Logo

1. Hukuk Dairesi2021/2601 E. 2022/5933 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı mirasçıları, murisin ehliyetsizliği ve hile nedeniyle taşınmazları üzerinde yapılan ipotek ve sonrasındaki icradan satış işlemlerinin iptalini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının ehliyetsizliği iddiasının aksine Adli Tıp Kurumu raporu ile ehliyetli olduğu, hile iddiasını ise ispatlayamadığı, ayrıca ihalenin iptali için dava açıp kazanmadığı veya menfi tespit davası açmadığı gözetilerek istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

MAHKEMESİ : BAFRA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 05.02.2021 tarihli, 2021/57 Esas ve 2021/269 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı mirasçılarından ... Yakup ve ... vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 20/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz bir kısım davacılar ... v.d. vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davacı ... ve diğerleri gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinledi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, maliki olduğu 751 parsel sayılı taşınmazın, kendisinin kandırılması suretiyle ve hileyle dava dışı .... tarafından çekilen 100.000,00 TL'lik krediye ipotek olarak gösterildiğini, bu kredi ödendikten sonra söz konusu taşınmazın, ...tarafından çekilen ikinci bir kredi olan 500.000,00 TL'lik krediye kendisinin (davacının) herhangi bir rızası ve onayı olmadan ve neye imza attığını bilmeden ipotek olarak verildiğini, davalının yakını olan ...in hileli hareketleri ile çekilen krediye kefil olarak gösterildiğini, ...in çekilen kredilerin diğer kefili olduğunu, daha sonra dava konusu taşınmazın söz konusu ikinci kredi ödenmediğinden icradan satışa çıktığını ve diğer kefil ...in yeğeni olan Eyüp Şentürk isimli şahıs tarafından icradan satın alındığını, ...ün taşınmazı sonrasında ...in diğer bir akrabası olan davalı ...'e devrettiğini, gerçek bir satış işleminin söz konusu olmadığını, ...in borçlu olduğu icra dosyaları nedeniyle taşınmazı üzerine almak istemediği için akrabalarına bu işlemleri yaptırdığını, dava konusu taşınmazın gerçek değerinin çok altında bir bedelle icradan alındığını, muvazaalı işlemlerin hiçbir hüküm doğurmayacağını, öte yandan kendisinin 80 yaşında olduğunu, 2002 yılından itibaren gözlerinin görmediğini, bir kişinin yardımı olmadan günlük işlerini yapamadığını, akıl zayıflığının da bulunduğunu, ipotek ve sözleşme tarihinde fiil ehliyetine sahip olmadığından banka ile aralarında düzenlenen ipotek ve kredi sözleşmelerinin hukuken geçersiz olduğunu, geçersiz sözleşmeye dayalı borcun ödenmemesi neticesinde cebri icra yoluyla satışa çıkan ve muvazaalı olarak devralınan taşınmazın tapu kaydının iptalinin gerektiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu taşınmazın Bafra İcra Dairesi'nin 2012/1357 talimat dosyasında ihale edildiğini ve 151.000 TL ihale bedeli ile Eyüp Şentürk adına tesciline karar verildiğini, davacı tarafın ihalenin feshi için açtığı davanın reddine karar verildiğini ve Yargıtay'ca söz konusu kararın onandığını, Bafra Sulh Hukuk Mahkemesinden vesayet kararının 2012 yılı içerisinde alındığını, ancak anılan işlemlerin hepsinin bu tarihten önce olduğunu, kendisinin (davalının) ihale alıcısı olan Eyüp Şentürk'ten taşınmazı aldıktan sonra yerin tahliye edilmesi için defalarca uyarıda bulunduğunu, Samsun 5. Noterliğince ihtarname çekildiğini, ancak kötü niyetli olan davacı ve oğullarının işgallerini sürdürdüğünü, bunun üzerine Bafra 2. Asliye Hukuk Mahkemesine 2015/158 Esas sayılı müdahalenin meni davası açıldığını, bu davanın kabul edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Bafra 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/06/2019 tarihli ve 2015/718 E., 2019/287 Karar sayılı kararıyla; davacının sözleşme tarihinde hukuki ehliyete haiz olduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlendiği, davacı tarafın muvazaa iddiasını kanıtlayacak soyut beyanlar dışında herhangi bir delil ibraz edemediği, tanık anlatımlarının birtakım tahminlerden oluştuğu ve tanıkların olayla ilgili net bilgi sahibi olmadığı ve beyanlarının soyut düzeyde kaldığı gerekçesi davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde kararın verilmesinden sonra 01.11.2019 tarihinde ölen davacının mirasçılarından Dursun-Hasan ve ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı mirasçıları vekili istinaf dilekçesinde özetle, Yerel Mahkemece verilmiş