Logo

1. Hukuk Dairesi2021/1266 E. 2022/801 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İnançlı işlem iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, taşınmazın iadesine ilişkin anlaşmanın varlığı ve kapsamı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından ileri sürülen inançlı işlem sözleşmesinin, uyuşmazlık konusu 9 no'lu bağımsız bölümü kapsadığına dair yeterli ve kesin delil sunulamadığı, ayrıca davalı ile önceki malik arasında taşınmazın iadesine ilişkin bir anlaşmanın varlığını gösterir herhangi bir delil bulunmadığı değerlendirilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: GİRESUN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istekli asıl ve birleştirilen dava ile tazminat istekli karşı davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 17/02/2021 tarih 2021/175 Esas 2021/350 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde birleştirilen davada davacı ... vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 07.02.2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar ... vd. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.1. Asıl davada davacı ..., davalılar ile 02/06/2015 tarihinde yapmış oldukları adi yazılı sözleşme gereği 750 ada 200 parsel sayılı taşınmazda bulunan 9 ve 10 no’lu bağımsız bölümlerin satışı konusunda toplam 350.000 TL bedel üzerinden anlaştıklarını, bir adet bağımsız bölümün tapu kaydının davalı ...’e devredildiğini, davalıların muhtelif tarihlerde 168.000 TL satış bedeli ödediklerini, dava dışı yüklenicinin taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle davalıların 168.000 TL satış bedelini iade aldıklarını, ancak davalı ... adına kayıtlı olan 9 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının inanç sözleşmesi gereği iade edilmediğini, dava dışı yüklenici tarafından inşaat bitirilip teslim edildiğinde davalıların 175.000 TL’yi ödeyip, 9 no’lu bağımsız bölümün maliki olacaklarının inanç sözleşmesiyle kararlaştırıldığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 13/03/2017 tarihinde feshedilmesi, bu nedenle dava konusu 9 no’lu bağımsız bölümün bitirilme imkanının kalmaması, davalıların yapmış oldukları ödemeyi geri almaları nedeniyle davalı ... adına olan tapu kaydının iptalini isteme hakkı doğduğunu ileri sürerek, dava konusu 750 ada 200 parsel sayılı taşınmazda bulunan 9 no’lu bağımsız bölümün davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmazsa fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik uğranılan zarara karşılık 20.000 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

1.2. Birleştirilen davada davacı ..., dava konusu 9 no’lu bağımsız bölümün önceki kayıt maliki olduğunu ileri sürerek, aynı iddialara dayalı olarak dava konusu 9 no’lu bağımsız bölümün davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı taktirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla dava konusu 9 no’lu bağımsız bölümün anahtar teslimi bedeli ile kat irtifakının bozulması nedeniyle uğranılan zararlara karşılık 1.000 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

1.1. Asıl ve birleştirilen davada davalılar, asıl davada davacı ...’in taraf sıfatı bulunmadığını, zira davalı ...’in dava konusu 9 no’lu bağımsız bölümü 02/06/2015 tarihinde birleştirilen davada davacı ...’dan satın aldığını, satış bedelini peşin ödediğini, bu bağımsız bölümün satış bedelinin iade edilmediğini, inanç sözleşmesi bulunmadığını, dava konusu bağımsız bölümün iade edileceğine ilişkin herhangi bir kayıt ya da taahhüt bulunmadığını, dava dışı 10 no’lu bağımsız bölümün satış bedeli de ödendiği halde bu dairenin tapusunun verilmediğini ve teslim de edilmediğini, bu daire için ödenen satış bedelinin iade edildiğini, ancak inşaat bittiğinde bu dairenin tekrar 175.000 TL bedelle davalıya satılacağının kararlaştırıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

