"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 18. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, dava konusu 235 ada 23 parsel sayılı taşınmazın ... Vakfından icareteynli taşınmazlardan olup, mutasarrıf ...’nın tasarrufunda iken ölümü üzerine kızı ...’a intikal ettiğini, Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1982/126E., 1983/121K. ve 09.06.1983 tarihli kararı ile ...’ın mirasçı bırakmadan ölümü üzerine terekesinin Hazineye devrine karar verildiğini, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 17. maddesi gereği taşınmazın aslı vakıf olduğundan, mülkiyetin vakfına dönmesi gerektiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile ... Vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20/03/2018 tarihli ve 2016/376 E., 2018/103 K., sayılı kararıyla; 2888 sayılı Yasa’nın yürürlük tarihi olan 24/09/1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı, Hazine adına tescil kaydının 1987 yılında yapıldığı, dava konusu taşınmazın aslının vakıf olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; vakfın nev’i ve muteberiyetinin araştırılmadığını, vakfiyesinin getirtilmediğini, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünden vakfın muteber bir vakıf olup olmadığı araştırılmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, davanın mahiyeti gereği aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 17/05/2019 tarihli ve 2018/1084 E., 2019/804 K. sayılı kararıyla; 5737 sayılı Yasa’nın 17. maddesinde aranan koşulların oluştuğu, gelen kayıtlardan dava konusu taşınmazın Ümmügülsüm Vakfına ait olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiş, karara karşı davalı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine 24/07/2019 tarihli ek karar ile dava değeri yönünden hükmün kesin olduğu gerekçesiyle davalının temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili, ... Vakfı’nın muteber bir vakıf olup olmadığının Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünden sorulmadığını, bu haliyle eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, davanın mahiyeti gereği harca ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.
3. Bozma Kararı
Dairemizin 10/12/2020 tarihli ve 2019/3782 E., 2020/6641 K. sayılı ilamıyla, “Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 362/1-a maddesine göre 2019 yılı itibariyle dava değeri 58.800-TL'den az olması nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine karar verildiği, oysa yargılama sırasında dava konusu taşınmazın başında keşif yapılmadığı, bilirkişi raporu alınmadığı ve değeri belirlenmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından dava konusu taşınmaz başında keşif yapılarak Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca dava değerinin belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken dava dilekçesinde gösterilen değer esas alınarak temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi hatalıdır.” gerekçesiyle bozulmuştur.
4. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 2021/134E., 2018/1249 K. ve 22.09.2021 tarihli kararıyla, dava konusu taşınmazın değeri tespit edilip, harç ikmal edildikten sonra yapılan inceleme sonucunda, kadastro tespitinde vakıftan icareli tasarruf göz ardı edilerek Musa oğlu Reşit adına tespit yapıldığı, taşınmazın daha sonra ... adına tescil edildiği, bu kişinin de mirasçı bırakmadan ölmesi nedeni ile Hazineye intikal ettiği, icareteynli taşınmazdan tasarruf edenlerin veya maliklerinin mirasçı bırakmadan ölmeleri halinde taşınmazın vakıf adına tescil edileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
5. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesinin Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili, aşamadaki beyanlarını tekrarla, vakfın nev’i ve muteberiyeti ile vakfiyesinin araştırılmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, davanın mahiyeti gereği aleyhe vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedildiğini belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.
7. Gerekçe
7.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 5737 sayılı Yasa’nın 17.maddesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
7.2. İlgili Hukuk
7.2.1. 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesi “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk ve mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.”
7.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 588. maddesi; “Sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimsenin malvarlığı veya ona düşen miras payı on yıl resmen yönetilirse ya da malvarlığı böyle yönetilenin yüz yaşını dolduracağı süre geçerse, Hazinenin istemi üzerine o kimsenin gaipliğine karar verilir.
Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli ilan süresinde hiçbir hak sahibi ortaya çıkmazsa, aksine hüküm bulunmadıkça, gaibin mirası Devlete geçer. Devlet, gaibe veya üstün hak sahiplerine karşı, aynen gaibin mirasını teslim alanlar gibi geri vermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir.
7.2.3. 22/09/1983 tarihli 2888 sayılı Yasa’nın 2. maddesiyle değiştirilen 2762 sayılı Yasa’nın 29. maddesinde, Medeni Kanun’un 501. maddesindeki Hazinenin mirasçı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmak suretiyle "mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu Yasanın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipde bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunan taşınmazlar ayrık bırakılmış tapuda intikal işlemleri yapılmamış olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği" kuralı getirilmiştir. Bu nedenle, 2888 sayılı Yasa’nın yürürlük tarihi 24/9/1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı sonucuna ulaşılmalıdır.
Öte yandan, daha önce Hazine üzerine oluşan tapu kayıtlarının iptal edilememesi için de; taşınmazın önce mutasarrıfına geçip özel mülk haline gelmesi, mal sahibinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve 2888 sayılı Yasa’nın yürürlüğünden önce tapuda Hazine üzerine yazılması gibi üç koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir. Vakıflar Yasası’nın tasfiye hükümlerinin işlemesinden önce vakıf malın kuru mülkiyetinin mutasarrıfa geçtiğinden, mutasarrıfın tam malik sıfatını kazandığından söz edilemez. Anılan Yasa’nın 29. maddesinde açıklanan koşullar gerçekleşmeden, mirasçı bırakmaksızın ölen kişi malik olamayacağı gibi tasarruf hakkı dahi sona ereceğinden taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçtiği ileri sürülemez. Aynı şekilde mutasarrıfı kaçak ve yitik kişi durumuna düşen taşınmazların mülkiyetinin de metruken vakfına dönmesi asıl olup hiçbir surette Hazineye geçmesine yasal olanak yoktur.
7.3. Değerlendirme
Kararın (V/3.) numaralı paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak Bölge Adliye Mahkemesince (V/4.) paragrafta gösterilen gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 15/02/2022 gününde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.