Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10430 E. 2022/2384 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : MÜDAHALENİN MEN'İ - TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki müdahelenin men’i ve tapu iptali ile tescili istemli dava sonunda Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 23.09.2021 tarihli 2021/1012 Esas ve 2021/1166 Karar sayılı ilam yasal süre içerisinde birleştirilen davada davacı ... mirasçısı ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı ...; 8 parsel sayılı taşınmazdaki 9 numaralı taşınmazı satın aldığını, eski malik olan davalıların tahliye ihtarnamesine rağmen taşınmazı boşaltmadıklarını ileri sürerek, davalıların haksız müdahalesinin önlenmesi ile taşınmazın boş olarak teslimine karar verilmesini istemiş, birleştirilen dava yönünden ise, kendisinin taşınmazı davacı ...’ten satın almadığını, davacının muhatabının satış işlemini vekil olarak yapan oğlu olduğunu, davacının iradesinin fesada uğratılmadığını belirterek, birleştirilen davanın reddini savunmuştur.

II. CEVAP

Asıl davada davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı ...; dava konusu 8 parsel sayılı taşınmazdaki 2387/4608 payı üzerine üç katlı bina yaptığını ve kullandığını, kredi kullanabilmesi ve taşınmaza ipotek tesis ettirebilmesi için oğlu ...’ı vekil tayin ettiğini ancak oğlunun taşınmazı davalı ...’a temlik ettiğini, onun da kısa süre sonra taşınmazı kardeşi ...’a temlik ettiğini, bu durumu asıl dava ile öğrendiğini, 73 yaşında olduğunu ve söylenenlere inandığını, vekaletnamenin gerçek iradesini yansıtmadığını, vekaletname için doktor raporu alınmadığını, satış yetkisi vermediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü ile mirasçıları davaya devam etmişlerdir.

Birleştirilen davada davalı ..., davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, asıl davanın açılmamış sayılmasına, birleştirilen davanın ise ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen davada davacı ... mirasçıları ... ve ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

