"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Mahkeme kararının bozulmasına dair verilen karara Mahkemece uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davanın reddine ilişkin verilen karar, yasal süre içerisinde davacılar ... vd vekili ve davacılar ... vd vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 29/03/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar ... vd vekili Avukat ......, davacılar ... vd vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ... vd vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanları ... ...'ın 2123 ada 36 parsel sayılı taşınmazını davalı oğluna mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada davacılardan ...'nin ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, bedeli karşılığında taşınmazı satın aldığını, murisin sağlığında davacılara da temliklerde bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16/09/2014 tarihli ve 2012/607 E. 2014/487 K. sayılı kararıyla; muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 28/02/2017 tarihli ve 2014/22602 E. 2017/953 K. sayılı kararıyla; ''...Somut olayda, taşınmazın davalıya temliki 1968 tarihinde yapılmış olup, mirasbırakan 1996 tarihinde ölmüş, eldeki dava ise 2012 tarihinde açılmıştır. Dinlenen davacı tanıkları, mirasbırakanın temliki mal kaçırma amacıyla yaptığına dair hükme yeterli bir açıklamada bulunmadıkları gibi aksine davalı tanıkları davalının taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını beyan etmiş olup, dosya kapsamındaki kayıtlardan davalının aynı taşınmazda 3. kişilerden de farklı tarihlerde pay satın aldığı, temlik tarihinde davalının Ankara da ... isimli firmanın bayiliğini yaptığı, 1964 tarihinde kendi adına şirketinin bulunduğu, bu hali ile davalının temlik tarihinde taşınmaz satın alabilecek maddi durumunun olduğu, mirasbırakanın davalı oğlunu tercih etmesini gerektirir somut bir belge ve bilginin davacılar tarafından sunulmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan bu olgular, yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde; mirasbırakanın satış akdiyle yaptığı pay temlikinin gerçek iradesini yansıttığı, dava konusu taşınmazların davalıya temlikinin muvazaalı olmayıp gerçek satış olduğu, davacıların iddialarını HMK'nın 190/1, TMK.nın 6. maddesi uyarınca kanıtlayamadıkları sonucuna varılmaktadır. Ayrıca, her ne kadar resmi akitte gösterilen bedel akit tarihindeki gerçek bedelden düşük ise de, salt bedeller arasındaki oransızlığın tek başına muvazaanın delili olamayacağı açıktır. Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, kabule göre de tazminat istenmediği halde 6100 sayılı ...nın 26. maddesi gözardı edilerek istek dışına çıkılmak suretiyle bedele hükmedilmesi de isabetsizdir.'' gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuş, davacılar vekilinin karar düzeltme isteği üzerine Dairenin 11/06/2020 tarihli ve 2020/973 E. 2020/2534 K. sayılı ilamı ile karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 02/12/2020 tarihli ve 2020/366 E. 2020/526 K. sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilleri duruşma istekli olarak temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacılar ..., ... ve ... ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Dairenin 28.02.2017 tarihli bozma kararının maddi hataya dayalı olup, davalı açısından müktesep hak oluşturmayacağını, mirasbırakanın sağlığında mirasçılar arası paylaştırma yapılmıştır savunmasının, bedelsiz temlikin (hibenin) zımnen kabul beyanı olup, herkesi bağlayacağını, "mirasbırakanın mirasını sağken paylaştırmıştır" savunmasının yegane sonucunun; her ne kadar tapu resmi senedinde temlik sebebi "satış" olarak gösterilmiş ise de, temlikin bedelsiz olduğunun yani "hibe" durumunun üstü kapalı (zımni) olarak kabul edilmiş olduğunu, bu