"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TARİHİ : 22.11.1990
KARAR : Kabul
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda 4 parsel sayılı taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu diğer taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı dahili davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakanı ...’in adına kayıtlı 20 parça taşınmazını 21/06/1963 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı oğluna temlik ettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir, yargılama sırasında ölümü ile mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, taraflar arasında aynı konuda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/84 Esas sayılı dosyasının derdest olduğunu, mirasbırakanın dava konusu parseller dışında bir çok taşınmazının bulunduğunu, ayrıca mirasbırakanın dava konusu taşınmazlardan daha kıymetli bir taşınmazını davacıya devrettiğini, mirasbırakanı uzun yıllardan beri bakıp gözettiğini, davanın haksız ve yersiz olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında ölümü ile mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
III. MAHKEME KARARI
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.02.2013 tarihli ve 1990/488 Esas, 2013/52 Karar sayılı kararıyla; temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı ve makul sınırda kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 13.11.2013 tarihli ve 2013/12206 Esas, 2013/15840 Karar sayılı kararıyla; “...Somut olayda hükme yeterli araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Hâl böyle olunca, öncelikle murisin mirasçılık belgesinin temin edilmesi, yukarıdaki ilkeler uyarınca araştırma yapılması, daha önce açıldığı bildirilen tenkis dava dosyasının getirtilerek değerlendirilmesi, yerinde keşif yapılarak çekişme konusu taşınmazların, davacıya verildiği bildirilen taşınmazların ve temlik dışı taşınmazların ölünceye kadar bakım sözleşmesi tarihine göre değerlerinin belirlenmesi ve bu belirlenecek değerlere göre oranlama yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçeleriyle karar bozulmuştur.
B. Karar Düzeltme
Dahili davalılar vekilinin karar düzeltme talebi, Dairece 02.10.2014 tarihinde reddedilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.03.2019 tarihli ve 2014/369 Esas, 2019/71 Karar sayılı kararı ile 4 parsel sayılı taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu diğer taşınmazlar yönünden, mirasbırakanın yaptığı temliklerin makul sınırlar içinde kalmadığı ve mirasçıdan mal kaçırma amacı taşıdığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davalılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Dahili davalılar ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,ölünceye kadar bakım sözleşmesindeki tapu kayıtları ile davacı tarafın belirttiği kayıtların hangi parsellere revizyon gördüğünün belirlenmediğini, taraflar arasındaki tenkis dosyasının değerlendirilmediğini, murisin mal kaçırma kastı olmayıp, en kıymetli taşınmazlarını davacıya verdiğini,mirasbırakanın geriye on adetten fazla taşınmazı kaldığını,temlik tarihinden sonra 22 yıl daha yaşadığını ve hiç bir şekilde pişmanlık duymadığını, kendi ailesini ve bekâr kız kardeşini de düşünerek, davalı ...’in üç çocuğunun sağır ve dilsiz olması, bunların hayata hazırlanmasının külfetini gördüğü için bu akdi yaptığını, 25 adet taşınmaz için başladığı akitte bir kısım taşınmazın temlikinden vazgeçtiğini, bozma ilamına uygun şekilde bilirkişi raporu alınmadığını, davacıya mirasbırakandan geçen taşınmazların tam olarak belirlenmediğini,davacı adına tespit ve tescil edilen 576 parselin değerlendirmede dikkate alınmadığını, bilirkişilerce davalıya devredilen taşınmazların değerlerinin yüksek hesaplandığını, 29 parsel (yenileme ile 126 ada 26 nolu parsel ) sayılı taşınmazın ölünceye kadar bakma sözleşmesine konu olmadığı halde, bu taşınmaz yönünden de kabul kararı verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ölünceye kadar bakım akdinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614).
Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
2.HMK’nın 297/2. maddesi ise “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmünü içermektedir. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1319 doğumlu mirasbırakan ...’in 3.2.1984 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak davacı kızı ... ile davalı oğlu ...’nin kaldığı, ...’nın da yargılama sırasında 22.11.2016 tarihinde ölümü üzerine mirasçı olarak çocukları .......’in kaldığı,mirasçılar tarafından davaya devam edildiği, davalı ...’nin de yargılama sırasında 27.06.2007 tarihinde ölümü üzerine mirasçı olarak geriye çocukları ..., ..., ..., ...,Satı ve ...’nin kaldığı, mirasçıların davaya dahil edildiği, tapuya kayıtlı 25 adet taşınmazın 21.6.1963 tarihinde ölünceye kadar bakım akdi ile muris tarafından oğlu ...'ye temlik edildiği, bu taşınmazlardan 5'inin temlikinden vazgeçildiğinin sözleşmeye şerh düşüldüğü, dava konusu edilen 14 adet taşınmazın 1984-1985 yıllarında yapılan kadastro tespitleri sırasında tapu kaydına istinaden, ... köyü 29 parsel (yenileme ile 126 ada 29 parsel) sayılı taşınmazın ise senetsizden ... adına tescil edildiği, geri çevrilme ile getirtilen kayıt ve belgelerden, ölünceye kadar bakım akdi kapsamında temlik edilen dava konusu taşınmazların 436 (yenileme ile 132 ada 51 parsel), 183 (yenileme ile 105 ada 41 parsel), 3 (yenileme ile 101 ada 91, 147 (yenileme ile 107 ada 7 parsel), 183 (yenileme ile 105 ada 41 parsel), 204 (yenileme ile 105 ada 47 parsel), 208 (yenileme ile 105 ada 40 parsel), 225 (yenileme ile 108 ada 20 parsel ), 279 (yenileme ile 118 ada 35 parsel), 361 (yenileme ile 125 ada 47 parsel), 376 (yenileme ile 132 ada 13 parsel), 378 (yenileme ile 132 ada 16 parsel), 455 (yenileme ile 125 ada 1 parsel), 471 (yenileme ile 125 ada 39 parsel),626 (yenileme ile 108 ada 4 parsel) sayılı taşınmazlara revizyon gördüğü anlaşılmaktadır.
2. Hemen belirtilmelidir ki dava konusu 101 ada 91, 107 ada 7, 105 ada 40, 41ve 47, 108 ada 20, 118 ada 35, 132 ada 13, 16 ve 51, 125 ada 1, 39 ve 47 parsel sayılı taşınmazların ölünceye kadar bakım akdi kapsamında bulunan taşınmazlar olduğu, mirasbırakan tarafından ölünceye kadar bakım akdi ile yapılan temliklerde makul sınırın aşıldığı, temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı saptanarak anılan bu parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.Dahili davalıların bu yöne ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Ancak, dava konusu taşınmazlarda davalı ... adına kayıtlı payların, kök muris ...’in veraset ilamındaki davacıların payları oranında iptaliyle davacılar adına tesciline, kalan payın davalı ... üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, davalı ... adına olan tapu kaydının tamamının iptaline karar verilerek, davalı ... yönünden yeniden tescil hükmü kurulması doğru değildir.
3. Dahili davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince; dava konusu ... köyü 29 parsel (yenileme ile 126 ada 26 parsel) sayılı taşınmazın, 20 yılı aşkın zamandır çekişmesiz aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufunda olması nedeniyle senetsizden davalı ... adına tespit ve tescil edildiği, anılan taşınmazın mirasbırakan tarafından ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazlar arasında olmadığı anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca dava konusu 29 (yenileme ile 126 ada 26 parsel) sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Dahili davalılar ... ve ... vekilinin değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.