"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davaların reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava tenkis isteklerine ilişkindir.Dosya içeriğinden, asıl davada davalıya yapılan temlikin yolsuz tescil niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, birleştirilen davada dava konusu edilen taşınmazla ilgili asıl davada karar verildiğinden birleştirilen davanın konusuz kalması nedeni ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin verilen kararın Dairece “davalı ...’ın dava konusu devir işleminin gerçekleştirilmesi için 21.08.2013 tarihinde tapuya başvurduğu, 22.08.2013 tarihinde tapu harcını yatırdığı, söz konusu tarihler itibariyle vekil eden murisin sağ olup iradesine uygun olarak işlemlerin başlatıldığı, işlem sürecinde vekil eden murisin ölümü ile vekalet ilişkisi son bulmuşsa da bu hususun dava konusu işlemi geçersiz kılmadığı, yolsuz tescilden bahsedilemeyeceği açıktır.
Bilindiği ve HMK 190 ve TMK 6. maddelerinde düzenlendiği üzere, herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Eldeki asıl ve birleştirilen davaların niteliği gereği ispat yükünün davacıda olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Somut olayda, toplanan delillerle davacının iddialarını kanıtlayabildiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Hemen belirtilmelidir ki, davacının birleştirilen davada verilen kararın esasına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Gerekçeli kararın tereke temsilcisine 20.10.2020 tarihinde tebliğ edildiği, ancak tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği, karara karşı davacı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Asıl dava yönünden;
Bilindiği üzere, terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Nitekim, tereke temsilcisinin atanması ile tereke ortağının ya da ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçı veya mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer.
Tüm bu açıklamalar karşısında, davayı takip yetkisi sona eren davacılar vekilinin 30.10.2020 tarihli temyiz dilekçesinin REDDİNE,
Birleştirilen dava yönünden;
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Birleştirilen davada davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 49.50. TL fazla yatırılan peşin harcın temyiz eden davacı-birleştirilen davada davacıya geri verilmesine, 31.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.