2.1. Birleştirilen davada davacı mirasçısı ... istinaf dilekçesinde özetle, 2007 yılında ekonomik olarak kriz içerisinde olduğunu, bankalardan kredi çekemediğini, dava dışı ... isimli kişinin kendisine davalı ...'dan borç bulması konusunda yardımcı olacağını söylediğini, karşılığında da tapu istediklerini, ...'ın vekaletnameyi al satışı yapar ve parayı alırız dediğini, annesi ve ablasını kendisine yardımcı olmaları konusunda ikna ettiğini ve kendisini vekil tayin ettirdiğini, kendisine temlikler nedeniyle bir ödeme yapılmadığını, kendisinin oyalandığını ve taşınmazın ...'ın kardeşine devredildiğini, dolandırıldığını, ayrıca kendisinden ve annesinden açık senet alındığını ve karşılığında ...'a 10.000 TL ödeme yapıldığını, 35.000 TL borç almak üzere anlaştıklarını ancak ne ...'a verilen 10.000 TL'yi ne de kalan 25.000 TL'yi alamadığını, taşınmazı geri vermek için de 150.000 TL istediklerini ileri sürerek, birleştirilen dava yönünden ret kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2.2. Birleştirilen davada davacı mirasçısı ... istinaf dilekçesinde özetle, taşınmazın bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, 1968 yılında yapıldığını, taşınmazdaki ahşap yapının ... ... tarafından yapıldığını ve mevcut yeni bina yapılırken yıkıldığını, yeni binayı ... ...'ın yaptığını ancak tescil edilmediğini, taşınmazın pay dağılımının ...'in mirasçılarına intikal şeklinde yapılmadığı için tüm işlemlerin en başından itibaren batıl olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen iradesinin yanıltılmış olduğu ve işlemin yapıldığında 73 yaşında olduğuna ilişkin beyanların fiili ehliyet iddialarını da içerdiğini, mahkemenin davacı ...'in müteveffanın dava dilekçesini dar yorumlayarak gereken araştırmayı yapmadığını, tanık ...'in ...'in resmi işlemlerin yapıldığı tarihte yaşlılık hastalığı olduğu ve kandırılmaya müsait olduğunu belirttiğini, tanık ... de aynı şekilde beyanda bulunduğunu ve oğluna kredi çekmek için vekalet verdiğini beyan ettiğini, tanık ... da yaşanan olayları anlattığını, dinlenen tüm tanıkların davalıların faiz ile para verdiğini ve borç para karşılığında taşınmazın kendilerine verildiğini belirttiklerini, tefecilik eylemlerinin Ağır Ceza Mahkemesi dosyası ile de sabit olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 23.09.2021 tarihli 2021/1012 Esas ve 2021/1166 Karar sayılı ilamı ile vekil ...'ın vekaleti müteveffa davacıdan hile ve hatasından yararlanmak suretiyle aldığına dair dosyada bulgu olmadığı gibi, davacı ...'ın süresinden sonra sunduğu istinaf dilekçesinde dahi '' annem ve ablama iş kuracağım konusunda bana yardımcı olmalarını söyledim, kendilerinin de maddi gücü olmadığı için bu teklifi kabul ederek vekaletname verdiler '' şeklinde beyanda bulunduğu, uyuşmazlık konusu işlemin resmi memur huzurunda yapıldığı, davalıların davacıya karşı dolandırıcılık suçunu işlediği iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda da davalıların beraat ettikleri, buna göre; müteveffa davacının irade sakatlığı koşulları oluştuğu iddiasıyla açtığı davasının ispatlanamadığı anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesince birleştirilen davanın reddine dair karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle birleştirilen davada davacı mirasçısı ... vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine, davalı mirasçısı ...’ın istinaf başvurusunun ise süreden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen davada davacı ... temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Birleştirilen davada davacı mirasçısı ... temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesini tekrarla Bölge Adliye Mahkemesinin süresinde sunulmadığı gerekçesi ile istinaf talebini ve dilekçesini reddettiği ...'ın istinaf dilekçesindeki beyanlarını ret gerekçesine dayanak yapmasının usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl dava müdahalenin men’i, birleştirilen dava ise vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506 ncı maddesinde maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.

3.2.2. Öte yandan, vekaletnamenin hile ile alındığı iddiası, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını da içermektedir.

