"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Mahkemece asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ilişkin olarak verilen karar, asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili tarafından süresinde duruşma istekli ve bir kısım davalılar (..., ..... mirasçıları ve .....) vekili, birleştirilen davada davalı Tapu Müdürlüğü vekili, tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 15.11.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davacı Hazine vekili Avukat..... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalılar ... v.d. vekili gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı Tapu Müdürlüğü, 1032 parsel sayılı taşınmazın tapuda ... adına kayıtlı iken mirasçısı Bilal adına intikal ettirildiğini, Bilal tarafından da taşınmazın vekil Kazım aracılığı ile davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiğini, intikalin ve temlikin sahte evraklar ile yapıldığını ileri sürerek, davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın eski kayıt maliki ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
2. Birleştirilen davalarda davacılar (... mirasçıları), 1032 parsel sayılı taşınmazın sahte mirasçılık belgesi ve vekaletname ile davalılara temlik edildiğini, davalılar adına oluşan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davalarda davalı ..., iyi niyetle taşınmazı satın aldığını bildirip, davanın reddini savunmuş, birleştirilen davada davalı Tapu Müdürlüğü, idareye husumet yöneltilemeyeceğini belirterek birleştirilen davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davaya cevap vermemişler, aşamada dava konusu taşınmazları iyiniyetli iktisap ettiklerini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairece, “...Davacı Tapu Sicil Müdürlüğü, Türk Medeni Kanunun 1007 maddesine dayanarak eldeki davayı açmıştır. Hernekadar tapu iptal ve tescil isteme hakkı kayıt maliki veya onun mirasçılarına ait ise de, Hazinenin Türk Medeni Kanunun 1007 maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan sorumlu olduğu, eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu kuşkusuzdur. Davacı Hazine, tapu iptal ve tapu maliki adına tescil isteğinde bulunmuştur. Bu durumda, davanın asıl kayıt maliki olan Nurettin'in mirasçılarına ihbar edilmesi, onların dava açması için mehil verilmesi, dava açılması halinde eldeki davayla birleştirilmesi ve birlikte yürütülmesi gereklidir. Hâl böyle olunca, yukarıda anılan hususların yerine getirilmesi, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.’’ gerekçesi ile Mahkeme kararı bozulmuştur.
3.Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece, ... mirasçıları tarafından açılan davaların eldeki dava ile birleştirilmesine ve iddianın sabit olduğu gerekçesi ile asıl ve birleştirilen 2012/134 Esas sayılı davanın kabulüne, birleştirilen 2010/88 Esas sayılı dosyada davalı Tapu Müdürlüğüne yönelik davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı Tapu Müdürlüğü ile asıl ve birleştirilen davalarda bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
5. İkinci Bozma Kararı
Dairece, “...27.12.1939 tarih, 11/60 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Nurettin Alaboz üzerindeki sicil kaydını kendi adına intikal ettiren davalı ... ’un ilk el, ondan edinen davalı ...’in ve ..... tarafından taşınmazın bir kısım payının devredilerek taşınmazda kat irtifakı tesisinden sonra, dava dışı ......’ten bağımsız bölüm satın alan davalılar ...,...,...’in ise ikinci el durumunda bulunduğu, ilk el adına oluşan kaydın yolsuz tescil niteliğini taşıdığından TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, ancak, ondan, sicilin aleniliği ve güvenirliği prensibine istinaden edinen ...... ile diğer davalılar ..... ve ......’in ikinci el konumunda bulunduğu için koşullarının gerçekleşmesi halinde aynı Yasanın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanacağı açıktır.