olan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hukuki dayanaktan yoksun gerekçeler ile davalarının reddine karar verildiğini, ATK tarafından düzenlenmiş olan raporun eksik incelemeye dayalı olduğunu ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, muayene ve hastane kayıtlarının yeterince araştırılmadığını, her ne kadar hükmün gerekçesinde muvazaa nedenine dayanarak tapu kaydının iptali ve tescilinin istenemeyeceği, sadece bu taşınmaza ilişkin ihalenin usulsüz yapıldığına dair şikayette bulunabileceği ve bu satış dolayısıyla uğradıkları zararın tazminini isteyebilecekleri belirtilmiş ise de, muvazaaya dayalı iptal davasında zaten davacının muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürdüğünden satış işlemine karşı ihalenin feshi yoluna gidilmemesi veya ihalenin feshi davasının reddedilmesinin davacının muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmayacağını, 2001 yılından itibaren gözleri görmeyen müvekkilinin herhangi bir borçlanma iradesi olmadığı halde kredi kefili dava dışı... kredi borçlusu ...ve cebri icradan taşınmazı satın alan ...'ün ortak ve hileli hareketleri neticesinde taşınmaz üzerinde ipotek tesis edilmesi sureti ile borçlandırıldığını, akit tarihinde 78 yaşında olan müvekkilinin davaya konu kredi ve ipotek işlemleri tesis edilmeden önce heyet raporu alınmadığını, dosyada dinlenen tanıkların beyanlarında da müteveffa davacı ...'ın akit tarihinde gözlerinin görmediğini, 3 defa felç geçirdiğini, yaşı ve mevcut durumu itibariyle ipotek tesis edebilecek ya da ipoteğin hukuki anlam ve sonuçlarını anlayabilecek nitelikte olmadığını, davacının kandırıldığını beyan ettiklerini, ayrıca tespit edilmiş olan mahalli bilirkişilerden sadece ...'ın beyanının alındığını, diğer mahalli bilirkişilerin beyanlarının alınmadığını, Yerel Mahkemece tanık beyanlarında adları geçen dava dışı .... ve davalı ... arasında herhangi bir akrabalık bağının bulunup bulunmadığı, ipotek tesis işlemi yapılırken 78 yaşında olan ve gözleri görmeyen müvekkili hakkında herhangi bir sağlık raporu alınıp alınmadığının araştırılmadan, dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin çok altında bir bedelle icradan alındığı hususlarının araştırılmadan kurulmuş olan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 05.02.2021 tarihli, 2021/57 Esas ve 2021/269 Karar sayılı ilamı ile; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle bir kısım davacı mirasçıları vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı mirasçılarından ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarının yineleyip, istinaf dilekçesinde belirtilen istinaf sebeplerinin yeterince tartışılmadığını, muvazaa ve hile yönünden bildirdikleri iddiaların yeterince araştırılmadığını, bu yönde bildirilen delillerinin toplanmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ehliyetsizlik ve hile hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanununun (TMK) “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi, şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış. 10. maddesi de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.

Hemen belirtmek gerekir ki, TMK'nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.6.1941 tarih 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.

Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.

Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.

Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Dairesinden rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nin 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.

3.2.2. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3.2.3. HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",

3.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.", hükümlerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yukarıda (V/3.2.) paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre ve özellikle davanın ehliyetsizlik ve hile hukuki nedenlerine dayalı olarak açıldığı, davacının sözleşme tarihinde ehliyetli olduğu hususunun alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit hale geldiği, hile iddiasının ise ispat edilemediği, ihalenin iptalinin sağlanmadığı ve menfi tespit davası açılıp sonuçlandırılmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı sonucuna varılmaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacı mirasçıları Dursun, Hasan, Mehmet, Yakup ve ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 20.09.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.