"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - İNTİFA HAKKININ TERKİNİ - ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- intifa hakkının terkini, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın tapu iptal ve tescil, intifa hakkının terkini ve ecrimisil istemleri yönünden reddine; davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ... ... A.Ş. ve ... aleyhine açılan terditli tazminat davasının reddine; davalılar ..., ... ve ... aleyhine açılan terditli tazminat davasının kabulü ile 5.833.333,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte anılan davalılardan alınarak davacıya verilmesine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edildiğinden tarafların istinaf başvurularının HMK'nın 353/(1).b.2 maddesi uyarınca kabulü ile karar kaldırılarak, davacının ketmedildiğinin sabit olduğu ancak kayıt maliki davalı şirketin iyiniyetli olduğu gerekçesi ile tapu iptal ve tescil, intifa hakkının terkini ve ecrimisil istemleri yönünden davanın esastan reddine, davacının terditli tazminat isteğinin kabulü ile davacının miras payına isabet eden tutarın davalı ..., ..., ..., ... ve ...'den eşit oranda tahsiline, davalı diğer mirasçılara yönelik tazminat isteğinin husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve bir kısım davalılar ..., ..., ... ve ... vekilleri tarafından süresinde duruşma istekli ve davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 30.11.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ..., davalılar ... ... vd. vekili Avukat ... ve Avukat ... ile diğer temyiz eden davacı vekili Avukat ... ... ile davalılar Demir ... vd. vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ..., davalılar ... ... vd. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalılar ... ... ... vd. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, ketmi verese hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, ecrimisil ve intifa hakının terkini istemleri ile tapu iptal ve tescil istemi kabul edilmez ise bedel istemine ilişkindir.
Davacı; ... ...'nın mirasçısı olduğunu, mirasbırakanın 92 ada 3 parsel sayılı taşınmazının 21/08/1967 tarihinde düzenlenen hatalı mirasçılık belgesine dayalı olarak davalı mirasçılara intikal ettiğini, taşınmazın bilahare davalı ... ... ... A.Ş.'ye devredildiğini, son olarak taşınmazda davalı ... lehine 49 yıllığına intifa hakkı tesis edildiğini, yolsuz işlemlerle ketmedildiğini, taşınmazın devredildiği ... ... ... A.Ş. ve davalı ... ile davalı mirasçıların organik bağı olduğunu, iyiniyet iddiasında bulunamayacaklarını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, mümkün olmaması halinde taşınmazın karar tarihindeki bedelinin yolsuz tescil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, her iki halde de taşınmazın 1998 yılına kadar kullanımından kaynaklı olarak bir kısım davalının mirasbırakanı ... ... mirasçılarından ve 1998 yılı sonrası için ... Üniversitesi Rektörlüğün'den toplam 15.000-TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte tahsiline ve intifa hakkının terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., ... vekili; mirasbırakan ... ...'in 02/02/1966 tarihinde öldüğünü, ilgili nüfus kayıtları doğrultusunda intikale esas mirasçılık belgesi alındığını, davacının 01/01/1966 doğumlu görünse de kaydının 10/05/1967 tarihinde nüfusa tescil edildiğini, mirasbırakanın mirasçılık belgesinde davacının anne-baba bir olan kardeşleri ... ve ...'ın mirasçı olarak gösterildiğini ve ... ve ...'ın payının 275.000 TL bedel karşılığında 11/03/1975 tarihinde ... ... ... A.Ş.'ye satıldığını, kendi anne ve babası tarafından bildirilmeyen davacının varlığından davalıların haberdar olmasının mümkün olmadığını, davalı mirasçıların ve şirketin iyiniyetli olduğunu, bedel istemi yönünden zamanaşımı süresinin geçtiğini, davalılar ... ve ...; miras sebebiyle istihkak davasının zamanaşımına uğradığını, satış tarihinde çok küçük olduklarını, satıştan bedel almalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu; davalı ..., ıskat edilen mirasçı ... ...'nın miras payının altsoyuna intikal ettiğini, bu nedenle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, davalılar ... ve ...'ın paylarının velayeten 11/03/1975 tarihinde davalı şirkete satıldığını, davacının taleplerini kendi zümresindeki mirasçılara yöneltmesi gerektiğini, davalı ... ve ...; nüfus kaydına uygun olarak alınan mirasçılık belgesine dayalı tescilin yolsuz sayılamayacağını, davacının terditli bedel isteği olup somut olayın haksız eylemden kaynaklanan sebepsiz zenginleşme olarak kabul edilebileceğini, davanın zamanaşımına uğradığını, davalı ..., ... ve ...; davacı tarafın iddiasının asılsız olduğunu, taşınmaz paylarını davalı şirkete devrettiklerini, davacının terditli alacak talebinin zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, ... ...'nın sahip olduğu şirket hisselerinin altı çocuğu arasında eşit olarak paylaştırıldığını, davacının kendisine isabet eden hisseyi vekil tayin ettiği ... eliyle ailenin diğer fertlerine 16/03/1994 tarihinde satıp devrettiğini, işbu davayı açmasının dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, davalılar ..., ..., ... ve ...; pasif dava ehliyetlerinin bulunmadığını, davacının sadece ... ...'ya ait miras payı üzerinde hak iddia edebileceğini, ayrıca tapu iptal ve tescil davalarının kayıt maliki aleyhine açılabileceğini, davalı ... ... ... A.Ş. ve ...; yolsuz tescilden söz edilemeyeceğini, şirketin TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanacağını, davalı ... Üniversitesi lehine 09/10/1998 tarihinde intifa hakkı tesis edilmesinin hukuken geçerli olduğunu, davacının ecrimisil talebinin zamanaşımına uğradığını, davalı ...; davada pasif ehliyeti bulunmadığını, davacının ... ...'ya ait miras payı yönünden hak sahibi olduğunu, ketmi vereseden söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlar, karar tarihinden sonra davalı ...'in ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil olmuşlardır.
