"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istekli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 29/09/2020 tarihli ve 2020/475 Esas 2020/996 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; 13/01/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçesinde; mirasbırakanları ...’ün 29.07.2008 tarihinde 2077 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki payını ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile gelini ... ...’e temlik ettiğini, ...’in ölümü ile dava konusu payın davalıya intikal ettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde; mirasbırakanın 1999 yılında kalça kemiğinin kırıldığını ve bakıma ihtiyaç duyduğunu, 2008 yılında ise felç geçirdiğini, bu nedenle ölünceye kadar bakma akdini yaptığını, hem mirasbırakanı ...’in, hem de kendisinin akdin gereği olarak mirasbırakana baktıklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın davacılardan mal kaçırmasını gerektirecek bir olgu ve sebebin varlığının kanıtlanamadığı, mirasbırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırma kastının bulunmadığı, temlikin bakım amacıyla yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Mirasbırakanın tek mal varlığı olan dava konusu taşınmazdaki payın devrindeki amacın oğlu ...’ten mal kaçırmak olduğunu, mirasbırakanın birlikte yaşadığı torununa mal bırakmak için bu temliki yaptığını, mirasbırakanın 2008 yılında ölünceye kadar bakma akdini yapmasını gerektirecek haklı bir durumun olmadığını, mirasbırakanın gençliğinden itibaren oğlu ... ile yaşadığını ve davalı torununun baskısı ile anılan temliki yaptığını, mirasbırakanın sağlık güvencesi olup, maaş ve kira gelirlerinin bulunduğunu, bir miktar pay devrederek de bakımını yaptırabileceğini, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, taşınmaz kıymetli olup, ivazlar arasında dengesizlik olduğunu, mirasbırakan ile oğlu ...’in arasının açık olup, temlikteki asıl amacın bakım değil, mal kaçırmak olduğunu, taşınmazın tamamının değeri üzerinden harç ve vekalet ücreti hesaplandığını, tenkis taleplerine ilişkin değerlendirme yapılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemişlerdir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 29/09/2020 tarihli ve 2020/475 Esas 2020/996 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın ölünceye kadar bakma akdi yaptığında 84 yaşında olduğu, 1998 yılında kalçasıının kırılması nedeniyle ameliyat olduğu, 2008 yılında felç geçirdiği ve tedavi gördüğü, 2011 yılında ikinci kez kalçasını kırdığı ve ameliyat olduğu, mirasbırakanın oğlu ...’un 1996 yılında vefatından sonra diğer oğlunun kendisi ile ilgilenmemesi sonucu, yaşadığı rahatsızlıklar ve yaşı nedeniyle uzun yıllar kendisinin yanında duran gelini ... ile ölünceye kadar bakma sözleşmesi yaptığı, ...’in sözleşmenin gereklerini yerine getirdiği, ...’in ölümü ile oğlu davalının muris ile ilgilendiği, davacı tarafça temlikin mal kaçırma amacıyla yapıldığı iddiasının ispat edilemediği, dava reddedildiğinden harç miktarının maktu olduğu, vekalet ücretinin doğru hesaplandığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Mirasbırakanın tek mal varlığı olan dava konusu taşınmazdaki payın devrindeki amacın oğlu ...’ten mal kaçırmak olduğunu, mirasbırakanın birlikte yaşadığı torununa mal bırakmak için bu temliki yaptığını, mirasbırakanın 2008 yılında ölünceye kadar bakma akdini yapmasını gerektirecek haklı bir durumun olmadığını, mirasbırakanın gençliğinden itibaren oğlu ... ile yaşadığını ve davalı torununun baskısı ile anılan temliki yaptığını, mirasbırakanın sağlık güvencesi olup, maaş ve kira gelirlerinin bulunduğunu, bir miktar pay devrederek de bakımını yaptırabileceğini, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, taşınmazın değeri fazla olup, ivazlar arasında dengesizlik olduğunu, mirasbırakan ile oğlu ...’in arasının açık olduğunu, temlikteki asıl amacın bakım değil, mal kaçırmak olduğunu, taşınmazın tamamının değeri üzerinden harç ve vekalet ücreti hesaplandığını, tenkis taleplerinin de bulunup, bu husus da değerlendirme yapılmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemişlerdir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ölünceye kadar bakma sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği gibi 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına Yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) nolu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, aşağıda yazılı 26,30-TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 13/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.