zımni kabulün aynı zamanda, temlikin bedelsiz olduğu vakıasının "dolaylı ikrarı" olduğunu, ikrardan dönülebilmesi için, ikrarın maddi hatadan kaynaklanması gerektiğini, davalı böyle bir maddi hata ileri sürmediği gibi ısrarla söz konusu savunmaya dayandığını, "kabul ve ikrar"ın kesin delil olup, beyan edeni ve mahkemeyi bağlayacağını, davalının satın alma savunması ile paylaştırma savunmasının birbirini çürütmekle, bir arada ileri sürülmesinin imkânsız olduğunu, davalı bu savunmaları ile bedel ödeyerek satın aldığı savunmasından feragat ettiğini, savunmasını “mirasbırakanın sağlığında denkleştirme-paylaştırma yaptığı” hususuna inhisar ettirdiğini, yani taşınmazı, mirasbırakanın sağlığında yaptığı denkleştirmeye istinaden bedelsiz aldığını dolaylı yoldan ikrar ettiğini, bu savunmanın Dairenin bozma gerekçesi ile uyuşmadığını, mirasbırakanın sağlığında mirasçılar arasında terekesini pay ettiği savunmasında ispat yükünün davalıda olup, ispat edemediğini, davalının maddi durumuna ilişkin değerlendirmenin hatalı olduğunu, ''Zenginler bedelsiz mal almaz'' şeklinde bir karine bulunmadığı gibi, davalının babasının ölümünden ve dava konusu temlikten sonra zenginleştiğini, 3. kişi paydaşlar ile yapılan satış akitlerinin tarihinin de, davaya konu temlikten, babanın ölümünden ve baba malının sahiplenmesinden sonra olduğunu, tanık beyanlarının değerlendirilmesinde maddi hata yapıldığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
5.2. Davacılar ..., ..., ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma kararının maddi hataya dayalı olduğunu ve bu nedenle müktesep hak oluşturmayacağını, davalının "muris, sağlığında mirasçılar arasında paylaştırtma, denkleştirme yapmıştır" yönündeki savunmasının "temlikin bedel ödenmeksizin yapıldığının" zımnen kabulü olarak değerlendirildiğini, mirasbırakanın "mirasını sağken paylaştırmıştır" savunmasının; tapuda temlik sebebi "satış" olarak gösterilse de temlikin bedelsiz olduğunun, yani "hibe" nin varlığının kabulü anlamına geldiğini, bu kabulün aynı zamanda, temlikin bedelsiz olduğu vakıasının ikrarı olduğunu, tespit ve değerlendirmelerin hatalı, dosya içeriğine zıt olduğunu, davalının ekonomik durumunun hatalı değerlendirildiğini, "Zenginler bedelsiz mal almaz" şeklinde bir karine hukukumuzda mevcut olmadığı gibi, davalının babasının ölümünden sonra zenginleştiğini, 3. kişi paydaşlardan aldığı payların satış tarihinin de babanın ölümünden ve baba malının sahiplenilmesinden (1969 yılından) sonra olduğunu, davanın tapu iptal tescil davası olarak açıldığını, dava konusu taşınmazdaki davalının payının iptali ile yola terkinine karar verildiğini, kararın işbu dava devam ederken kesinleştiğini, tapu iptali ile tescilin imkansız olması nedeniyle bedele hükmedilmesinin zorunlu hale geldiğini, bozma kararının davalının murise bir bedel ödediği ihtimaline dayalı olarak kurulduğunu, oysa davalının mirasbırakanın sağlığında mirasçılar arasında paylaştırma yaptığını savunduğunu, bu savunma ile bir bedel ödenmediğini zaten kabul ettiğini, paylaştırma yapıldığının ispat yükünün davalıda olduğunu, davalının bu hususu ispat da edemediğini, toplanan delillerin muvazaa olduğunu ortaya koyduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1.Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
6.2.2. Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." denilmektedir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (IV/2.) no.lu paragrafta yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, kararın (IV./3.) no.lu paragrafta yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının hükmü temyiz eden davacılar ..., ... ve ... ...'den; 80,70 TL onama harcının hükmü temyiz eden davacılar ..., ..., ... ve ...'dan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.