İlk derece mahkemesince, tapu iptal ve tescil istemi bakımından 20 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, terditli istemler bakımdan ise davacının ketmedilmiş olmasının yalnızca kendi miras zümresinde sonuç doğurduğu gerekçesi ile davanın tapu iptal ve tescil, intifa hakkının terkini ve ecrimisil istemleri yönünden reddine, davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ... ... A.Ş. ve ... aleyhine açılan terditli tazminat davasının reddine, davalılar ..., ... ve ... aleyhine açılan terditli tazminat davasının kabulü ile 5.833.333,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte anılan davalılardan alınarak davacıya verilmesine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edildiğinden tarafların istinaf başvurularının HMK'nın 353/(1).b.2 maddesi uyarınca kabulü ile karar kaldırılarak, davacının ketmedildiğinin sabit olduğu ancak kayıt maliki davalı şirketin iyiniyetli olduğu gerekçesi ile tapu iptal ve tescil, intifa hakkının terkini ve ecrimisil istemleri yönünden davanın esastan reddine, davacının terditli tazminat isteğinin kabulü ile davacının miras payına isabet eden tutarın davalı ..., ..., ..., ... ve ...'den eşit oranda tahsiline, davalı diğer mirasçılara yönelik tazminat isteğinin husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ... ...'nın 02.02.1966 tarihinde öldüğü, geride oğulları ... ile 2004 yılında ölen oğlu ...'tan olma torunları ... ve gelini ..., 1998 yılında ölen oğlu ...'dan olma torunları ..., ... ve gelini ..., 2004 yılında ölen torunu ...'ten olma torunları ......, 1996 yılında ölen oğlu...'den olma torunları ...... ile 21.01.1963 tarihinde ıskat ettiği oğlu ...'dan olma torunları ..., ..., ... ve davacı ...'ın mirasçı olarak kaldığı, davacının tüm mirasçılara karşı husumet yönelterek eldeki davayı açtığı, dava konusu 92 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 21.08.1967 tarihinde mirasçılar arasında davacı ...'ın yer almadığı Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/02/1966 tarihli 1966/157 Esas, 1966/128 Karar sayılı mirasçılık belgesine göre mirasçılara intikal ettiği, bir kısım mirasçının 04.10.1969 tarihinde taşınmazdaki toplam 38/40 olan miras paylarının tamamını, davalılar ... ve ...'ın da 11.03.1975 tarihinde taşınmazdaki toplam 2/40 olan miras paylarının tamamını davalı ... ... A.Ş'ye devrettikleri, davalı şirketin ise 09.10.1998 tarihinde davalı ... Üniversitesi lehine 49 yıllığına taşınmazda intifa hakkı tesis ettiği, intikale esas Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.02.1966 tarihli mirasçılık belgesinin Adana 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 04.03.2014 tarih ve 2013/826 Esas, 2014/326 Karar sayılı kararı ile iptal edilerek davacı ...'nin de mirasçılar arasında yer aldığı hasımlı veraset ilamının düzenlendiği, anılan kararın Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2015/127 Esas, 2016/127 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, ketmi verese (mirasçılığın gizlenmesi) davalarında, uyuşmazlığın çözümü hasımlı veraset ilamı alınmak üzere açılacak bir dava sonucu, mirasbırakanın tüm mirasçılarının belirlenmesi ve davacı veya davacıların bu mirasçılar arasında yer alıp almadığının saptanmasına bağlı olup her bir davalının sorumlu olduğu miktar ise iptaline karar verilen mirasçılık belgesinde davacının mirasçı olarak yer almaması nedeniyle yasal miras payından fazla intikal eden kısımla sınırlıdır.
Yukarıda belirtildiği üzere, hasımlı olarak görülüp sonuçlandırılan verasetin iptali davası ile intikale esas mirasçılık belgesinin iptal edilmesi ve davacının, mirasbırakan ... ...'nın mirasçısı olduğunun sabit olması karşısında dava konusu taşınmaz bakımından ketmi verese olgusunun kanıtlandığı gözetilerek karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Bir kısım davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları, yerinde olmadığından reddine.