1.2. Davalılar karşı davada; davalı ...’in 10 no’lu bağımsız bölüm için ödediği 168.000 TL’ye karşılık daire teslimi yapılmadığını ileri sürerek ödeme tarihinden bugüne kadar geçen süreye ait gecikme bedeli ile mahrum kalınan değer kaybı-zarar olarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL’nin davacı ...’ten alınarak davalı-karşı davacı ...’e ödenmesini, davalı ...’in ise 9 no’lu bağımsız bölümü satış bedelini ödeyerek satın aldığını, ancak bitmiş ve ayıpsız bir şekilde teslim alamadığını ileri sürerek geciken her ay için 500 TL, 24 aylık gecikme için şimdilik 5.000 TL’nin asıl davada davacı ...’ten alınarak davalı-karşı davacı ...’e ödenmesini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Asıl davada davacı ...’in, dava konusu 9 no’lu bağımsız bölümün kayıt maliki olmaması nedeniyle sıfat yokluğundan asıl davanın reddine, inanç sözleşmesi gereğince 168.000 TL satış bedelinin davalı tarafa iade edilmiş olması nedeniyle karşı davanın reddine, inanç sözleşmesi gereğince dava konusu 9 no’lu bağımsız bölümün birleştirilen davada davacı ...’ya iadesi gerektiğinden birleştirilen davanın kabulü ile davalı ... adına kayıtlı olan dava konusu 9 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile birleştirilen davada davacı ... adına tesciline, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş; kararın asıl ve birleştirilen davada davalılar-karşı davacılar ... ile ... tarafından istinafı üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, birleştirilen dava yönünden keşfen saptanan değer üzerinden harç ikmali yapılması gerektiği, arsa sahibi ile yüklenici arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi feshedilse dahi, arsa sahibinin üçüncü kişiye satış suretiyle devrettiği taşınmazı geri isteyemeyeceği, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin, tedavülleriyle birlikte dava konusu taşınmazın tapu kaydının, resmi senedin getirtilmesi, birleştirilen davada davacı ve arsa sahibi ...'ın taraf olmadığı adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi başlıklı tarihsiz sözleşmede açıkça 9 no’lu bağımsız bölüm yazmadığı ve ayrıca 10 no’lu bağımsız bölümün de satışı söz konusu olduğu halde, anılan sözleşmenin 9 no’lu bağımsız bölüm için düzenlendiği sonucuna ne şekilde varıldığının gerekçeye yansıtılmadığı, davalı ... yönünden birleştirilen davanın reddine karar verildiği halde lehe vekalet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığı gerekçeleriyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; gönderme kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince, asıl davada davacı ...’in, dava konusu 9 no’lu bağımsız bölümün kayıt maliki olmaması nedeniyle sıfat yokluğundan asıl davanın reddine, 168.000 TL satış bedelinin davalı tarafa iade edilmiş olması, tarafların karşılıklı anlaşması sonucu bedel iadesinin gerçekleştirilmesi nedeniyle karşı davanın reddine, dava konusu 9 no’lu bağımsız bölümün davalı ... tarafından 02/06/2015 tarihinde birleştirilen davada davacı ...’dan satış yoluyla edinildiği, taşınmazın iade edileceğine ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığı, inançlı işlem iddiasının davacı tarafça usulünce ispatlanamadığı gerekçesiyle birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen davada davacı ... tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Birleştirilen davada davacı ... istinaf itirazlarında

