varken, hayati bölgesini hedef alarak maktulü karnından omurga kırığı olacak şekilde ateşli silahla yaralayarak ölümüne sebep olması karşısında,

Olayda meşru müdafa (yasal savunma) şartları oluşmaması nedeniyle, sanık hakkında azami tahrik altında nitelikli kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun eylemin meşru savunma sınırları içerisinde kaldığı ve beraat etmesi gerektiği yönündeki kararın onanmasına karar veren sayın çoğunluğun görüşüne katılmadığımız için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun itirazın reddine ilişkin görüşüne muhalifiz.