Bir kısım davalıların diğer temyiz itirazları ile davacının temyiz itirazlarına gelince,
Eldeki davada, ketmi verese olgusu sabit olduğuna göre taşınmaz temlik edilen davalı ... ... A.Ş.'nin dava konusu taşınmazı iyiniyetle edinmiş olması halinde bu kazanımının korunacağı, aksi halde TMK’nın 1024. maddesi gereğince adına yapılan tescilin yolsuz hale geleceği kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere, hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988. ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3. kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Nitekim bu görüşten hareketle, "kötüniyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 08.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
Öte yandan, 14.02.1951 tarihli 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince vakıa ve karinelerden, halin icaplarından kendisinden beklenen özeni sarfetmemiş olması itibariyle kanunen iyiniyet iddiasında bulunamayacağı belirmiş olan kimsenin TMK’nın 1023. maddesinden yararlanamayacağında bir tereddüt bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince, dava konusu taşınmazın davalı şirkete devredildiği tarihte anılan şirketin mirasbırakan ... ...'in bir kısım mirasçısı tarafından yönetildiği ve mirasçıların davacı ile yakın akraba oldukları, nitekim; taşınmazda 09.10.1998 tarihinde lehine intifa hakkı tesis edilen davalı üniversiteyi işlem tarihinde temsil eden kişinin de davacının kardeşi olan davalı ..., davalı şirketin yönetim kurulu başkanının ise davacının amcası olan dava dışı ... ... olduğu hususları yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde, davalı ... ... A.Ş.'nin durumu bildiği ya da kendisinden beklenen özeni göstermesi halinde bilebilecek konumda bulunduğu, başka bir ifade ile temlikte iyiniyetli sayılamayacağı ve TMK’nın 1023. maddesinden istifade edemeyeceği ortadadır.
Diğer taraftan, dava tapu iptal ve tescil, ecrimisil ve intifa hakkının terkini istemli olarak açılmış, tapu iptal ve tescil yönünden dava değeri 100.000,00 TL, ecrimisil yönünden dava değeri 15.000,00 TL gösterilerek harç yatırılmış, intifa hakkının terkini istemi bakımından ise dava değeri gösterilmemiş ve harç alınmamış olup, aşamada dava konusu taşınmazın davacının hasımlı veraset ilamındaki miras payına isabet eden dava tarihindeki değeri (5.833.333,00 TL) üzerinden harç tamamlanmış, bilirkişi raporunda belirlenen ecrimisil bedeli yönünden ise ıslah yapılmamıştır.
Bilindiği üzere, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. 492 sayılı Harçlar Kanunun 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağı vurgulanmıştır. Aynı Yasanın 30. maddesinde ise; "Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.'' düzenlemesine yer verilmiş olup intifa hakkının terkini davasının taşınmaz malın aynına ilişkin bir dava olduğu, konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu, davanın harçsız olarak ikamesinin ve yürütülmesinin yasal olarak olanaklı olmadığı açıktır.
Ne var ki, bölge adliye mahkemesince dava dilekçesinde 15.000 TL ecrimisil talep edildiği göz ardı edilerek ıslah dilekçesi ile başlangıçta istenilen ecrimisil miktarının artırılmadığı ve dava değerinin davacının miras payına isabet eden değer üzerinden ıslah edildiği gerekçesi ile ecrimisil isteminin reddine karar verilmiş, intifa hakkının terkini istemi yönünden ise harç alınmaksızın yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmuştur.
Hal böyle olunca; tapu iptal ve tescil istemi bakımından davacının ketmedilen miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmesi, ecrimisil istemi yönünden dava dilekçesinde 15.000 TL ecrimisil talep edildiği dikkate alınarak bir karar verilmesi, intifa hakkının terkini istemi yönünden ise dava değeri belirlenerek Harçlar Kanunu’nun 30. ve 32. maddeleri uyarınca işlem yapılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de; mirasbırakan ... ...'dan oğlu ...'a intikal etmesi gereken miras payı 1/8 olup, ...'ın mirastan ıskat edilmesi nedeniyle anılan 1/8 payın altsoyu olan davalılar ...'a geçtiği, bu durumda davacının ketmedilen miras payının 1/48 olduğu, Adana 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 04.03.2014 tarih ve 2013/826 Esas, 2014/326 Karar sayılı hasımlı mirasçılık belgesinde ise mirasbırakanın 27.06.1988 tarihinde ölen eşi ...'nın 2/8 miras payından davacıya intikal eden 1/144 pay da dahil edilerek davacının miras payının 1/36 (32/1152) olarak tespit edildiği, dava dışı ...'nın dava konusu taşınmazdaki 2/8 olan miras payını 04.10.1969 tarihinde davalı şirkete temlik ettiği, davacının bu taşınmazda ...'dan gelen miras payı yönünden ketmedilmediği dikkate alınmadan hasımlı mirasçılık belgesindeki 1/36 miras payının tamamı üzerinden bedel isteminin kabulüne karar verilmesi de isabetsizdir.
Davacı ve bir kısım davalılar vekillerinin değinilen yönler itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 371/1-a maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, gelen temyiz eden bir kısım davalılar vekilleri için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 30/11/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.