"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı Hazine tarafından istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı Hazine vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşüldü;
Bilindiği üzere, 30.05.2007 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 22.05.2007 tarihli 5663 sayılı Kanunla 11. maddenin 2. cümlesi değiştirilmiş, "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez" hükmüne yer verilmiştir. 11. maddenin değişik son şekline göre Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanlarının iktisabı mümkün değildir. Ancak, doğal sit alanı olarak tescilli taşınmazlar ile 3. derece arkeolojik sit alanında kalan taşınmazların yasal koşulların oluşması halinde zilyetlik yoluyla kazanılmaları mümkündür.
Somut olayda mahkemece, dava konusu taşınmazın III. derecede doğal sit alanında kaldığı, dolayısıyla 2863 sayılı Yasa gereğince zilyetlikle iktisaba engel bir durumun söz konusu olmadığı ve davacı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır. Dosya kapsamında bulunan ziraat bilirkişi raporunda, taşınmazların imar-ihyası konusunda değerlendirme yapılmamış; bir arazinin niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini belirtmeyen ve soyut kanaatler içeren harita ve jeodezi raporu hükme esas alınmıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazların tespit tarihi olan 2006 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarından en az üç adedi Harita Genel Müdürlüğü'nden tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosyaya konulmalı; bundan sonra mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 ziraat mühendisi, fen bilirkişisi ve 3 jeodezi ve fotogrametri mühendisi kurulundan oluşacak bilirkişi heyetinin katılımıyla yeniden keşif yapılmak suretiyle, mahalli bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın niteliğine, kullanım durumuna, üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresine ve zilyetliğin sürdürülüş biçimine, taşınmazın imar-ihyaya konu edilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; beyanları arasında oluşacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulundan, stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı; temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları da değerlendirilmek suretiyle, önceki bilirkişi raporu da irdelenmek suretiyle çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının, imar- ihyaya konu edilmiş ise imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığının belirlenmesine çalışılmalı; dinlenilen tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; taşınmazların kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın zirai faaliyete konu olup olmadığı, üzerindeki zilyetliğin hangi tarihte başladığı ve hangi tasarruflarla sürdürüldüğü, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığı, , imar-ihyaya konu edilmişse, imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve komşu parseller ile dava konusu taşınmaz arasında nitelik farkı bulunup bulunmadığı hususlarında, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor düzenlemesi istenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizdir.
Kabule göre de; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğine göre kendini vekille temsil ettiren davalı Hazine lehine de vekalet ücreti takdir edilmemesi de isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 Sayılı HMK’nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Hukuk Dairesine gönderilmesine, 07.12.2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.