Birleştirilen davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, inançlı işlemin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, dava değerinden fazla harç tahsil edildiğini, dava konusu 9 no’lu bağımsız bölüm üzerinde kat irtifakı kurulsa da inşaata başlanmadığını, sadece arsa payının değerinin esas alınması gerektiğini, bitmiş daire gibi değer saptanarak bunun esas alındığını, “ Gayrımenkul Sözleşmesi” başlıklı belgenin inanç sözleşmesi olup, bu sözleşmede “ Ancak satıcı ile müteahhit firma arasında vuku bulan anlaşmazlık nedeni ile inşaat yapılamamıştır. Bu nedenle ...’a ödenen 168.000,00 TL tam ve eksiksiz olarak geri alınmıştır. Taraflar arasında düzenlenen 180.000,00 TL’lik senet elden iade alınmıştır. Ancak tapu geri iade edilmemiştir” demek suretiyle inanç sözleşmesinin açıkça ispatlandığını, müteahhidin inşaatı yapamayacağını gören davalıların verdikleri 168.000 TL’yi geri aldıklarını, teminat bonosunu da geri aldıklarını, ancak taşınmazı iade etmediklerini, anılan sözleşmenin 9 no’lu bağımsız bölümün satışına ilişkin olduğunu, bu sözleşmeyi kayıt maliki davacı ...’ya vekaleten davacı ...’ın yaptığını, tapuda satışın da zaten vekaleten davacı ... tarafından yapıldığını, tanıkların da inanç sözleşmesini doğruladıklarını, inanç sözleşmesinde açık olmayan hususun tanık beyanlarıyla açıklığa kavuştuğunu, davalıların satış bedelini iade alıp teminat bonosunu iade ederek satış sözleşmesini feshettiklerini, bu durumda tapunun iadesi gerektiğini, satış bedeli iade edilmekle satış sözleşmesinin geçersiz hale geldiğini, tapunun bedelsiz olarak davalı üzerinde kalmasının söz konusu olamayacağını, bu durumda davalı tarafın bedelsiz olarak taşınmaza sahip olacağını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 17/02/2021 tarih 2021/175 Esas 2021/350 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafça dayanılan sözleşmenin asıl davada davacı ... ile davalı ...’in eşi olan davalı ... arasında düzenlendiği, bu sözleşmenin 9 ya da 10 no’lu bağımsız bölüme ilişkin olduğuna dair sözleşmede açıklık bulunmadığı, ayrıca dava konusu 9 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydını üzerine alan davalı ... ile önceki kayıt maliki olan birleştirilen davada davacı ... arasında taşınmaz iadesine yönelik bir sözleşme bulunmadığı, iddianın usulünce ispatlanamadığı gerekçesiyle HMK’nin 353/1-b-1. maddesi uyarınca birleştirilen davada davacı ...’ın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen davada davacı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dayanılan sözleşmenin diğer davacı ... tarafından yapılmış olması ve sözleşmede 9 ya da 10 no’lu bağımsız bölüm ile ilgili bir açıklık bulunmaması nedenleriyle davanın reddedildiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinin dayanaksız olduğunu, zira inanç sözleşmesine konu edilen taşınmaz ile dava konusu edilen 9 no’lu bağımsız bölümün aynı taşınmaz olduğunun inanç sözleşmesinde geçen “ ...arsa payı 6/928 olan taşınmazın 2.6.2015 tarihinde satıcı ...’a 168.000,00 TL ödenerek alınmıştır.” şeklindeki ifadeden anlaşıldığını, İlk Derece Mahkemesince fazla harç alındığını, dava konusu 9 no’lu bağımsız bölümün kat irtifakına geçmiş olsa da inşaa edilmediğini, bu nedenle sadece arsa payı değerinin nazara alınması gerekirken bitmiş bir daire gibi değerinin nazara alındığını, yine inanç sözleşmesinde “ ...Ancak satıcı ile müteahhit firma arasında vuku bulan anlaşmazlık nedeni ile inşaat yapılamamıştır. Bu nedenle ...’a ödenen 168.000,00 TL tam ve eksiksiz olarak geri alınmıştır. Taraflar arasında düzenlenen 180.000,00 TL lik senet elden iade alınmıştır. Ancak tapu geri iade edilmemiştir” demek suretiyle taraflar arasındaki sözleşmenin yüklenicinin inşaatı yapmaması nedeniyle fesh edilmiş olduğunun anlaşıldığını, arsa maliki ile yüklenici arasındaki ihtilaf nedeniyle davalıların 9 no’lu bağımsız bölüme ilişkin satış bedelini geri alıp, teminat bonosunu iade ettiklerini, ancak dava konusu 9 no’lu bağımsız bölümün iade edilmediğini, bedel iade alındığına göre taşınmazın da geri verilmesi gerektiğini, inanç sözleşmesi ile iddianın ispatlandığını, tanık beyanlarıyla da desteklendiğini, inşaatın yüklenici tarafından yapılmaması nedeniyle davalıların satış bedelini iade aldıklarını, bu durumda taşınmazın da davacı ... adına tescili gerektiğini, taraflar arasındaki alım satım sözleşmesinin geçersiz hale geldiğini, bedeli ödenmeden taşınmaza sahip olunmasının sebepsiz zenginleşme sonucunu doğuracağını, davanın kabulü gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl ve birleştirilen dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat; karşı dava tazminat isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.

Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. (818 s. Borçlar Kanunu 818 s. Borçlar Kanununun (BK). m.; 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 97. m.). Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nin 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.

3.3. Değerlendirme

III. ve IV.3. paragraflardaki gerekçeler yerinde bulunmakla, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle İlk Derece Mahkemesince, asıl davada davacı ... tarafından 11/12/2018 tarihinde yatırılan 2.700 TL tamamlama harcının asıl davada alınması gereken harçtan mahsubu ile artan kısmın asıl davada davacı ...’a iadesine şeklinde karar verilmesi gerekirken, sözkonusu 2.700 TL tamamlama harcının karşı davada alınması gereken harçtan düşülmesinin maddi hataya dayalı olduğu, asıl davada davacı ...’ın başvurusu halinde söz konusu harç iadesinin mahallince yapılmasının mümkün olduğu anlaşılmakla, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, birleştirilen davada davacı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının hükmü temyiz eden birleştirilen davada davacı ...’dan alınmasına, 07/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.