3.2.3. TMK’nin 1023 üncü maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/1. maddesinde; “ Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024/3. maddesinde; “ Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, birleştirilen davada davacı ...’in Bartın 1. Noterliğinin 17.12.2007 tarihli ve 17493 yevmiye numaralı vekaletname ile sahibi olduğu Bartın'da bulunan taşınmazlarındaki paylarını satma, satış vaadi sözleşmesi yapma yetkilerini de içerir şekilde oğlu ...'ı vekil tayin ettiği, anılan vekaletname uyarınca 26.12.2007 tarihinde ...’ın 174 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki ...'e ait 2387/4608 payını birleştirilen davada davalı ...’a temlik ettiği, ...’ın kendi adına kayıtlı 137/1024 payı ile kardeşi ...’a ait olan 137/1024 payı 14.01.2008 tarihinde davalı ...’a temlik ettiği, ...’ın da 07.02.2008 tarihinde elinde bulunan toplam 905/1152 payın 35/384 payını ...’e devrettiği, Bartın 1. Noterliğinin 06.02.2008 tarihli ve 1647 yevmiye numaralı vekaletnamenin "muris annesinden kendisine intikal edecek 8 parseldeki taşınmazın beyanlar hanesindeki evin adına tescil ettirilmesi vs ile evin adına intikalinden sonra malik olduğu pay ile beyanlar hanesindeki evin hisseli hissesiz satışı, satış vaadi sözleşmesi yapılması vs ile taşınmaz alımı" yetkilerini de içerdiği, bu vekaletname ile ...’ın 08.02.2008 tarihinde taşınmazın beyanlar hanesinde ...’e ait olduğu belirtilen evi ve ... adına kayıtlı olan 35/384 payı ...'a temlik ettiği, ...’ın da 12.02.2008 tarihinde adına kayıtlı olan 905/1152 payı ve beyanlar hanesinde belirtilen evi kardeşi asıl davada davacı birleştirilen davada davalı ...’a satış suretiyle devrettiği, eldeki asıl davanın ... tarafından elatmanın önlenmesi talepli olarak ... ve onun oğlu ...’a karşı açıldığı, birleştirilen davanın ise ... tarafından tapu iptali ve tescili talepli olarak ... ve ...'a karşı açıldığı, aşamada 09.08.2015 tarihinde ...’in ölümü ile mirasçı olarak çocukları ... ve ...’ın kaldıkları, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/148 Esas ve 2012/53 Karar sayılı kararında “İddianamede ... ve ...’a yönelik dolandırıcılık suçlamasıyla sanıklar ..., ... ..., ... ..., ... ...’nun cezalandırılması istenmişse de somut olayda dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının bulunmadığı, müştekiler ... ve ...’a yönelik eylemin sanıklar ..., ...,... tarafından yürütülen tefecilik suçunun içerisinde değerlendirilmesi gerektiği” belirtilerek ... ve ... hakkında dolancılık suçundan beraâtlarine, tefecilik suçundan mahkumiyetlerine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 08.01.2014 tarihli, 2013/15890 Esas ve 2014/21 Karar sayılı kararı ile tefecilik suçu yönünden ... ve ...’ın diğer temyiz itirazlarının reddine, kararın “birden çok kişiye faizle borç verdiğinin kabul edilmesi karşısında, tefecilik suçunun mağdurunun vergi gelirinden mahrum kalan hazine olduğu da gözetilerek, sanıklar hakkında TCK’nın 43.maddesinin uygulanmaması” nedeniyle bozulmasına karar verildiği, bozma kararı sonrasında dosyanın 10.03.2014 tarihinde Bartın Ağır Ceza Mahkemesine devredildiği, Bartın Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/43 Esas sayılı dosyasında ... yönünden davanın tefrik edilerek ... yönünden tefecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulduğu ve bu hükmün Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 11.10.2021 tarihli, 2020/9093 Esas ve 2021/ 15342 Karar sayılı kararı ile onandığı, ... yönünden tefrik edilen davanın Bartın Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/64 Esas numarasına kaydedilerek 31.12.2020 tarihinde davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verildiği, bu hükmünde Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 31.05.2022 tarihli, 2021/22948 Esas ve 2022/8222 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği, her iki kararında bu şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.

3.3.2. Hemen belirtilmelidir ki, mirasbırakan ...’in terekesinin iştirak mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, mirasçılardan birinin temyizinin diğer mirasçılarına da sirayet edeceğinde kuşku bulunmamaktadır.

3.3.3. Somut olayda, birleştirilen davada davacı ...’in vekaletnamenin hile ile alındığı iddiasının (3.2.2.) paragrafta da belirtildiği üzere vekalet görevinin kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, birleştirilen davanın davalılarının dolandırıcılık suçundan beraatlarına karar verilmişse de, tefecilik suçundan davalı ...’ın mahkûmiyetine, davalı ... yönünden ise zamanaşımı nedeniyle davanın düşmesine karar verildiği, davaya konu taşınmazların ...’ın borcu için davalılara verildiği, ...’in davalılara herhangi bir borcu bulunmadığı hususu ceza dosyası ve eldeki dosya kapsamı ile sabit bulunmaktadır.

3.3.4. Hal böyle olunca, davacı ...’in vekilin borcu için taşınmazının davalılara temlik edilmesi yönünde bir iradesinin bulunmadığı, vekil tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

VI. SONUÇ:

Davacı vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bartın 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.03.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.