Logo

1. Hukuk Dairesi2021/2521 E. 2021/7633 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: 775 sayılı Gecekondu Kanunu kapsamında belediyeye devri gereken taşınmazlar hakkında açılan tapu iptali ve tescil-tespit davasında, yerel mahkemenin kararı hukuka uygun mudur?

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararının, hüküm fıkrasında hangi taşınmazlar hakkında ne şekilde hüküm kurulduğu açıkça belirtilmediği, üçüncü kişilere devredilen taşınmazlar yönünden davacının talebi doğrultusunda tespit kararı verilmediği, bazı taşınmazların ada ve parsel numaralarının hatalı yazıldığı ve bu sebeple HMK'nın 297. maddesine aykırı olarak infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulduğu gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL TESPİT

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tespit davası sonunda, yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava tapu iptali ve tescil- tespit isteğine ilişkindir.

Davacı vekili, dava konusu taşınmazların 775 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 1966 yılında İstanbul Belediyesinin mücavir alanı içinde ve anılan Kanun kapsamında belediyeye devri gereken taşınmazlar olduğunu, söz konusu taşınmazların İstanbul Belediyesinin 30.06.1959 tarihli 959/287 sayılı meclis kararı ile belirlenen ve Bakanlıkça 06.10.1959 tarihli 133 sayı ile onanan belediye mücavir alan sınırları içinde kaldığını, İstanbul Belediyesinin 1983 yılında 3030 sayılı Kanun ile büyükşehir belediyesi statüsüne dönüştürülmesi, ardından da 1989 yılında 3541 sayılı Kanun ile değişik 3392 sayılı Kanun ile Pendik İlçe Belediyesinin kurulması sonucunda dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgenin ... sınırları içinde kaldığını, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının 3030 sayılı Kanun uyarınca İstanbul Belediyesinin halefi olup, Pendik Belediyesinin de 3030 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesi uyarınca İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Pendik ilçesi sınırları içinde kalan taşınmaz malları ile haklarının yasal halefi durumunda olduğunu ileri sürerek, çekişme konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, yargılama sırasında 3. kişilere devredilmiş olan taşımazların mülkiyetinin ise yasa gereği Pendik Belediyesine geçmiş olduğunun tespitini istemiştir.

Davalı vekili, 775 sayılı Kanun'un 3. maddesindeki temlik koşullarının oluşmadığını, ayrıca davanın dayanağı olan 775 sayılı Yasa'nın 3. maddesinin 03.07.2003 tarih ve 4916 sayılı Yasa'nın 38/c maddesi ile yürürlükten kaldırıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile çekişmeli taşınmazların Gecekondu Yasası'nın yürürlükten kaldırılan 3. maddesinin 1.fıkrasında mülkiyeti Belediyeye geçecek yerler kapsamında kaldığı gerekçesiyle davalı Hazine adına olan taşımazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline, yargılama esnasında üçüncü kişilere temlik edilen taşınmazların ise devirden önce mülkiyetlerinin davacı belediyeye geçtiğinin tespitine ilişkin olarak verilen karar, Dairece, “Ancak; mahkemece hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. ... Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek ilgili kayıtların merciinden temini ile toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.” gerekçesi ile bozulması üzerine, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin bozma kararına uymasıyla davanın artık bozmada gösterilen yön, kapsam ve sınırlar çerçevesinde sonuçlandırılacağı; başka bir ifadeyle, bozmaya uyulmakla taraflar yararına usulî kazanılmış hak oluşacağı ve mahkemenin uyulan bozma kararının gereklerini yerine getirmekle yükümlü hale geleceği tartışmasızdır.

Öte yandan, 6100 sayılı HMK 297/2. maddesinde düzenlendiği üzere (1086 sayılı HUMK’un 388/son md.) hüküm sonucu kısmında; “istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasa maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

Somut olayda, davacı tarafından dava dilekçesinde üçüncü kişilere devredilen taşınmazlar yönünden, bu taşınmazların mülkiyetinin davacıya geçtiğinin tespitine karar verilmesi talep edilmiş olmasına ve hükme esas alınan 14.09.2020 tarihli bilirkişi raporunda üçüncü kişilere geçen taşınmazlar açık bir şekilde belirtilmiş olmasına rağmen bu taşınmazlar yönünden tespit hükmü kurulmaması doğru olmadığı gibi, Yerel Mahkemece verilen kararın gerekçe bölümünde bir kısım taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, bir kısım taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verildiği belirtilmesine rağmen hüküm kısmında sadece “davanın kabulü ile Fen bilirkişi ...’ın 14.09.2020 tarihli 2.ek raporunda belirtildiği şekilde davanın kabulü ile açıklamalı kısmın gerekçeli kararda belirtilmesine, kısa kararın ve fen bilirkişisi raporun Tapu Müdürlüğüne gönderilmesine” şeklinde infazda tereddüt yaratacak ve HMK 297.maddesine aykırı olacak şekilde karar verilmesi de isabetsizdir.

Öte yandan, yine hükme esas alınan 14.09.2020 tarihli bilirkişi raporuna göre;

1- Üçüncü kişilere devredildiği belirtilen Doğu mahallesi 840 ada 1 parselden oluşan 10492 ada 3 ve 4, Yayalar Mahallesi 142 parselden oluşan 9551 ada 4, ... Mahallesi 356 parselden oluşan 7495 ada 24 parseller hakkında tapu iptali ve tescil kararı verilmesi,

2- Esenyalı mahallesi 3542 parselden oluşan ve kararda 7868 ada 12 parsel olarak belirtilen taşınmazın ada numarasının 7872 - yine 7868 ada 17 parsel olarak yazılan taşınmazın ada numarasının 7973 olmasına rağmen yanlış ada numarası yazılması,

Kurtköy mahallesi 514 parselden oluşan 9214 ada 1 parselin iki defa yazıldığı, ikinci yazılan kısımda parsel numarasının 3 olması gerekirken 1 olarak yanlış yazılması,

... Mahallesi 516 parselden oluşan 7644 ada 8 parseldeki 41/141 payın iptaline karar verilmesi gerekirken, ada parsel numarasının 7625 ada 16 parsel şeklinde yanlış yazılması,

... Mahallesi 356 parselden oluşan 7494 ada 9 parseldeki 33/335 payın iptaline karar verilmesi gerekirken ada numarasının 4 olarak yanlış yazılması,

3- Yayalar mahallesi 146 parselden oluşan 9674 ada 15 parselde 3926/55004 payın iptal edilmesi gerekirken paydasının 5000 olarak yazılması,

Kurtköy Mahallesi 42 parselden oluşan 8659 ada 11 parselde Maliye Hazinesi adına kayıtlı 388513/523412 payın iptaline karar verilmesi gerekirken pay kısmının 388522 olarak yazılması, 8669 ada 7 parselde maliye hazinesi adına kayıtlı 31289/107965 payın iptaline karar verilmesi gerekirken pay kısmının 2748 olarak yazılması,

... mahallesi 356 parselden oluşan 7493 ada 4 parselde hazine adına kayıtlı 180/285 payın iptaline karar verilmesi gerekirken pay kısmının 105 olarak yanlış yazılması da doğru değildir.

Hal böyle olunca, üçüncü kişilere devredilen taşınmazlar yönünden davacının talebi doğrultusunda tespit kararı verilmesi, HMK'nın 297.maddesi hükmü gereğince infaza elverişli bir hüküm kurulması gerekirken değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

Tarafların değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.