"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TRAFİK TESCİL KAYDININ İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen trafik tescil kaydının iptali ve tescili davası sonunda, Yerel Mahkemece dava konusu aracın mülkiyetinin miras payları oranında davacılara ait olduğunun tespitine ilişkin olarak verilen karar, asıl ve birleştirilen davada davalılar tarafından duruşma istekli ve asıl ve birleştirilen davada katılma yoluyla davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25/01/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davacılar vekili Avukat Deniz Yediyurt geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacılar, ortak mirasbırakan babaları ...’un Kadıköy-Ümraniye hattında çalışan 34 M 1741 plakalı dolmuş hattını davalılara satış suretiyle devrettiğini, devir işleminin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla, muvazaalı olarak gerçekleştirildiğini ileri sürerek davalılar adına kayıtlı dolmuş hattının trafik tescil kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişler, davacılardan ... temyiz aşamasında verdiği 06.04.2021 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalılar, mirasbırakan tarafından yalnızca aracın plakasının satıldığını, plakanın o günkü rayiç bedelini mirasbırakana ödediklerini, olayda muris muvazaasının uygulanmayacağını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 21.06.2016 tarihli ve 2015/125 E., 2016/279 K. sayılı kararıyla, minibüsün mirasbırakan tarafından senetle satın alındığı, senet bedellerini davalı ...'nin minübüste çalışarak ödediği, mirasbırakanın temlikinde mal kaçırma amacının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 04.03.2020 tarihli ve 2016/16543 E., 2020/1513 K. sayılı kararıyla; “…Bilindiği üzere, 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların mirasbırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur. İçtihadı birleştirme kararları kapsamları ile sınırlı gerekçeleri ile yol gösterici ve sonuçları ile bağlayıcı kararlar olduğundan tapuda yapılan temlikler dışındaki işlemler yönünden belirtilen içtihadı birleştirme kararı uygulanamaz. Ancak, böyle hâllerde genel muvazaa hükümlerinin uygulanması gerekir. Gerçekten, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “...tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 tarihli ve 1999/4-286 Esas, 1999/293 Karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.Somut olayda ise, yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca, davanın konusunu oluşturan 34 M 1741 sayılı ticari plakanın devri yönünden TBK'nın 19. maddesi kapsamında değerlendirme yapılıp karar verilmesi gerekirken, muris muvazaası kapsamında değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...” gerekçesiyle mahkemenin kararı bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 19.11.2020 tarihli ve 2020/795 E., 2020/349 K. sayılı kararıyla; mirasbırakan tarafından davalılara yapılan plaka devir işleminin TBK'nın 19. maddesi kapsamında muvazaalı olduğu, plaka bedelinin mirasbırakana ödendiğinin davalılar tarafından ispatlanamadığı, mirasbırakanın asıl amacının satış değil bağış olduğu, ancak araç plakasının tescili idari bir işlem olup, adli yargıda idareyi işlem yapmaya zorlayacak şekilde karar verilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu 34 M 1741 plaka sayılı aracın mülkiyetinin miras payları oranında asıl ve birleştirilen davada davacılara ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili ve katılma yoluyla asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili; davacılardan ... yargılama sırasında öldüğü halde, Mahkemece ölü kişi adına tespit hükmü kurulmasının hatalı olduğunu, bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapılmadan karar verildiğini, davacıların TBK'nın 19. maddesi kapsamında iddialarını ispatlayacak hiçbir delillerinin bulunmadığını, satışın gerçek olduğunu, temlikin muvazaalı olmadığını, ayrıca aynı davacılar tarafından kendileri aleyhine açılan Çayeli Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/339 Esas sayılı muris muvazaasına dayalı davanın Yargıtay 1. Hukuk Dairesi tarafından mirasbırakanan paylaştırma amacıyla hareket ettiği bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğunu belirterek hükmün bozulmasını istemişlerdir.
Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili; 34 M 1741 ticari plaka ile Kadıköy-Ümraniye ticari dolmuş hattının ayrılmaz bir bütün olduğunu, Mahkemece dolmuş hattı ile ilgili karar vermesi gerekirken yalnızca plakanın tescili ile ilgili karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca Mahkemece ticari hattın rayiç bedelinin bilirkişilere tespit ettirilip harç tamamlattırılarak vekalet ücretinin de bu miktar üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen davalar, muvazaa hukuki nedenine dayalı olarak dolmuş hattının trafik tescil kaydının iptali ile tescili isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1 Bilindiği üzere, 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların mirasbırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur.
6.2.2. İçtihadı birleştirme kararları kapsamları ile sınırlı gerekçeleri ile yol gösterici ve sonuçları ile bağlayıcı kararlar olduğundan tapuda yapılan temlikler dışındaki işlemler yönünden belirtilen içtihadı birleştirme kararı uygulanamaz. Ancak, böyle hâllerde genel muvazaa hükümlerinin uygulanması gerekir. Gerçekten, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “...tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 tarihli ve 1999/4-286 Esas, 1999/293 Karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.
6.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
6.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakanın 34 M 1741 sayılı ticari plakayı 15.12.1995 tarihinde davalılara Noterde satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
6.3.2. Somut olayda, asıl ve birleştirilen davada davacılar iddialarını HMK’nın 190. ve TMK’nın 6. maddeleri gereğince ispatlayamadıkları gibi, dinlenen davalı tanıkları beyanlarında, dava konusu minübüsün borcunun davalılar tarafından ödenmesi sebebiyle mirasbırakanın temliki yaptığını ifade etmişlerdir. Bu durumda mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiğinden söz etme olanağı yoktur.
6.3.3. Hal böyle olunca, asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma niteliğine göre davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin asıl ve birleştirilen davada davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.