"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSKİLİP ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : YARGILANMANIN İADESİ
Taraflar arasındaki yargılamanın iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın usulden reddine ilişkin kararın, yargılamanın iadesini isteyen davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Yargılamanın iadesini isteyen davacı vekili, İskilip Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/593 Esas sayılı dosyasında davacılar tarafından dava konusu 493 ada 40 parsel ve 38250 ada 11 parsel sayılı taşınmazların inanç sözleşmesi gereği davalı ... adına kayıtlı olduğunu, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istediklerini, davalının davayı kabul ettiğini, Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın kanun yoluna gidilmeden 01/10/2019 tarihinde kesinleştiğini, iptali istenilen tapunun davalı adına kayıtlı iken, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı biçimde, kanun hükümlerini dolanmak maksadıyla muvazaalı olarak 6100 sayılı HMK'nın 375/1-h hilafına hileli davranışlarla hükmen tescilinin sağlandığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazlar hakkında verilen hükmün iptaline, taşınmazların üçüncü kişilere devredilmesi halinde tescil işleminin iptali ile tapunun eski malik adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davada Konya mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, dava şartlarının her aşamada resen nazara alınacağını, yargılamanın iadesi sebeplerinin oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28/01/2021 tarihli ve 2019/593 E., 2021/36 K. sayılı kararıyla; davada Tarım ve Orman Bakanlığının taraf sıfatının bulunmadığı ve HMK’nın 376. maddesinde belirtilen şartları taşımadığı, dolayısıyla yargılamanın iadesi sebebinin bulunmadığı, esas yönünden ise dava konusu edilen yerlerin tarım arazisi vasfında olması ve belli bir dönümün altında kalacak şekilde bölünemeyeceği hususunun ise 5578 sayılı Kanun ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 2007/5 sayılı genelgesine göre ele alınacağı, dolayısıyla mahkeme kararına ya da satışa dayanarak tescil talep edildiğinde bu talebin Tapu Müdürlüğü tarafından değerlendirilebileceği, idari yoldan yapılabilecek bir işlem için dava açmakta hukuki yararın olmayacağı ve ayrıca eldeki davada aynı zamanda yargılamanın iadesi ile birlikte tapu iptal ve tescil talep edilmişse de bir mahkeme kararının başka bir mahkeme kararı ile ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 5403 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile idarenin toprağın korunması ile yükümlü tutulduğunu, bu itibarla da tarım arazisinin maliki yerine geçen idarece yargılamanın iadesi yoluna başvurulabileceğini, iptali istenilen hükmün tarafları arasındaki münasebet alacak-borç ilişkisi çerçevesinde değerlendirilse dahi iptali istenilen hükmün davalısının toprağın, korunması bakımından yapma, bölünmesinin önlenmesi, taksim edilmemesi, pay ve paydaş adedinin artırılmaması bakımından yapmama borcu altında bulunduğunu, idarenin hileli yöntemlerle aleyhine hüküm verilen davalı arazi malikinin yerine geçtiğini, HMK’nın 380. maddesine göre, inceleme sonunda, dayanılan yargılamanın iadesi sebebi sabit görülürse, yeniden yargılama sonucunda ortaya çıkacak duruma göre verilmiş olan kararın onanacağı veya kısmen yahut tamamen değiştirileceğinin düzenlendiğini, yargılamanın iadesi suretiyle hükmün iptali talebinin yerinde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 15/10/2021 tarihli ve 2021/1660 E., 2021/2017 K. sayılı kararıyla; yargılanmanın iadesi talebinde bulunan ...’nın iptalini istediği kararın taraflarından olmadığı gibi davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimseler arasında da yer almadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, 5403 sayılı Kanun kapsamında idarenin dava ehliyetinin bulunduğunu, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün genelgesine göre mahkeme kararlarının idareye sorulmadan icra edildiğini, HMK’nın 376. maddesinde yer alan hükmün gerekçesinin başkalarını zararlandırmak amacıyla alınan ilamların önüne geçmek olduğunu, kanunda bu kişilerin kim olduğunun örneklenmediğini, bu menfaatin her dava için özel olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yargılamanın iadesi istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. HMK’nın 375. maddesi uyarınca; Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.
Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.
3.2.2. HMK’nın 376. maddesi uyarınca; davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve kararın (V/3.2.) no.lu paragrafında açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre (III) ve (IV/3.) no.lu paragrafta gösterilen gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j bendi gereğince davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 09/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.