... Somut olayda; davalılardan .... ve .....’in ikici el konumunda oldukları gözetildiğinde iktisaplarının iyiniyetli olup olmadığı, başka bir ifade ile Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacaklarının belirlenmesi gerektiğinde kuşku yoktur. Ne var ki, mahkemece bu konuda yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Hâl böyle olunca; davalıların iktisabının iyiniyetli olup olmadığının ve Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacaklarının yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda tarafların tüm delilleri eksiksiz toplanarak açıklığa kavuşturulması, hükme yeterli araştırma ve inceleme yapılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözardı edilerek karar verilmiş olması isabetsizdir. Öte yandan, kat irtifakı tesisi yoluyla oluşan bağımsız bölümler üzerinden hüküm kurulması gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde dava konusu taşınmazlardaki bağımsız bölüm numaraları gösterilmeden iptal-tescile karar verilmesi de doğru değildir.’’ gerekçesi ile Mahkeme kararı bozulmuştur.
6.Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemece, dava dışı ilk el ...'ın iyiniyetli olmadığı, satışı gerçekleştiren vekil ...’un da ceza yargılamasında mahkumiyetine karar verildiği, taşınmazı ...'dan satın alan davalı ...'ın kazanımının da korunamayacağı, diğer davalıların taşınmazın üzerinde sahte işlemler ile satıldığına ilişkin şerh bulunmasına rağmen taşınmazı satın aldıkları, tapu sicilinin aleniliği ve bilinmediğinin ileri sürülemeyeceği gözetildiğinde diğer davalıların iyiniyetli kabul edilemeyecekleri gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili, bir kısım davalılar (...,..... Mirasçıları ve .....) vekili ve birleştirilen davada davalı Tapu Müdürlüğü vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
8.1. Davalılar..... mirasçıları,.... ve ..... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu bağımsız bölümlerin dava dışı yükleniciden satın alındığını, davalıların iyiniyetli olduğunu, davalıların kötüniyetli hareket ettiklerine dair bir delil bulunmadığını, Tapu Müdürlüğü tarafından açılan davanın reddedildiğini, Mahkemenin gerekçesinde belirtilen sahteciliğe ilişkin şerhin bu davaya ilişkin olduğu ve taşınmazın anılan dava reddedildikten sonra davalı ... tarafından temlik edildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
8.2. Asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme ile ve bozma gerekleri yerine getirilmeden karar verildiğini, gerekçeli kararda hangi olgulara dayanılarak davalı ...’ın kötüniyetli kabul edildiğinin açıklanmadığını, davalının ilk el konumunda olan Bilal Abanoz’dan taşınmazı temlik almasının davalıyı kötüniyetli kabul etmek içim yeterli olmayacağını, bu durumda Dairenin de bozma kararında bu hususun araştırılması yönünden karar vermesine gerek kalmayacağını, ortada resmi olarak düzenlenmiş bir mirasçılık belgesi olduğunu, sahte bir evrak bulunmadığını, davalının ceza yargılamasında sanık olmadığını, kötüniyetli olduğuna dair hiçbir olgu veya delil bulunmadığını, davacı Tapu Müdürlüğünün eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, vekalet ücretinin fahiş hesaplandığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
8.3. Asıl davada davacı birleştirilen davada davalı Tapu Müdürlüğü vekili temyiz dilekçesinde özetle; birleştirilen Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/88 Esas sayılı dosyasında davanın davalı Tapu Müdürlüğü açısından husumetten reddi ve lehlerine vekalet ücretine takdir edilmesi gerekirken anılan dosya yönünden davalı Tapu Müdürlüğü bakımından hüküm kurulmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen davalar, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
9.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
9.2.2. TMK’nın 1023 üncü maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/1. maddesinde; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024/2 nci maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024/3 üncü maddesinde; “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
9.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır.
9.3. Değerlendirme
9.3.1. Dairenin (IV./5.) no.lu paragrafta açıklanan ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak ve (IV./6.) no.lu paragrafta yer verilen şekilde karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bir kısım davalıların temyiz itirazları yerinde değildir.
