Logo

1. Hukuk Dairesi2021/2564 E. 2021/7342 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İnançlı işlem yoluyla devredilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili ile birlikte elatmanın önlenmesi ve ecrimisil taleplerine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İnançlı işlemden kaynaklanan ödemelerin güncellenmiş değerinin tespit edilmeden hüküm kurulması ve yargılama giderlerinin dağıtımında hukuka aykırılık bulunması gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-ECRİMİSİL-TAPU İPTALİ VE TESCİL-ALACAK

Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil, tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece asıl davanın reddine, birleştirilen davada tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili ve katılma yolu ile asıl davada davacı-birleştirilen davada davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Asıl dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil; birleştirilen dava ise, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteklerine ilişkindir.

Davacı, davalının kiracı olarak oturduğu, dava konusu 1 parsel sayılı taşınmazdaki 54 numaralı bağımsız bölümü 05.06.2006 tarihinde satın aldığını, davalının sadece ilk ay bedel ödediğini, arkadaş olduklarından kendisini oyaladığını, ihtarname ile ödenmeyen ecrimisil bedelleri talep edilmesine rağmen sonuç alamayınca icra takibi başlattığını, takibe itiraz edildiğini, alacak talebine ilişkin olarak açtığı davaların da aralarında kira ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, davalının ödeme yapmadığını ileri sürerek, haksız işgal nedeni ile davalının taşınmazdan tahliyesine ve aylık 600,00TL olmak üzere toplam 75 aylık ecrimsil bedeli olarak 45.000,00 TL'nin gecikme faizleriyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı- birleştirilen davada davacı, aralarındaki anlaşmaya dayanarak dava konusu taşınmazı kullandığını belirterek, asıl davanın reddini savunmuş, birleştirilen davada ise; adına kayıtlı bulunan dava konusu 54 numaralı bağımsız bölümü, bankadan kredi temini amacıyla önce dava dışı ... ...'a satış göstermek suretiyle devrettiğini, ...'e kredi çıkmayınca, ...'in de davacı - birleştirilen davada davalı ...'e devrettiğini, kredi borcunun bir kısmını ödeyebildiğini, kalan 82.000,00 TL borcu ise birleştirilen davada davalı ...’in ödediğini, talep etmesine rağmen davalı ...'nın taşınmazı iade etmediğini, aralarındaki anlaşmaya aykırı davrandığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde ödediği 34.910,00TL'nin faiziyle birlikte davalı ...'dan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Birleştirilen davada davalı ..., davacı - asıl davada davalının iddialarının doğru olmadığını, herhangi bir ödeme yapılmadığını, bir miktar ödeme kabul edilse bile, bu ödemenin kendisine olan borca karşılık yapıldığının kabul edilmesi gerektiğini belirterek, birleştirilen davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile elatmanın önlenmesine ve toplam 42.471,68TL ecrimisil bedelinin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, birleştirilen davada ise; inançlı işlem iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine, birleştirilen davada davacı tarafından davalıya 4.365,00 TL ödeme yapıldığı gerekçesiyle, 4.365,00 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile birleştirilen davada davacıya ödenmesine ilişkin olarak verilen karar Dairece; "... Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında; dosyada bulunan banka dekontlarının bir kısmında davalı davacı ...'in ödeme yaptığının kesin olduğu, bu nedenle dekontların yazılı delil başlangıcı kabul edilmesi gerektiği açıktır. Hal böyle olunca, Mahkemece ödemelere ve krediye ilişkin bilgilerin bankadan temin edilmesi, ödemelerin kim tarafından yapıldığının tespiti, tanık anlatımlarının değerlendirilmesi ve öncelikle inançlı işleme ilişkin uyuşmazlığın çözülmesi, daha sonra asıl dava bakımından TBK'nın 97. maddesi de değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.'' gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda asıl davanın reddine; birleştirilen dava yönünden ise, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile birleştirilen davada davacı adına tesciline, davacı tarafından ibraz edilen teminat mektubundaki 304.564,72 TL bedelin karar kesinleştiğinde faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; birleştirilen davada inançlı işlem iddiası bakımından inceleme yapılarak tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi ve asıl davanın da reddedilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davacı-birleştirilen davada davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine.

Davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Birleştirilen davada davalı ...'nın dava konusu taşınmaza ilişkin yapmış olduğu kredi ödemelerinin, karar tarihine en yakın tarih itibariyle güncellenmesi amacıyla bilirkişiden rapor alındığı ve alınan raporda asıl davada davacı - birleştirilen davada davalı ...'nın kredi borcuna dair yaptığı ödemelerin güncellenmiş değerinin 304.564,72 TL olduğunun bildirildiği, tespit edilen bu miktarın davalı-birleştirilen davada davacı tarafından Mahkeme veznesine depo edilmesine dair karar verildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki; bu hususun doğru olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca; dava tarihi itibariyle davacı-birleştirilen davada davalı ... tarafından yapılan kredi ödemelerinin hesaplattırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.

Kabule göre de; birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesine rağmen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması, davacı lehine yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da doğru değildir.

Asıl davada davalı - birleştirilen davada davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harçların temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.