9.3.2. Asıl davada davacı, birleştirilen Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/88 Esas sayılı dosyasında davalı Tapu Müdürlüğü’nün temyiz itirazına gelince;
Somut olayda, Mahkemenin 26/05/2021 tarihli, 2021/332 Esas 2021/148 Karar sayılı kararında birleştirilen Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/88 Esas sayılı dosyasında davalı Tapu Müdürlüğü yönünden HMK’nın 297/2. maddesine aykırı olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmakta olup, Mahkemenin 20/10/2015 tarihli, 2010/462 Esas 2015/457 Karar sayılı kararında birleştirilen Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/88 Esas sayılı dosyasında davalı Tapu Müdürlüğü’nün dava konusu taşınmazda malik olmaması nedeniyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verildiği ve anılan kararın asıl davada davacı Tapu Müdürlüğü ile asıl ve birleştirilen davalarda bir kısım davalılar tarafından temyiz edildiği, birleştirilen Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/88 Esas sayılı dosyasında davacı olan ... mirasçıları tarafından temyiz edilmediği gözetildiğinde Mahkemenin 20/10/2015 tarihli kararı ile verilen husumetten ret kararının davalı Tapu Müdürlüğü lehine kazanılmış hak oluşturacağı açıktır.
Hal böyle olunca, birleştirilen Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/88 Esas sayılı dosyasında davalı Tapu Müdürlüğü yönünden davanın husumet yokluğundan usulden reddine ve anılan davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmektedir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bir kısım asıl ve birleştirilen davalarda davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2- Asıl davada davacı birleştirilen Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/88 Esas sayılı dosyasında davalı Tapu Müdürlüğü’nün temyiz itirazının kabulü ile; Bakırköy 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/05/2021 tarihli, 2021/332 Esas 2021/148 Karar sayılı kararın 1. fıkrasındaki “1-Asıl dava ile birleşen Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/88 Esas sayılı dava dosyası yönünden, davanın kabulü ile,” cümlesi hükümden çıkarılarak yerine “1-Asıl ve Birleştirilen Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/88 Esas sayılı dava dosyası yönünden davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine” cümlesinin yazılmasına, 1. fıkraya b bendi eklenerek “b) Birleştirilen Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/88 Esas sayılı dava dosyasında davalı Tapu Müdürlüğü yönünden davanın husumetten reddine” cümlesinin yazılmasına,
hükmün 4. fıkrasının e bendindeki “davacı Hazine” ibaresinin e bendinden çıkarılmasına ve hükmün 4. fıkrasına f bendi eklenerek “f) Birleştirilen Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/88 Esas sayılı dosyasında davalı Tapu Müdürlüğü yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin Birleştirilen Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/88 Esas sayılı dava dosyasında davacılardan alınarak davalı Tapu Müdürlüğüne verilmesine,” cümlesinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden asıl davada davacı birleştirilen davada davalı Tapu Müdürlüğü vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/11/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
-MUHALEFET ŞERHİ-
Dava, yolsuz tescil hukuki sebebine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık; son maliklerin iyi niyetli olup olmadığı noktasındadır.
Taşınmaz, davacının elinden çıktıktan sonra dört defa el değiştirmiş, son malikler ise taşınmaz üzerindeki ihtiyati tedbir kaldırıldıktan sonra taşınmazı edinmişlerdir.
Bir taşınmazın üzerinde tedbir bulunması veya davalı olduğu yönünde şerh bulunması şüphesiz alıcının iyi niyetli olmadığı yönünde karine oluşturabilir ancak ne var ki somut olayda davanın reddi üzerine tedbirin kaldırılması taşınmazın probslemlerinin çözüldüğü yönünde bir kanaat oluşturacaktır. Aksi halde konulan tedbirler kaldırıldıktan sonra dahi alıcı hiçbir şekilde iyi niyetli kabul edilemeyecek bu da taşınmazların alım satımı bakımından ciddi sonuçlar doğuracaktır. Hal böyle olunca son malik olan davalıların kötü niyetli olduklarına dair dosya kapsamıyla başkaca delil de bulunmadığına göre, son malikler hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun düzelterek onama görüşüne katılmıyorum.